4 Haziran 2012 Pazartesi

Yaz Kalemim Yaz...!

Saat Gecenin 1 i...
Herkes Yataklarına Yatmış Tatlı Tatlı Rüyalara Dalmış Bile...
Ben İse Bir Yandan Aldığım Tedavinin Yan Etkileriyle Boğuşuyor, Öte Yandan Beynimde Oynaşıp Duran Kelimelerle Savaşıyorum...
Bir Yanım Kafanda Oynaşan Kelimeleri Birbirine Ekle ve Cümlerler Kur Diyor
Diğer Yanım, Şimdiye Kadar Kurup Sayfalara Aktın da Ne Oldu Diyor...
Uyku mu?
Nerdeee!
Ben Uykuları Unutalı O Kadar Çok Zaman Oldu ki, Zamanını Hatırlamıyorum Bile...
Sevda Ülkesinin Sevdası...
Sözlerin Sultanı...
Kelimelerin Sihirbazı Diye Birkaç Yakıştırma Yapmıştı Bana Bu Yazıları Yazdıran Sevgili...
Öyle miydim?
Sevda Ülkesinin Sevdası Olabilmiş miydim?
Peki Ya Sözlerin Sultanı?
Yada Kelimelerin Sihirbazı?
Hayır!
Olamamıştım!
Olabilmiş Olsaydım Şu Anda Acı Çekiyor Olmazdım...
Bana Acı Çektiriyor Olmazdı!
Aslında Beni Sevda Ülkesine "Sultan" Yapan O'nun Aşk'ı İdi ...
Kelimelere Sihirbaz Yapan O'nun Sevgisi İdi...
Yani Keramet Bende Değil O Sevgilide İdi...
Ben Sadece Yürek Dilinden Dökülenleri Kaleme Aldım Hepsi Bu İdi...
Çünkü Ben Gerçekten Sevdim...
Bir O'nu Diledim Mevla'dan, Kan Revan Akan Gözyaşlarımla...
Bir O'nu İstedim Canımın Her Atışında, Ruhumda Nefes Aldıkça...
Çünkü Benim Adım Aşk-ı Kıyamet İdi!
Ben Sevdim mi Yapmacık Sevemezdim, Ölümüne Severdim...
Benim Sevgim Ağırdı...
Yükü Kolay Taşınmazdı...
Her Yürek Kaldıramazdı...
Taşınamadı, Kaldırılamadı da!

Saat 2 ye Geliyor...
Yavaş Yavaş Yatmalı...
Tarifsiz Acılarla O Sevgilinin Hayaline Dalmalı...
Unutmalı Tüm Acıları...
Unutmalı Tüm Sancıları...
Sadece ve Sadece O Sevgiliyi Düşünüp Gözleri Kapamalı ve Bir Daha Hiç Açmamalı!

Eğer Sen Benim İçin Yalnızca Rüyamda Görebileceğim Bir Mutluluksan, Uyandırma...
Bırak Her Şey Rüyamda Kalsın, Hayalde Yaşansın...
İçimi Gereksiz Sancılar Sarmasın...

Yalnızlığıma Rağmen Leke Düşürmedim Sevmelerime...
Sen ki, Benin Gönlüme Yakışan Rengarenk Bir Gökkuşağıydın...
Herşeye Rağmen Büyüttüm İçimdeki Sen’i...
Her Saniye Geçişinde Bir O Kadar Çoğaldın Yüreğimde...

Çok Ağladım...
Çok Acı Çektim ve Hep Yalnız Kaldım, Ama Hiç Kızmadım Kendime...
Çünkü Sevmek Kutsaldı... 

Aradan Geçen Bunca Zaman, Ne Seni Unutturmaya Yetti, Ne de Senden Aldığım Yaramı İyileştirdi...
Hala Mutsuzum, Hala Sensizim...
Yaşamayı da Bıraktım...
Yerlere Dökülen Yapraklar Gibi Savrulup Gidiyor Ömrüm Rüzgarla İçimi Acıtarak...
Dalından Ayrı Düşen Her Yaprağın Hüznünü Yaşıyorum Şimdi!
Yüreğimde Sonbahar Rüzgarları Esiyor...
Gönlüm Yorgun, Gönlüm Küs, Gönlüm Suskun...
Boğazımda Düğüm Düğüm Hasretin...
İçimin Yaşayan Sevinçli Yanı Öldü, Hüzne Bulandı Her Yanım...
Şimdi Kara Bulutlar Kaplamış Göğümü, Güneşli Günlere Hasretim...
Sevgili...
Bir Sabah Uyandıp da, Pencereni Rüzgarlar Açtığında...
Taze Hazanlar Ellerine Düştüğüne...
Gözlerin Güneşte Isınır Zannederken Sen Yalnızlığın Gölgesinde Üşürsen...
Tenini Soğuk Terler İçinde Sol Yanını Tarifsiz Acı İçinde Bulursan...
Gözlerinde Varlığımı Ararsan...
Senin Bir Damla Gözyaşına Gözünü Kırpmadan Canını Verecek Kadar Seven Bu Kadını Yüreğinde Bir Daha Bulamayacaksın...!

