30 Nisan 2017 Pazar

Çıkmaz Sokakta Bir Ömür Tüketmek...

Sana Mahkum Bir Yürek O,
Sana Müebbet Bir Esir...
Sürgün Düşler Kurar Hep; 
Kurduğu Her Düşte Bir Yalnızlık,
Her Yalnızlıkta Binlerce Ölüm Yaşar...
Her Gece Resmine Bakar...
O Kapkaranlık Gecelerde,
Bir Mum Alevi Gibi Aydınlatan Yüzüne Dalar...
Yokluğunun Ayazındayken Dudakları Titrer, 
Yağmurlar Damlar Gözlerinden...
Öyle Zordur ki Uzaktan Sessizce Yüreğine Dokunmak...
Özler Gidemez,
Yüreğinden Taşar Duygular...
Ses Çıkaramaz,
Sessizce Sever İçten İçe...
Gel Diyemez,
Dayanılmaz Bir Özlem Sarar Benliğini,
Gözünden Akıtır Yaşları Çaresiz...
Bir Hüzün Vardır Boğazında Takılı Kalan, 
Ve Dört Yanını Saran Bir Ayrılık Kokusu...
Kokusu Düşünce Burnuna;
Yüreği Aklına Teğet Geçer... 
Kaderi Ol Diye Ömrüne, 
Tüm Duaları Sana Yollar..
Sukut Eden Sevdasının Adı,
Kapı Kapı Gezdiği ,
Gezdikçe Yolların da Yorgun Düştüğü,
Bulamadığı Diğer Yarısı,
Damarında Sorgusuzca Dolaşan Kanı,
Semayı Titreten Dualarının Amini ,
Perişan Hallerinin Nedeni Sensin...
Terk Edilen Bir Sevdaya Kucak Açmış Olsa da Yüreği,
Sever,
Yokluğuna Ağlar Bulutlarla...
Yazar, 
Yazdıkça Yüreği Çocuklaşır, 
Şımarır,
Seni Doldurur Her Satıra... 
Dokun İster Şiirlerine, 
Ona Dokunur Gibi,
Elleri, 
Gözleri Ol İster...
Sonra Sus! Der Kendine, 
Sus!
Sustukları Konuşurken,
Susar...
Sustukça Yarım Kalır...
Ağız Dolusu Söylemleri Varken,
Avaz Avaz Susar,
Susturur Yüreğini...
Oysa Sana Adanmış Heceleri,
Kelimeleri,
Yürek Dolusu Haykırışları,
Yüreğine Sığmayan,
Sığdırılamayan,
Anlatılmayı,
Haykırılmayı Bekleyen Sevdası Var,.
Ama O Sus! Der Kendine, 
Sus!
Ve Susar Yalnızlığına,
Çünkü Yaşadıkları Bir Masaldı; 
Kırık Dökük,
Ve Hazin...
Hatta En Uzun Bir Masal;
Bir Varmış; Ama Hiç Yokmuş...!

Kapanmamış Yaraları Vardı,
Enkazda Kalmış Düşleri...
Mezarlık Gibiydi Yüreği...
Ne Bir Umut,
Nede Bir Heves Kalmıştı Yaşamaya Dair...! 
Bir Bilsen Ne Üşümeleri Kucakladı Yalnızlığıyla,
Herkese Sustuklarını Yüreğine Anlattı Bağıra Bağıra...
Bir Bilsen Ne Umutları Söndü Gece Olunca..
Hele ki Herkesten Saklayıp,
İçine Akıttığım Gözyaşlarını Sorma...! 
Meğer Ne Çok Yalnızmış Bunca Kalabalığın İçinde..!
Yar Diye Sevdikleri Yüreğinden,
Can Dedikleri,
Ömrümden Ömür Çalmış...

O Yazdıkları Şiir Olsun Diye Sayfalar Tüketmedi...! 
Sadece Sana Sustuklarını Sayfalara Döktü...
Yüreği Seni Giyinmişken Haddi Değildi Şaireliğe Soyunmak,
O Sadece Susarak Seni Yaşamaya Çalıştı,
Uzaktan Sevmek Gibi Boyundan Büyük Bir İşe Kalkıştı...
Ve Kendine Bile Anlatmadı,
Seni Kendinden Çok Sevdiğini...

