10 Nisan 2017 Pazartesi

Yine, Yeni, Yeniden Yolum Sana İstanbul...

Bir Acıdan Diğerine Ne Kadar Zamanda Gidildiğini Çok İyi Bildiğim İçin Seviyorum Sanırım Hüzünlü Yolculukları...
Ki, Ben Bu Yolculuklarda Öğrendim Acının Sevilebileceğini,
Birini Sevmenin Acıyla Orantılı Olduğunu Anladığımda Gerçekten Büyüdüğümü...
İnsanın Yanından Çocuk Olarak Kaldığı, Çocuklaştığı Gittiğinde, 
Birdenbire Büyümek Zorunda Kalındığını...
Şimdi, Arkama Dönüp Baktığımda,
Her Şeyin Değişip Aslında Hiçbir Şeyin Değişmediğini Görüyorum...
Büyüdükçe Küçülüp,
Yitik Bir Sevdanın, Gözü Yaşlı Satırlarını Yazıyorum... 
Kalemim Her Gece Ona Ağlıyor,
Hep Onu Düşünüp Onu Yaşıyor...
Geçen Zaman Çare Olmadı Bana,
Izdırabımın Tarifi mi?
Yapılamadı Hala...! 

Ve Yine,
Yeni,
Yeniden Yolum Sana İstanbul...
Biliyorum; Yine 
Yeni,
Yeniden İçimde Garip Bir Ah,
Hüzün Veren Yalnızlık, 
Acıtan Kimsesizlik Olacak...
Ve Yine Islanacak Gözlerim,
Düşecek Üstüme Devasa Binaların...
Üzerime Üzerime Yürüyecek Caddelerin...
Onsuzluğu Zakkum Gibi Dokunduracaksın Tenime...
Yokluğu Çepeçevre Sararken Beni,
Ayaklarım Meçhullerini Adımlayacak...
Sessiz Çığlıklar Büyütürken Dudaklarım, 
Karanlık Kuytularında Duyacağım Sesini...
Ruhumun Derinliklerinde Dolaşan Yokluğu, 
İliklerime İşleyecek,
Ama Kimse Bilmeyecek; Bir Varmış Bir Yokmuşken,
Evvel Zaman İçindeyken, 
Kendimi Bildiğimden Beri,
Evvelden Beri Onu Sevdiğimi...
Ben Onun Sözlerinin En Kenarındayken,
Onun Gözlerimin Tam Ortasında,
Ben Onun Nefesinin En Ucundayken,
Onun Yüreğimin En Derininde Olduğunu...
Yüreğimde Onu Gizlediğimi,
Hayallerimde Büyüttüğümü,
Dilimde Şekillenen,
Dudaklarımdan Dökülen Sözcüklerin İçinde Neleri Sakladığımı,
Benim Onun Düşlediği Kadar Var Olduğumu...
Bazen Bir Şiir Dizesiyle Gönlüme Sızdığını,
Bazen Bir Melodiyle Yüreğimi Talan Ettiğini,
Hala Çok Sevilen,
En Çok Beklenen Olduğunu...
Cümlelerimle,
Keşkeli Zamanlarımla Onu Hala Sevdiğimi,
Akıp Giden Zamanda Dünyayı Durdurduğumu,
Günlerimi, 
Aylarımı, 
Yıllarımı Gecelere Sakladığımı...
Biliyorum, Bilmeyecek Kimse Bizim Onula Çizilmemiş, 
Ve Hiç Çizilmeyecek Bir Mutluluğun Resmi,
Her Dilde Aynı Hüznün Sancısı Olduğumuzu...
Kimse Bilmeyecek İçimdeki Ölmeleri,
Hasretinden Aklımı Kaçırışlarımı,
Hayallerimi Yitirişlerimi...
Bilmeyecek İşte Kimse Onu Benden Götürenlerin,
Beni Diri Diri Gömenlerin Onu Benden Ayıramadıklarını,
Kalbimden Koparamadıklarını, 
Ruhumdan Çıkaramadıklarını...
Bilmeyecekler Gerçeğin Bende Gizli;
Yüreğimde Bir Yerlerde, 
Beynimin Ta Derinlerinde, 
Bütün Hücrelerimde Olduğunu... 
Ve Biliyorum, Bilmeyecek Kimse Arkamda Onlarca Kırık Hayal,
Tonlarca Gözyaşı Bırakacağımı,
Dudağıma Hüzünlü Bir Şarkı,
Gönlüme İstanbul'un Takılacağını...
Eğip Başımı, 
Acıları Gömüp Yüreğime, 
Yalnızlığı Yanıma Alıp,
Gözyaşlarımı İçime Akıtıp,
Hüzünleri,
Ayrılıkları Yanıma Alıp,
Bu Şehirden Gideceğimi...
Ve Kimse Bilmeyecek "O" Olmadan İstanbul'un Aşk 
Kokmadığını,
İstanbul'un "O" Olmadan İstanbul Olmadığını; 
Bende, Öksüz, 
Ve Viran Bir Şehir Olarak Kaldığını...!








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.