Ne Kadar Üzülsem de Güzel Yanları da Vardı Seni Yaşamanın...
Seninle Yaşanılan İlkler Güzeldi...
Bazen Acıtsa da Seni Özlemek Güzeldi...
Gerçekleşmeyeceğini Bile Bile Kendi Dünyamızda Sıradışı Hayaller Kurmak Güzeldi...
Seni Tanımak...
Seni Sevmek...
Sana Aşık Olmak...
O Muhteşem Duyguları Sende Yaşayıp Sende Yaşatmak Çok Güzeldi...

Yüreğim Buruk...
Yüreğim Yokluğunda Yerlerde...
Seni Özlüyor, Seni Arıyor Köşe Bucak...
Harf Harf, Kelime Kelime Yokluğunun Adını Koymaya Çalışıyor...
Kayıp Giden Mutluluğumda "Sen" Vardın Sadece...
Geriye Gidişinden Arta Kalan Gözyaşlarım Var Sadece...
Ve Zamansız Ölümün Sancılarıyla Kıvranıyorum...
Kolu Kanadı Kırık Kuşlar Gibiyim Şimdi...
Bırak Uçmayı, Ayaklarımı Yere Basmaya Yok Mecalim...
Anlayacağın, Bende Mevsim Sonbahar...
Köklerim Sarsılmış, Kopacak Gibiyim Yerimden...
Çok Üşüyorum...
Ölümün Soğuk Nefesini Benliğimde Hissediyorum...
Ruhum Bedenime Dar Geliyor...
Boğazım Düğümleniyor...
Kalbim Her Defasında Daha Şiddetli Acıyor...
Ben Bittim Sevgili!
Dayanamıyorum...!!!



Yaz Beni Ey Kalem...!
Sen Beni Yaz...
Yalnızlığımı İlmek İlmek Geceye Dokuduğumu Gözyaşlarımın Damga Damga Kuruduğu Kağıda Nasıl Hüznü Yazışımı Yaz!
Yaz ki Huzur Bulayım!
Yaz ki Sırtımdaki Yükümü Bir Kenara Koyayım...!
Sen Yine Beni Yaz...
Kabuk Tutmuş Acılarımı Yaz!
Dokunsam Kanayacak Acılarımı...
Yaz ki Bir Koy Gibi Sakinleşeyim...!
Bu Kez Kendini de Yaz...!
Sahte Gülüşlerimizi...
Yalancı Mutluluk Oyununu Nasıl Birlikte Oynadığımızı Yaz...
Sen Bir Doktor Ben İse Hastan Olurdum O Oyunda Ya! İşte Onu Yaz...
Karanlığın İzbe Köşelerinde Attığımız Sessiz Çığlıklarımızı Yaz Bir de...
Kimsenin Duymadığı, Duvardan Bize Geri Dönen Sessiz Çığlıklarımızı...
Boğazımızda Düğümlenen Hıçkırıklarımızı Yaz...!
Yaz ki Artık Bilinelim...!
Yaz ki Artık Yalnızlığımızı Bir Mahzene Gömelim...!!
Yaz Kalemim Yaz Nasıl Olsa Son Yazışın Bu...!!!


Artık Yoruldum...!
Yaptıklarımdan Değil Yapamadıklarımdan...
Yaşamadıklarımdan Yaşatamadıklarımdan...
Yıprandım, Kırıldım, Eğildim...
Kestirip Atamadıklarımdan Yorgunum...!
Sıkıldım Sevgimi Kanıtlamaktan Yorgunum...!
Yoruldum Anlatmaktan Seni...
Mutsuzum...
Yorgunum Sevmekten...!
Sığmadığı İçin Tek Bir Yüreğe...
Tutulamadığı İçin Bir Çift Elle...
O Yüzden İki Kişilik Yoruldum...!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.