Evet, Açıkçası Biraz Susmaya İhtiyacı Var, 
Konuşabilmek, 
Yazabilmek Adına... 
Biraz Yorgun, 
Çok Miktar da Sensiz...
Aldanma Böyle Sus Pus Hallerine...
Yüreği Gözlerine Düşünce,
Kalbinin Ritmi Değişiyor...
Kendimi Kaybetmiş, 
Mutluluğu Bulmuş Oluyor Gözlerinde..
Çıldırmış Yağmurlar Misali Sana Yağıp,
Sana Islanıyor...
Kendine Yalanlar Söylüyor, 
Kendini Yalanlarla Avutuyor... 
Hani "Nasıl? " Diye Soracak Olursan;
Yaşlandı,
Saçlarında Beyazlar,
Yüzünde Senden Hatıra Çizgiler Var... 
Ara Sıra Seni Unutmak İçin Çabalıyor, 
Fakat Sonunda Kendini Unutuyor, 
Hayalleri Gözyaşlarında Boğuluyor... 
Sen, Onun İçin; 
Sonu Hiçbir Yere Çıkmayan Bir Sokağın Son Kapısıydın Ya?
İşte O Bu Çıkmaz Sokakta Bir Ömür Harcıyor...
Senden Sonra Delirdiğini Söylüyorlar;
İnanma Onlara...! 
İyi O...
Sadece Biraz Özledi Seni...
Sesini Duymayı,
Yüzünü Görmeyi,
Ellerini Hissetmeyi Özledi...
Çünkü O Senden Önce Hiç Kimseyi Sevmemişti,
Hiç Kimseyi Özlememişti Bu Kadar...
Göğüs Kafesine Hapsolmamıştı Hiç Nefesi,
Sokaklara Dalıp Kaybolmamıştı Gözleri...
O Senden Başka Biri İçin Hiç Ölmedi,
Ve Dirilmedi Yeniden...
Senden Önce Onun Baharlarının Rengi Solgun,
Çiçeklerinin Kokusu Yoktu...
Geleceği Gecelerinden Karanlıktı...
O Şimdi de Kaybolan Gündüzlerinde Geceleri Yaşıyor,
Gecelerinde İse En Karanlık Soğukları...
Duygularını Gecelere Saklıyor...
Bir Bulabilseydi Seni,
O Zaman Gecelerde Gündüzü Yaşayabilirdi Belki,
Bir Bulsaydı,
Bulabilseydi Seni,
Gözyaşları Mutluluk Akıtacaktı Belki,
Yüreği Bir Başka Çarpacaktı...
Ama Geceleri Eskisinden de Daha Karanlık Şimdi..
Hayatta mı Bunu Bile Bilmiyor,
Ama Seni Çok Sevdiğini Her Şeyden Çok İyi Biliyor...
Gözünde,
Gönlünde,
Bedeninde,
Gönlünde,
Beyninde,
İçinde Kocaman Aşkın Var,
Bir de Sevgin...
İster Işık Ol Yorgun Gözlerine,
İster Gözyaşı...
İster Varlığınla Bayramı Yaşat,
İster Yokluğunla Kıyameti...
En Yasak Cümlesi Olsa da Seni Sevmek..
Bunu Dile Getirmek,
Bütün Sürgünleri Göze Almış,
Sensizliğe Sürgünde Bile,
Seni Sevmeye Müebbet...
Yoruldu Artık Yüreği Karanlık Sevdasına Koşmaktan...
Yıkılan Umutlarının Bilinmezlere Savrulmasından...
Yoruldu,
Yasak ve İmkansız Oluşuna Değil,
Her Gece Hayaline Sarılıp,
Yüreğinin Üşümesinden,
Gözyaşları İçinde Acıların Koynunda Uyumaktan...
Mütemadiyen Ölüyor Senden Kalanlarla,
Hep Eksik,
Hiç Fazla...
Bil ki Sen, Gittiğin Kadar Yarasın Ona...
______________________________________

Sevmek,
Garip Bir Duygu...
Karşılıklı İse Dünyanın En Mutlu Edeni,
Karşılıksız İse En Ağır Acıları Yaşatan,
Kahreden Hissi...
Ama Aynı Zamanda Mutlaka Yaşanması Gereken Güzel Bir Duygu...

