9 Ekim 2022 Pazar

Bir İnsanın Bekleyişleri Yaşlanmışsa!

 Hani Sorarlar Ya Nasılsın Diye? 
Zaman mı, 
Yoksa Ben mi Daha Yorgunum Bilmiyorum! 
Tükenmişse İnsanın Umutları, 
Hayalleri, 
Düşleri, 
Özlemleri, 
Günleri Her Şeyden Yoksun Geçiyor... 
İçinin Mutsuzluğunda, 
Umutları, 
Hayalleri, 
Düşleri, 
Özlemleri, 
Bütün Sessizlikleri Üşüyor... 

Bir İnsanın Kırık Dökük Cümleler Varsa Kalp Atışlarında, 
Geceleri Sevdiğinin Teniyle Örtünüp, 
Sabahları Sesine Uyanamıyor... 
Yüreğini Koyarak Kanatlarına, 
Gözlerinden Güvercinler, 
Saçlarından Serçeler Uçuramıyor... 
Yüzüne Solmuş Gülüşler Konuk Ettikçe, 
Dudaklarından Semaya Martılar Havalandıramıyor... 
Gölgesiz Bir Dünyanın Karanlığında, 
Titreyen Parmak Uçlarına Şiirler Yapıştıramıyor...  

Bir İnsanın Ruhunda Ağlayamadığı Kadar Acısı,
Gözlerinde Dökemediği Kadar Gözyaşı Varsa,
Soluksuz Ürpertiler Geziniyor Sol Yanında... 
İçinde Binlerce Sancı Soluksuz Akarken, 
Kırmızının Tutkusunu Tuvaline Çizemiyor... 
Ne Kadar Çabalasa da, 
"Ömrüm" Dediği İnsanın Yüreğinin En Ücralarına,
Ömürlük Şiirler Gönderemiyor... 
Boşluğunu Dolduramadıkça Hayallerini Erteliyor... 

Bir İnsanın Bekleyişleri Yaşlanmışsa, 
Kalp Atışlarıyla Nefes Alışlarını Birleştiremiyor...
Bitmeyen Ömür,
Geçmeyen Zaman Gibi, 
İçinde Boğulan Kelimeler Yığınında, 
Bütün Şiirleri Susturuyor...
Yok Oluşu Adımladıkça, 
Önce Kendini, 
Sonra;
Eksik, 
Yarım, 
Bir O Kadar da Tıka Basa Dolu Ömrünü Terkediyor...

Bir İnsan Sevdanın Çığlıklarını Ardında Bırakmışsa,
Hayallerinin Kaybolmasına da Alışıyor, 
Şiir Yazmak İçin Bir Sebebi Olmuyor... 
Sol Yanındaki Boşlukta, 
İçini Titreten Hüzünler Biriktirerek,
Kendinin Yasını Tutuyor...
Hani Sorarlar Ya Nasılsın Diye?
Hayat Tünelinin Boşluğunda,
Bilinmez Bir Yolcu Olmak Nasıl Anlatılır?
Nasıl Denir?
Nasıl Anlatılır Eksiklik?
Kimliği Belirsiz Duygular, 
Dizginlenemeyen Hisler,
Ruhun Duygularla Savaşı,
Yenilginin Her Türlüsü?
Durmadan Katledilen Umutlar?
Kendi İçinde Kimsenin Dindiremediği Ağrılar?
Derin Acılar, 
Kederler, 
Yıkıntılar, 
Sessizliğin, 
Ezilmişliğin Kahrı?
Hani Sorarlar Ya Nasılsın Diye?
Cümlelerimin Derinliklerinde Kendimi Bulup,
Zerrelerimi Anlatacak Durumda Değilim...
Bildiğim Tek Şey Var ki,
Gün,
Dün,
Bugün, 
Yarın,
Işık,
Nefes,
His,
Özlem,
Aşk Yok...
Hüzünden Öte Bir Duygu,
Yalnızlıktan Öte Bir Yalnızlık Var Bende...
Sanki Tüm Evren Islak, 
İçimin Her Yeri Tenha, 
Her Yanı Sonbahar... 
Her Geçen Gün,
Kendi Sessizliğimde Kayboluyorum...  
Yarım Kalmışlığım Hayata Kafa Tutsa da, 
Eskisi Gibi Şiirle de Meşgul Değilim... 
Kayboluşlar İçinde, 
Sessizliğin,
Sevgisizliğin Akışında, 
Yıkıntılardan Sonra,
Kuru Bir Dal, 
Susuz Bir Irmak, 
Çoraklaşmış Toprak Gibi,
Öylesine Yaşıyorum...

Benim İçin Kimsenin Yüreği Dertlenmesin, 
Gözlerin Nemlenmesin, 
Ki Ben Korkuların, 
Kaygıların Kuşattığı,
Kırık Dökük,
Boynu Bükük,  
Sahipsiz, 
Kimsesiz ,
Kimliksiz,
Bazen Hüzünle, 
Bazen Yalnızlıkla, 
Bazen Umutsuzca, 
Tek Başına Yürüdüm Bu Hayat Yolunu... 
Ne Çok Yok Sayıldım Hayatta,
Ne Çok Öldürüldüm!
Ne Dertleştiğim, 
Ne de Sarılıp Kokusunun İçime Çektiğim,
Biri Hiç Olmadı Yaşamımda...
Artık Ruhumun Yamaçlarımda Fırtınalar Esiyor...
Hayaller,
Düşler; 
Hepsi Çıkmaz Gecelere Dönüşüyor...

Ne Kadarsa Yüreğin, 
O Kadar Var Oluyor,
Ne Kadar Sevebiliyorsa Gönlün,
O Kadar Yaşıyorsun!
Benim İçin Kimse Kaygılanmasın...
Ki Zamanla Acılarım Tozlanmış Raflar Arasında Eriyecek...
Hayallerim İçimdeki Denizde Battıkça,
Dinecek Hasretlerim!
Uslanacak Özlemlerim!