8 Ekim 2012 Pazartesi

Ya Bir Ömür Ya da Bir Ölüm Gerekiyor...

Bugün Yine Yalnızım...
Bu Yalnızlıkların Bile Bilemeyeceği Kadar Bir Yalnızlık...
Ne Çok Özledim Seni Bir Bilsen, Ahh Bir Bilsen...!
Nefes Alsam Sesimi Duyuyorum Nefes Alamamak Oluyor Sesim...
Nefes Alırken Bile Gözlerimde Sen Varsın...
Gözlerimin Sokaklarındaki Sen Çıkamıyorsun Benden...
Çıkamıyorsun Gözlerimle Soluduğum Sesimden...
.............................


Bazen En Güzel Hikayeniz Hiç Ummadığınız Bir Anda Bitiverir...
Sonsuza Dek Süreceğini Sanırsınız Oysa...
Gözlerinizi Açtığınızda Her Şey Birden Eski Yapay Çirkinliğinde Yaşanmaya Devam Ediyordur...
Halbuki Gözleriniz Kapalıyken Hafif Sarhoş Bir Haldeyken Duyduğunuz Baş Dönmesiyle Birlikte Dizlerinizin Titrediğini Hissediyordunuz...
Gözlerinizi Açtığınız Anda Bu Baş Dönmesi de Bitiyor Dizlerinizdeki Hafiflikte...
Ardından Bir Dünya Ağırlığındaki Yükü Omuzlarınızda Hissediyorsunuz ve Kalbinizdeki Büyük Boşluğu...
Tekrar Gözünü Kapamak Ne İşe Yarıyor ki?
Tıpkı Çok Güzel Bir Rüyadan Uyandıktan Sonra Tekrar Gözlerini Kapayıp Kaldığınız Yerden Devam Edememek gibi...
Yani Sonrası Hep Hüsran Hep Hayal Kırıklığı...
Oturup Ağlamak Bile İstemiyorsunuz...
Konuşup İnsanlara Anlatmak İstemiyorsunuz...
Her Şey Bitmiş Olsa Bile Bu Hikayenin Sizin Sayfalarınızda Yazıyor Olmasının Gururunu Yaşıyorsunuz Belki...
Bencilce Kimseyle Paylaşmak İstemiyorsunuz...
Hayata Bir Yanınız Eksik Bakıyorsunuz, Yarım Yaşıyorsunuz Her Dakikayı...
Ama İşin İlginç Tarafı Yaşıyorsunuz...
Öylesine de Olsa Yaşıyorsunuz Kendinizle Anlamsız Duygularınızla Herhangi Bir Suratla, Başka Bir Maskeyle Yaşıyorsunuz...
Sizi Görenler Farkı Hemen Anlıyorlar;
Ne Olmuş Olabilir ki?
Bir İnsan Bir Günde Nasıl Bu Hale Gelmiş ki?
Neden Bir Şey Anlatmıyor?
Neden Gözleri Hep Uzaklara Bakıyor?
Ya da Kimi Bekliyor Olabilir?
Böyle Bir Yerde Bekleyerek Nasıl Umudunu Kaybetmiyor?
Çevrenizde Dönen Milyon Tane Soruyu Duymuyorsunuz Bile...
Cevapsız Sorularla Ne Yapabilirsiniz?
Anlatacak Bir Cümle de Bulamazsınız Zaten...


İnsan Tuhaf Hissediyor Kendini Bazen...
Tüm Çıkışları Kapalı Bir Labirent Hissi Veriyor Yaşam...
Ve Yaşayamadığınız Şeyler Uğruna Yargılanmak En Ağır Darbe Olarak İniyor...
Ağlayamıyorsanız Üzüldüğünüz Bir Şeye Bilin ki Dibe Vurmuşsunuzdur...
Ben Şimdi Ağlayamıyorum...
Geçmişimde İnanmadığım "Aşk" Duygusu Uğruna Arayışlarım Vardı...
Yaşayamadığım Çok Şeye Özenmiştiim Her Zaman...
Tam Artık Aşk Diye Bir Şey Olmadığını, Ya da Benim Aşık Olamayacağımı Kabullendiğim, Buna İnandığım Bir Safhada Onunla Tanıştım...
Başlarda İnancım Değişmemişti, Bir Önyargıydı Zaten, Ben Aşık Olamazdım...
Şimdi Hayatımda İlk Defa Aşığım...
Öyle Böyle Değil Her Şeyi Göze Alabilecek Kadar...
Uzaklıklara Boyun Eğmeyecek Kadar...
Uğruna Ölüme Gidebilecek Kadar Aşığım...
Sorun Şu ki Bu Defa da Bunu Anlatmak Konusunda Sorunluyum Sanırım...
Bu Yazdıklarımı Ona Söylediğimde Ciddiye Alınmayacak Kadar Hafif Geliyor Ona Duygularım...
Birşeyler Yazmak Bile Zor Geliyor Artık...
Yaşamak Görmekten Daha Zor Birşeyleri...
Ve Şimdilerde Yoruldum Kendimi Anlatmaktan...
Herşey Öyle Büyüyor ki Şimdi Gözümde Ben Gittikçe Küçülüyorum...
Bazen Uyuyup Hiç Uyanmamak İstiyorum...
Ellerim Titriyor, Üşüyorum...
Özlemek Öyle Bir Yerleşti ki İçime Ona Sığınıyorum Isınmak İçin...
Yapılacak Hiçbir Şey Kalmadı, Çünkü Ben Kalmadım Artık...
Oturdum Herşeyim Olduğunu Anlasın Diye Bekliyorum...
Kelimeleri Konuşturacak Gücüm Kalmadı Artık Çabalar Anlamsızlaştığı İçin...
Zaten Ne Zaman Aşk'ım İçin Yazsam Saçmalıyorum...
Şimdi Kelimeler Anlamsız...
İnsan Gerçekten Sevdiğinde Anlatamıyor...
Bunun İçin Bir Ömür Ya da Bir Ölüm Gerekiyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.