Sevmek;
Yüreği,
Elleri,
Uzaklığı...
Duygusal Bir Dokunuş,
Anlamlar Yüklenen Bakış,
Dile Gelmeyen Şiirler,
Derinden Bir Sancı,
S/onsuzluğun Yangını...
Hissetmek Sıcaklığını, 
Nefesini... 
Yanında Olmasa da 
Ruhu Dokunması Tenine...
Umut Etmek,
Yolunu Gözlemek, 
İhanet Etmeden Sonuna Kadar Beklemek...
Yokluğunu Yazarken,
Gözyaşlarını Mürekkep Etmek...

Yaşamak İçin Bir Beden, 
Bir Ruh Yetseydi Eğer Duygular Verilmezdi İnsana...
Eğer Duyguları Ölmüş İse
Hiç Bir Canlı Yaşıyorum Diyemez...
Sevmenin Ölçüsü Yoktur,
Sevmenin Ölçüsü Ölçüsüz Sevmektir,
Beklentisiz Yaşamak...
Seviyorum Ama Seviliyor muyum Diye Sormadan,
Aklına Getirmeden Aşkı Yaşamak... 
Tek Taraflı Olsa da Sevgi, Üzülmemek
Tek Taraflı Olsa da Sevmek Korkmadan Devam Etmek Ölümüne Sevmeye...
Kimseyi Düşünmeden, 
Hesap Vermeden Gitmek Zorunda Kalsan da Olduğun Yerden, 
Bu Şehirden, 
Hatta Kendinden,
Bedeninden, 
Mazinden, 
Düşüncelerindeki Her Şeyden,
Yüreğinde O,
Gönlünde Yalnızlığın,
Hazan Rüzgarlarıyla Sürüklenip Gitsen de,
Bilinmezlikler İçinde Bir Meçhule Doğru,
Saçlarını Dağıtsa da Hırçın Rüzgarlar,
Gözyaşlarına Karışsa da Hazan Yağmurları,
Hasret Yaksa da Sızlayan Bağrını,
Sevdanla Savrulsan da Hicran Sokaklarında,
Bir An Vazgeçmeden, 
Nefessiz Kalsan da,
Gelmeyeceği Bilsen de, 
Yokluğunda Kaybolsanda Sevmek,
Yani, Sevilmeden de Sevmeyi Bilmek, 
Umursamadan Kimseyi,
Baş Kaldırmak Herkese...






29 Nisan 2017 Cumartesi

Zamansız Ayazlar...

Hasret Rüzgarları Yine Küstahça Esiyor Gönül Şehrinde...
Gözbebeklerinde Zamansız Ayazlar, 
Gözleri mi?
Onları Hiç Sormayın,
Tabir-i Caiz İse Gökkuşağı Yorgunu,
Özlemleri Döküyor Kirpiklerinden...
Dipsiz Kuyulara Dökerken Umutlarını, 
Dipsiz Yalnızlıklarda Volta Attırıyor Yüreğini...
Binlerce Parçaya Bölünürken,
İçindeki Gizin Sancısı Dışarıdan Duyulmuyor...
Hava Nem Kokuyor,
Matemin Her Tonuna Bürünüyor Özlemleri...
Dolmuyor İçinde ki Boşluk; 
Ne Yağmurla, 
Ne de Güneşle...
Gitmiyor Birikmiş Özlemleri,
Gitmiyor İşte Rüzgarlarla...
Yokluğu Yokluğuna Karıştığından Beri;
Bitmeyen Günü, 
Gitmeyen Dünü Oldu...
Yüreği Zemheride Kaldı,
Teninde Üşüdü Kışlar...
Oysa O Yüreğini Sevgiyle Isıtırdı... 
Ne O?
Sevgisi mi Tükendi ki,
Kalbi Üşüyor? 
Umutlarını Güneş Bile Isıtmıyor...
İçinin Üşümesinin Nedeni, 
Gelmeyecek Olanı Beklemek Değil,
İçini Acıtan; Gelmeyecek Olduğunu Biliyor Olmasından... 
Oysa O Onla Öğrenmişti Birinin Gözlerinin İçine Bakmayı,
Gözlerinden Yüreğine Akmayı,
Bir Nefesin Rüzgarını İçinde Hissetmeyi...
Ve Ona Öğrendi Nefesinin Yokluğuyla Üşümeyi...
Yüreğini Sessiz Gecelerde Susturmayı...
Ona Deliler Gibi İhtiyaç Duyarken,
Hayaliyle Yetinmeyi...
Onu Onsuz Yaşamayı,
Rüyalarına Sansürler Koymayı...

