6 Nisan 2017 Perşembe

Öyle Bir Şey İşte...

Ve Giderler, 
Ardına Bakmadan Sadece Giderler...
Ve Sonsuzluk Başlar Yüreklerde...
Ağlamakla Nefes Alamamak Arası Bir Hüzün ki;
Gün Batımında,
Şafakta, 
Hep Aynı Yerde,
Acıyan, 
Kanayan Anılar,
Hasret Kokan Umutlar,
Yaşama Dair Kırıklıklar...
Söz Yok, 
Ses Yok, 
Nefes Yok...
Her Soluk Bir Kıvılcım,
Her Kelime Kifayetsiz
Hıçkırıkların Sesi Yok, 
Çığlıklar Kimsenin Duymayacağı Kadar Derinde...
Acılar İçinde Sessiz Bir Yaşam, 
Bazen Bitik,
Bazen Yitik,
Bazen Kırık Bir Hüzün Uykusu, 
Bir Umutsuzluk,
Gözü Yaşlı Şarkılar,
Hüzünle Anılan Anılar,
Yorgun Hayal Kırıklıkları,
Adlandırılamayan Yokluk Hissi, 
Hayallere Kayan Bir Çift Göz,
Gözbebeklerde Büyüyen Sessizlik,
Suskun Bir Şarkı Fısıltısı,
Zamansız Esen Deli Poyraz,
Karamsar Rüzgar,
Dileklere Sığınan Düşler,
Bir Şiirin Yitik Mısraları,
İki Dize Arasına Sıkışan Yarım Bir Şiir,
Çocuksu Ağlayışlar,
Anlam Verilmeyen Garipsi Duygular... 
Ve Her Güne Bin Özlem,
Her Aya Bin Hasret,
Baş Edilemez Yorgunluk,
Yarınlara Rehin Bırakılan Dünler,
Soluksuz Ağlayışlar,
Gözlerin Şiire Bulaşması,
Harflere İşlenen Hayal,
Göğüse Hapsolmuş Yaralar,
Gel-Gitli Zamanlar,
Şizofren Gölgeler,
Yüz Hatlarına Yerleşen Kederler,
Düş'süzlüğe Vurulan Deli Damgası,
Penceresiz Hücreler,
Aklı Kelepçeleyen Zamansızlık...!
Arkada Yorgun Bir Dün, 
Önde Yorulmuş Yarınlar...
Eksik Sözler,
Eksik El Tutuşlar...
Ötesi Bir Yokluk,
Bir Yalnızlık,
Sonsuza Dair Veda,
Belki de Ötesiz Olmak,
Öteki Olmak,
Sonrasında Hiç Kimse Olmak,
Ya da Hiç Kimselerin Olmak...  
Hayatın Zorlu Yolları Bunlar;
Bir Nefeslik Zaman,
Sevmek İsterken Bağlanmak, 
Sevilmek İsterken Yutkunmak,
Yetinmekle Kalan Bir Bağlanış,
Sınırsız Bir Yangının İlk Kıvılcımları Belki,
Belki de Bir Enkazın Başlangıcı...
Kaybolan Yılları Telafi Etmek Gibi Bir Niyetimiz Yok,
Günü Kurtarsak Kafi Gelecek,
Fakat Onu Dahi Yapamıyoruz...
Tabuta Girer Gibi Giriyoruz Yatağa, 
Ve Sancılı Karşılıyoruz Her Sabahı...
Karanlık Sokaklarınız,
Gözlerimizin Işıltısını Yok Sayılacak Kadar Kasvetli...
Ve İçimizdeki Çocuğu Çıldırtacak Derece Sessiz Duvarlarımız...
Hissizliğin Hiçlik Mertebesinde Yaşıyor,
Kapatmaya Çalıştığımız Defterin Sayfalarında Savruluyoruz...
Ve Sonrası; 
Yetinebilme Çabası...
Dahası Yok...
Sınırsızlık Gibi Bir Şey Bu...
Öyle Bir Şey İşte,
Öyle İşte...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.