14 Kasım 2012 Çarşamba

Nihayet Sevgiyi de Kirlettiler...!


Kirletildi Tüm Değerler, Yapmacık Baharlarla Süslenmeye Çalışılır Oldu Birliktelikler...
Bu Kirliliklerden Aşk ve Sevgi de Nasibini Aldı Günümüzde...
"Sevmek Dokunmaktır" Diye Bir Felsefe Ya da Daha Doğrusu Bir Safsata Koydular Ortaya...
Böylece, Yüreklerde Değil Bedenlerde Gezinen Şeyin Adı Sevgi Oldu...
Evliliklerde Eşler Birbirlerine Güzel Sözlerle Hitap Etmeyi Ayıp Sayar Oldu...
Ya da,"Yahu Yaşımız Başımız Geçmiş Artık" Diyerek, Aşk'ın ve Sevgini Gün Olup Sönmesi Gereken Bir Olgu Olduğuna İnandırdılar Kendilerini...
Nişanlılık Dönemi Ya da Evlilikler Denemek İçin Yapılır Oldu...
"Yüretemez İsek Ayrılırız" Diyerek Adeta Ayrılmak İçin Evlenilir Oldu...
Gerçek Aşk'ın ve Sevgi'nin Var Olduğu Yuvalarda Hiç Ayrılık Olur mu?
Ya da Aşk'tan ve Sevgi'den Kaynaklanan Huzursuzluk Olur mu Hiç?
Canım, Cananım, Bitanem Gibi Sevgi İfadelerine Ne Kadar Samimi Davranıyoruz Acaba?
İnsan "Canım" Dediği, Benliğinden Bir Parça Gördüğü, "Canımı Candan Öte Can Bil, Ruh'um Ruh'una, Gönlüm Gönlüne, Yüreğim Yüreğine Dayanak, Kanın Biterse Kanım, Kanım Biterse Gözyaşlarım Var Unutma" Dediği Sevgilisi Ya da Aşk'ını Nasıl Kırar, Nasıl Üzer?
Söylemlerde Samimiyet Olsa Sevgililerin Kalpleri Kırılır mı Hiç?
O Sevgi Fısıltıları Dilden Değil de Yürekten Kopup Gelse, Acılar ve Çaresizlikler İçinde Kıvranır mı Sevgili?
Bu Derece Yoğun Olan Bir Sevgi Yürekte Her Geçen Gün Çoğalması Gerekirken Sönüp Gider mi ?
Ve Aşk'ın Ayrılmaz Parçası Olan Kıskançlıklar Yuva Yıkmak Yerine Aşk'ı Daha da Alevlendirmesi Gerekmez mi?
Yoksa Kıskançlıklar da mı Yapaylaştı Dersiniz?
Hayatının Her Sahnesini Örnek Olmak Zorunda Olduğumuz Rasulümüzün Eşlerine Olan Sevgisinden Haberdar mıyız?
Bu Gün Tüm Edebiyatçıları Susturacak, Tüm Sözde Aşıkları Kıskandıracak Rasulümüz Eşleriyle Şakalaşır ve Onları Sevdiklerini, Nasıl Bir Aşk İle Bağlandıklarını Söylemekten Hiç Çekinmezdi...
Aşk'ı Sadece Yüreğinde Yaşatmaz Dillendirirdi Kimi Zaman...
Hz.Aişe Sevildiğini Bilmesine Rağmen Sormadan Edemezdi...
"Ey Allah'ın Rasulü, Beni Seviyor musun?
 Allah Rasulü Bu Ne Biçim Soru Demiyor, Sevmesem Burda Ne İşim Var Demiyor, Cevap Veriyor; "Evet Ya Aişe, Tabi Seviyorum!"
Bununla Yetinmiyor Hz.Aişe Validemiz, Dahasını da Merak Ediyor, Acaba Nasıl Seviyordu?
Hemen Soruyor; "Beni Nasıl Seviyorsun?"
Peygamberimiz Sevgi Tanımlamasını Yapıyor Sevgili Eşine...
İçten, Samimi ve Hayran Kalınan Bir İfadeyle; "Kördüğüm Gibi"...
Sevgiye Bakın, Aşk'a Bakın!
Açılmayan, Çözülmeyen, Kördüğüm Gibi Sevgi...


Peygamber, O Yüce Rasul, "Çocuklarımın Anası Dediği" , "Evimin Hanımı" Dediği Sevgili Eşlerinden Hz.Hatice Validemizin Vefatına O Kadar Üzülmüştü ki, İki Büklüm Olmuştu...
O Yılın Adını da Koydu "Hüzün Yılı!"
Var mı Başka bir Örneği Dersiniz?
Eşinin Ölüm Yılını "Hüzün Yılı" Olarak Adlandıran Başka Bir Sevgili Var mı?


"Gece Rüzgarı"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.