Sahi, Bu Kaçıncı Güneşi Beklerken Kayıp Yıldızlarla, 
Gecelerin Çelmesine Adımlarının Takılması? 
Kaçıncı Geceden,
Kaçıncı Yüzyıldan Kalma Yüreğindeki Çarpıntı? 
Hangi İklimlerden Düştü Bu Hicran Kirpiklerine? 
Keşke Bunları Anlatacak Bir Cümle Bulabilse;
Yalnızca Bir Cümle...
Öyle Bir Cümle Olsa ki;
Uçuşan,
Savrulan,
Dokunamadığı,
Hücrelerinde Tutamadığı Duygularını Anlatsa...
Ya da Boş Ver...!
Kırık Dökük Bir Sandıktaydı Zaten Senin Düşlerin...
Ve Sen Ne Zaman Sığdırmaya Kalksan Sevinçlerini Yüreğine, 
Ne Zaman Yüreğin Bir Kuş Gibi Çarpmaya Başlasa, 
Yağmurlar Yağmadı mı İnadına?
Dinmeyen Yağmurlarda Kaybolmadın mı?
Rüzgarlar Dövmedi mi Yüreğinin Kumsallarını? 
Düşlerin Kırılmadı mı Paramparça? 
Hüzün Ağlamadı mı İçinde Yüreğini Kanata Kanata? 
Ölü Duvarların Gölgesinde Hüzünlerini Saklamadın mı?
Gözlerini Uçsuz Bucaksız Derinlere Bırakmadın mı?
Sırılsıklam Rüyaların,
O Rüyalardan Nefes Nefese Uyanışların,
Gecenin Tam Orta Yerine Düşmedi mi?
Kesilen Soluğunla Büyümedi mi Gözbebeklerin?
Sahi, Kaç Kez Gittin Kapısına,
Ve Kaç Kez Çalmadan Döndün?
İçtiğin Kahven de Kaç Kez Yudumladın Onu?
Ve Kaç Kez Yandın Cehenneminde?
Biliyorum Şimdi Hangi Zamana Sarılsan, 
Bir Buluta Takılıyor Gözlerin,
Güne Geceyi İndiriyor Yüreğin,
Ama Sen Yine de Boş Ver;
Mühürlediğin Yerde Kalsın Suskunluğun,
İçinde Kalsın; Derin Ağrıların...
Kavuşamayan Özlemler Biriktir Ceplerinde...
Umutlarını Umutsuzluğa Devret;
Sevdalı Yanından Uzak Dur...!
Yoksa Bir Son Daha Yaşanacak Gözlerinde...
Hücrende ki Karanlıkta Bir Çığlık Daha Duyulacak...
Boş Ver...!
Hayat İşte;
Kimi Düz Yolda Düşüyor,
Kimi Uçurumdan,
Seni de Düşlerinden Düşürdü,
Canının Yanması Bundan...
Boş Ver...!
Hayale Sığmayan Sevdalara Özenme...
Sessizlik Çarparken Yüzüne,
Damla Damla Dökülürken Düşlerin,
Yıkılışın Acısıyla Tanış,
Devrilişin Izdırabıyla,
Umutların Tükenişiyle... 
Kapat Gönül Kapılarını,
Kapat Aşklara...
Hayallerini,
Umutlarını, 
Rüyalarını,
Gülüşlerini Öldür...
Gözpınarlarında Biriken,
Ve Bir Türlü Düşemeyen Yaşları İndir Kirpiklerinden... 
Kapa Gözkapaklarını...
Kapalıyken Gözlerin,
Yok Say Yaşananları,
Hayal Say...
Say ki Görmemişsin Gözlerini,
Duymamışsın İçini Titreten Sesini...
Sözcükleri Düğümle Dudaklarında,
Kelimeleri Yutkun...
Sakla Sevgini, 
Sevdanı...
Sakla Kendini Kendinden
Aşk Olduğunu,
Aşık Olduğunu Sakla...
Kasvetli Bir Hüzün Bestele Çaresizliğine...
Solmuş Çiçeklere Göm Sessizliğini...
Issız Uçurumlara Vaat Et Adımlarını...
Var Ettiklerini Yok Ederek,
Bir Parça Umut Bırakmadan,
Ayağa Kalk...
Kapat Perdeleri,
Ve Unut Kapalı Pencerenin Ardındaki Hayatları...
Boş Ver...!
Kır Kalemini,
Kağıdını Buruştur,
Emanet Kahkahalarla İdare Et,
Ve Eskimiş Sevinçlerinin İçerisinden Birini Seç...
Radyonun Sesini Aç İyice,
Bir Sigara Daha Yak,
Kahvenden Kocaman Bir Yudum Çek...!
Ya da Hepsini Boş Ver;
Üzerine Hüzün Yorganı Örtüp,
İyisi mi Uyu Sen...!
___________________________________

