28 Nisan 2012 Cumartesi

Uzaklaşıyorum Gerçekliğinden Kendi Yüzümün...

Hayat...
Muamma...
Bir Daire Sürekli Dönen...
Bugün Yukardayım, Yarın Aşağıda...
İnsan...
Muamma...
Kendi Hayatının Bir Noktasına Yapışmış Sürekli Dönen...
Ben, Bir İnsan...
Ben, Acınacak İnsan...
Ben, Bugün Çare Bulan Yarın Çaresiz Kalan İnsan...
Ben, Hayatının ve Hayatların Bir Noktasına Yapışmış...
Bir En Üstte Bir En Altta Olan...
Ben, Sadece Küçük Bir İnsan...


Bir Akşam Vaktini Hatırlatır Bazı Şarkılar...
Yapraklarından Yarısı Kurumuş, Yarısı da Dökülmüş Bir Ağacı Bazen de...
Her Şarkı Gülümsetir Diyemeyiz Ya, Ağlatır Bazıları da...
Dinletir Kendini Sonuna Kadar, Başa Aldırır Tekrar Sonra...
Özellikle de Sözü Olmayan Ezgileri Dinlerken Hafifler Sanki Ağırlaşmış Kalbim...
Ezgiye Göre Ağaçların Dallarını Havalandırır Sanki O Rüzgar...
Yaprağın Düşüşü Bile Bu Ezgiye Göredir...
Zaman ve Şartlar Buna Göre Şekillenir Adeta...
Bir Yaprak O Ezgideki Yalnız Kuş Gibi Usuldan Düşer Kaldırımın Bir Köşesine...
Sonra Rüzgar Birkaç Takla Attırır Kurumuş, Sarı Yaprağa...
Kurgulanmış Gibi Gelir Ayak Ucuna Düşer, Bu “Düş” ü Kurarken...
Son Anda Fark Edildiyse Yaprak Sonu Parçalanmak Olur...
Parçalanmaktan Sonra da Bir Son Bekler Onu...
Parçalansa da Parçalanmasa da Toprağa Karışmaktır Sonu...
Ne Oldum Değil Ne Olacağım Demek Lazımmış Demek ki...
Yaprak Belki Diyordur da Bunu Onun Dilini Anlamıyoruz...
Ama Yaprak O Toprağa Girdikten Sonra Bilir Yine Bir Ay Gelip Yeşereceğini...
Bilir, Bilir de Ondan Ses Çıkarmaz...
Ne Diğer Dallardaki Yapraklar Ne de Kendisi...
Biz Bilmeyiz de mi Ağlarız, İnanmayız Topraktan Gelip Yine Sonumuzun Toprakta Biteceğine...
Ve O Sondan Sonra Aynı O Yaprak Gibi Belki de Başka Diyarlarda Yeşereceğimize?
Düşünmez miyiz Acaba Hiç, Yaprağı Var Edenle Bizi Var Edenin Bir Hesabının Varlığını...
Belki de Bu Hesaptandır ki, Yapraklar Her Güz’de Düşer...
Düşer de Ayaklarımızın Dibine, Sonra Bahar’da Yine Gelir Gözlerimizin Önüne...
 

Yazmanın Sonu Yok Gibi Görünse de, Tıkanıyorum Bir Zaman Sonra...
Hatırlamak İçin Geriye Dönüp Bakabilecek Gücü Bulmanın Zayıflığını Taşıyorum Üzerimde...
Herşeyin Öylesine Çabuk Geçip Gittiği Bir Yolda, Kendimi Zorla Birbaşıma Bırakıyorum...
Bu Hoşuma Gitmese de, Kelimeler Zamansızca Siliniyor Hafızamdan...
Bu Kelimelerle Birlikte, Silinen Birçok Mişli Geçmiş Hayaller...
Benimle Birlikte Ölen Bir Yanım Var Artık...
İsmini Unuttuğum Zamanların Öfkesine Bulanıyor Yalnızlığım...
Bu Yalnızlığı mı Daha Çok Seviyorum...
Yoksa Tarifini Hiçbir Kitapta, Hiçbir Kelimede Bulamadığım Bir Yalnızlığımı...
Kim Kimi Seviyor Bir An İçin...
Böyle Kalmak Bana Zor Geliyor...
Umurumdan Taşıyor Zamansızlığım...
Hiçbir Zamana Yeniden Duramadığım...
Tertemiz Bir Sayfa Olamadığım Hayata Bakmaktan Yorgunluk Çekiyor Gözlerim...
İçinde Kendime Dair Birikintilerimi Bile Derleyip Toparlayamamaktan Yorgun Düşmek...
Silinip Bir Müddetsizliğin Çemberinde, Ben Vardım Sahiden Diyebilmek Bana Ait Olan Birşey Değil Artık Biliyorum...
Sınırların İçimi Ateşlere Veren Tarafında Susuyorum Binlerce Defa...
Tam Konuşacağım, Susuyorum...
Susmaktan Bıkmayan Bir Ben, Bir Daha Olmayacak Sanırım...


Ne Kadar Ayrı Kaldım Yazmaktan?
Ne Kadar Geçti Bu Yalnızlıkta?
Yağmurlu Kimbilir Kaç Gece?
Ve Düşlerime Takılan Kimbilir Kaç Düşünce?
Elimin Kaleme Kağıda Gittiği Her Yalnızlık...
Sen Diyerek Başladı ve Sen Diyemeden Bitti...
Buğulu Bir Yorgunluk...
Düşlerime Saplanmış Bir Uykusuzluk...
Suskunluk, Sadece Suskunluk...
Bildiklerimi...
Tanıdıklarımı...
Yaşadıklarımı Nasıl Anlatsın Zaman...
Hadi Anlattı Diyelim...
Nasıl Dinlesin Zaman...


Uzun Süredir Karaladığım Bir Kaç Cümle Yatıp Duruyor Kağıt Üzerinde...
Değişmiş Kurgusu...
Bozuk Cümlelerim..
Bir Sessizlik...
Ya da Bunun Gibi Binlerce Sessizlik...
Ne Anlatacak Sonrasına, İçinde Boğulduğum Zamanın Yanısıra...
İsmini Geceden Alan Şiirlerimin Koynunda Uyuyorum Şimdi...
Kendimi Vuruyorum Ansızın Köşesiz Harflerin Gölgesinde...
Sen Baktığında, Ya da Bir Başkası Göremiyorum Düşlerimi...
Böylesi Daha Kötü...
Daha İyisinden, Daha İyi Bir Ölüm Seçiyorum Şimdi...
Hiç Yaşanmamış Olan...
Daha Beter Bir Suskunluk...


Beni Anladığını Sandığım Bir Hayat Varmış...
Benim Onu Anlamaktan Bıkmadığım Bir Hayat İçinde...
Kendi Kendine Binlerce Hayattan Sadece Bir Tane...
Ne Kadar Uzaklaşıyorum Kendimden...
Anlaşılmayacak Derecede Sıkılarak...
Kıskacında Yarını Umuttan Silerek Bir Parça Daha...
Nasıl da Uzaklaşıyorum Gerçekliğinden Kendi Yüzümün...


Yazamıyorum Demiştim Ya...
İşte Yazdım...
Acaba Hiç Yazmasamıydım?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.