8 Ekim 2012 Pazartesi

Galiba Yaşıyorum Hala Ama Ölü Gibiyim...!

Bana Sensizliği Anlatabilirmisin?
Tarif Edebilirmisin Gidişini?
Ya da Her Gün Beni Mahvedişini?
Sevdama Dair En Ufak Bir Fikrin Varmı?
Nasıl Yaşadığımı Biliyor musun?
Yokluğunla İçimdeki Sızın Nasılda Arttı Bilir misin?
Gidişinin Amacı Neydi?
Canımı Yakmak mı?
Eğer Öyleyse Başardın Kutlarım Seni!
Öyle Yaktın ki Canımı Acısı Hala Dinmedi...!
Daha Ne Kadar Cezalandıracaksın Beni Sensizlikle?
Oysa Ben Seninle Dolu, Dopdolu Bir Sonbahar İstemiştim...
Şimdi Yapayalnız Odamda Bu Sessizlikte Tıpkı Yazamayan Bir Yazar, Düşünemeyen Bir Düşünür, Okuyamayan Bir Okur Gibiyim...
Galiba Yaşıyorum Hala Ama Ölü Gibiyim...!
Başbaşayım Çaresizliğimle Buz Gibi Sensizliğimde...
Sessiz Çığlıklar Atıyor Yüreğim, Hani Sevmeyenlerin Duyamayacaklarından...
Boğuşuyor Ciğerlerim Nefessizlikle Ama Ben Hissetmiyorum Bile Bunları Artık...
Çünkü Tek Bir Soru Var Aklımda!
Daha Ne Kadar Cezalandıracaksın Beni Sensizlikle?
Daha Ne Kadar?!


Düşünüyorum Bazen Kendi Kendime Seni Sevdiğime Pişmanmıyım Diye...
Hayır Hayır! Pişman Değilim Kesinlikle...
Yüzünü Görememek Sesini Duyamamak Olurdu Herhalde Bana Verebileceğin En Büyük Ceza, Onu da Zaten Yaşıyorum...
Yaram Acımaz Artık Daha Fazla...!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.