Kulakların Duyduğu Acı Sözler Dışında,
Acının Tarifi Var mıdır?
Bize Ne Kalır İnsanların Verdiği Acıların Yanında?
Birini Sevmek,
Onu Düşünmek,
Özlemek,
Beklemek,
Ona Canından Çok Değer Vermek Büyük Bir Suç, 
Büyük Bir Hata mı?
Kolay mıdır Bir Yüreği Harcamak?
Onu Yargılamadan İdama Mahkum Etmek?
Seveni Hor Görüp Elinden Gelen Acıyı Vermek?
Sevgileri,
Aşkları,
Beklentileri Noktalamak Böyle Bir Şey İşte...
Basitleştirmek Her Şeyi,
Duyguları Hiçe Saymak,
Değersizleştirmek Sevgileri Sevgisizce...



28 Nisan 2017 Cuma

Bil ki; Kolay Değildir Gecenin Koynunda Yaşlanmak (Özel'ime)

Sessizce Hayatı Dinliyorsun...
Ardında Bıraktığın Günleri Saymaktan Öyle Yorulmuşsun ki,
Öylece Bakıyorsun Ömür Defterinin Kopan Sayfalarına...
Kaybolup Gidiyorsun Uçsuz Bucaksız Karanlıklarda...

Sen Hep Yalnızdın,
Ve Hep Yalnızlığı Sevdin...
Hep Yalnız Üşüdün,
Ve Yalnız Yattın Buz Kesmiş Yorganının Altında...
Uykusuz Saatlerinden Sonra,
Sabahlara Hep Yalnız Uyandın...

Ve Sen En Çok Geceyi Sevdin...
Çünkü, Tüm Yaşanmışlıklarını, 
İç Çekişlerini,
Aldanışlarını, 
Çiğnenen Duygularını,
Düş Kırıklarını,
Yaşamak İsteyip Yaşayamadıklarını,
Konuşmak İsteyip Anlatamadıklarını,
Gecenin İçinde Gizledin,
Gecenin İçine Sakladın... 

Sen En Çok Geceyi Sevdin...
Çünkü, Karanlıkta Kimseler Görmezdi Ağladığını...
Hüznünü Bürünüp,
Özgürce Akıtırdın Gözyaşlarını,
Yüreğinin Suskunluğunda Yankılanırdı Sessiz Hıçkırıkların...
Kimseler Duymazdı Sesini,
Görmezdi Sakladığın Gözyaşlarını,
Yanağından İnerken İz Bıraktıklarını...

Sen En Çok Geceyi Sevdin...
Çünkü, Yüzünü Görmediğin, 
Adını Bilmediğin, 
Bir Sevgilin Vardı Hayalinde, 
Acılarını, 
Mutluluklarını, 
Sevinçlerini,
Hüzünlerini Paylaştığın...
Gecenin Sessizliğinde Hayali Sevgilinle Buluşmayı,
Hasretiyle Kucaklaşmayı,
Sesini Dinlemeyi,
Gülümseyen Yüzüne Bakmayı Sevdin...
En Çok Geceleri Sevdin Onu,
En Çok Geceleri Öptün,
Yalnızlık Düştüğünde Yorganının Üstüne,
En Çok Geceleri Özledin...
Bin Kelepçe Vurulurdu Yüreğine Elleri Saçlarındayken,
Rüya Aleminde Dolanırdın Elleri Avuçlarındayken...
Bazen Şımarık Bir Çocuk Oldun Karşısında,
Bazen Sevgiye Muhtaç Yaralı Bir Kuş...

Ve Sen En Çok Geceyi Sevdin...
Çünkü, Yalancı Gülüşlere Mecbur Kalmadın,
Maske Takmadın Yüzüne Gün Doğana Kadar...
Aydınlanırken Dünya;
Kapatıp Yüreğinin Penceresini,
Sıkı Sıkıya Örtüp Kalbinin Perdesini,
Hüznü Yolcu Etti Yüreğinin Limanından...
Gülümseyen Maskeni Takıp Yüzüne,
Hayat Oyununu Oynamaya Devam Ettin Kaldığı Yerden... 

Sen Diyorum; En Çok Geceyi Sevdin,
Ama Bil ki; Zordur Yalnız Olmak, 
Sessizlikle Baş Başa Kalmak,
Geceyle Konuşmak,
Uçsuz Bucaksız Yalnızlıklara Gebe Olmak...
Dalgın Bakar Gözler, 
Mahzunlaşır Yüzler, 
Buruk Bir Tebessüm Dolaşır Dudaklarda, 
Gönüller Ölesiye Vurgun, 
Ölesiye Yorgun Olur...
Dedim Ya,
Hiç Kolay Değildir Hüzün Kaplı Gecelere Alışmak,
Karanlığına Yaslanıp Ağlamak,
Acıyan Bir Yürekle Kalan Bir Ömrü Yaşayıp,
Başını Gecenin Omzuna Yaslanıp,
Koynunda Yaşlanmak...
Her Geceyi Hasretle Bitirip,
Yine,
Yeni,
Yeniden Hasretle Başlamak,
Umutsuzluğun Karanlıklarına Sığınak Olmak,
Koynunda Yıldızları Uyutmak,
Titrek Bir Sokak Lambası Işığında Sabahı Karşılamak...
Gecede Ne Var ki Yalnızlıktan Başka?
Hasret Var, 
Özlem Var, 
Kısacası, 
Yok Olan Çok Şey Var...!



Bazen Bir Dokunuş; Bazen Bir Özlem (Kadın!)

Yazmadıklarımız Değil de,
Yazamadıklarımız Öyle Çok ki... 
Mesela Şimdi Yazmadıklarımızı Değil de,
Yazamadıklarımızı Yazsak... 
Mesela, Önce Adından Başlasak, 
Sonra Sevgimizi,
Sevdamızı Anlatsak...
Mesela, Aklımızdan, 
Yüreğimizden, 
Dilimizin Ucuna Gelip Yazamadıklarımızı, 
Hayallerimizi,
Düşlerimizi, 
Hepsini Tek Tek,
Bir Bir Sıralasak...
Mesela, Düşlerimizin Dışında Tüm Düşündüklerimizi, 
Bir Türlü Ona Anlatamadıklarımızı,
Ya da Anlatamadıklarımızı Değil de,
Anlattığımız ve Onun Anlamadıklarını Bir Kez Daha Yazsak,
Yüreğe Sığmayan Sayfalara Sığar mı? 

Susmalar Biriktiriyoruz İçimizde,
Ve Biz Sustukça İçimizdeki Uçurum Giderek Derinleşiyor...
Kelimeler Aklımızın Odalarında,
Bir Oraya Bir Buraya Dolaşıyor...
Çok Yorgunuz...
Geceleri Uykumuzdan Sıçrıyoruz, 
İsmini Sayıklıyoruz Ateşler İçinde... 

Öyle Çok Sevdik ki;
Hani Yağmurun Altında Islanırsın Ya Sırılsıklam?
İşte Öyle, 
İliklerimize Kadar Sevdik...
İlk Bakışta Onu Seçti Gözlerimiz, 
Yüzündeki Gülümsemeleriyle Sardık Yaralarımızı...
Her Gidişi Ayrılık Diye Düşündük...
Akşamların Gelişi, 
Gündüzlerin Vedası Bile Üzdü Bizi,
Hüzünlendi Kirpiklerimiz...

Biz Önce Belli Belirsiz Resmini Sevdik...
Sonra Onu Düşünmeyi,
Düşlemeyi...
Sonra Yazışmalarını Sevdik,
Ardından Onu Görmeyi...
Bizi Yakmasını da Sevdik,
Onsuz Yanmayı da...
Sonra Sesini Sevdik, 
Dinlemeyi,
Duymayı...
Sözlerindeki Söylemeyişlerini de Sevdik,
Konuşmalarını,
Anlatışlarını...

Bazen Gözyaşlarımız Yağmur Olup Döküldü Avuçlarımıza,
Bazen de Bir Mum Işığının Aydınlattığı Uzak Bir Köşeye,
Tükenmeyen Umutlarımızın Resmini Çizdik...
Bazen Gölgesine Sakladığımız Baharlar Gibi,
Gözyaşlarımızın Damlasına Saklandık,
Bazen de Sırrı Çözülmemiş Gidişleri,
Dönmeyişleri İçimizde Büyüttük...
Sadıktık,
Satmadık Sevgimizi...
İzin Vermedik Hiç Bir Rüzgarın Saçlarımızı Okşamasına,
Güneşin Ellerimize Dokunmasına...
Uykusuz Gecelerin Koynunda Büyüttük Yokluğunu...
Bazen Uzun Uzun Onu Düşünüp,
Özledik,
Aradık,
Ve Kim Bilir Biz Bunu Kaç Kere Tekrarladık,
Sevgimizi Özlemlerimize Kaç Kez Gözyaşı Yaptık,
İçimize,
Yüreğimize Akıttık...
İmrendik Sevenlere,
Sarılıp Gidenlere,
El Ele Gezenlere,
Ve Biz Dolaştığımız Her Sokakta,
Ağaran Şafakta Onu Aradık...
Dudaklarında Olmak, 
Öylece Kalmak İstedik Sessiz ve Sakince...
Hiç Bir Şey Düşünmeden, 
Nefesini Bizimle Solumasını, 
Birlikte Nefes Alıp,
Birlikte Vermeyi İstedik...
Bazen Ayrılıklar Ölüm Gibi Geldi,
Bir Anlık Olsa da Unutmak İstedik... 
Kırmızı Bir Güle Olduk,
Kan Gibi Damladı Gözyaşlarımız... 
Birden Aklımıza Geldi Delice Sevdiklerimiz,
Bırakıp Gidenlerimiz...
Çünkü Giderken Bir Aşk Bırakmıştılar Bize,
Bir Bekleyiş Gözlerimize...
Şimdi Unutmayacak Kadar Deli,
Aldatmayacak Kadar Gururlu,
Kırılmış Bir Kalbimiz Var...
Adını Anmaya Korktuğumuz Cümlelerimiz,
Sabahlara Bıraktığımız Uykusuzluklarımız...
Susup Gidişler Var Gözlerimizde,
Sessiz Çığlıklar Kulaklarımızda...
Haykırsak Duyacak Sandığımız Hayallerimiz Var Dünlerimizde...
Birde Gözleri Var;
Gecelerimizi Sabaha Bağlayan,
Yalnızlığımızı Avutan...
Özledikçe Ayaz Soğuğunu Çekiyoruz İçimize,
Yürüdükçe Ona Koşuyoruz Issız Sabahlarda...
Fısıltılar Duyuyoruz İsmini Her Anışımız da...
Bazen Bir Dokunuş Oluyorlar;
Bazen Bir Özlem,
Bazen İse Her Şey...
_________________________________________________

Kadın;
Acılara Dost Olan,
Üzüntüyle El Sıkışan,
Ve Kendisine Yapılan Yüzlerce Zulmü Gözyaşıyla Kurulayan...!
Belki Kadın Deyip Geçersin Ama;
Ateşin Ortasında Yandığınca Kendisiyle Barışık,
Gözlerinden Dolu Yağmurları Yağdırıp
Yüreklere Sel Bastıracak Kadar Islaktır Kadın…
Sevmesini Bilirsen;
Uçmayı Gözlerinde Öğrenirsin,
Sevgiyi Bakışlarından...
Dizleri Yastığın,
Kucağı Umudun Olur...
Sevdan Olur Ömrünün Bağrında...
Değer Vermeyi Bilirsen; 
Güller Yetiştirdiğin Yuvan Olur...
Kırmadan Seversen;
Gönlüne Eş,
Yüreğine Neş'e Olur...