11 Haziran 2016 Cumartesi

Seni Görmeden Nasıl Yaşanır Gerçekten Bilmiyorum...

Bir Yelkovanın Telaşında Akıp Gidiyor Yaşam... 
Aynada Kendi Suretim, 
Suretimde Başka Başka Hayatlar... 
Eski Bir Fotoğrafa Bakar Gibi Bakıyorum Kendime... 
Tarihim Yok... 
Kimliğim Belirsiz... 
İçimde Yer Etmiş Bir Sıkıntının İzlerinde Her Seferinde Önce Kendimi Bulup, 
Sonra Yeniden Kaybediyorum...
Her Gün Başka Bir Parçamı Bırakıyorum Ardımda... 
İçimde Kalanlar, 
Düşlerimdeki Zamanlar Üşüşüyor Belleğimde... 
Şimdiye Dair Pek Bir Şey Yok... 
Kalmamış, 
Ne Elimde Ne Avucumda, 
Ne de Aklımda...
Her Şey Gözle Görülmeyen Bir Sis Perdesi Altında... 
Zaman Dünle Yarının Arasında Sıkışıp Kalmış... 
Aklımın Almadığı, 
İçimin Sığmadığı Bir Yaşama Kendimi Sığdırmaya Çalışıyorum... 
Düşlerimin Ağırlığı Var Belleğimde...
Kesik Kesik Atıyor İçimde Zaman...
İçimin Duvarları Kesik Kesik Kanıyor... 
Yok Saymanın, 
Sayılmanın Üzerinden Uzun Zaman Geçmiş... 
Unutmuşum Çoktan... 
Unutulup Kalmışım Bir Kenarda... 
Oysa; Tek Bir Söz Bile Yeterdi Kilitli Kapıları Açmaya...
Korku...
Belki Hepsi, 
Belki de Hiçbiri...
Can Acımasından Değil... 
Can Acıtmasından Hiç Değil... 
Söylenemeyenler Dikenli Bir Tel Aramızda Bunca Zamandır... 
Aşıp da Geçmek Mümkün mü? 
Geçip de Yeniden Başlamak?
Peki Ya Takılıp Kalmak?
Geçmişten Çıkıyorum Derken Daha Çok, 
Daha da İçine Gömülmek?
İşte En Çok Bu Korkutuyor Beni...
Ne Zaman Bitecek Bu Med-Cezirler? 
Ne Zaman Sona Erecek Bu Yangın Hali?
Zaman Geçip Gidiyor Her Seferinde,
Bir Çizik Daha Atıp Üzerime... 
Peki Ya Ben? 
Ne Zaman Geçip Gideceğim Zamandan?
İşte Bunu Bilmiyorum...!

Seni Özlemekle Başladı Her Şey...
Yaşamak Seni Özlemekti... 
Uzaklara Göz Dikmekti...
Yürüdüğün Yollarda Susuzluk,
Özlediğine Varabilme Umuduydu...  
Hayatın Bütün Olumsuzluklarını Karşına Almak, 
Ve Yitirilen Zamana Ağlamaktı... 
Kuytu Köşelerde Allah'a Yalvarmaktı... 
Her Köşe Başında Varlığını Hayal Etmekti... 
Ayak İzlerini Takip Edip Sana Koşma İsteğiydi... 
Bir Gün Sana Kavuşabilme Umuduydu...

Sakladığım Kadar Saklandığım Adam...
Hiç Tamamlanmayan Yanım...
Sorma Sakın Bana Nerelerdesin Diye. 
Kaybetmenin Ağırlığının Fazlasıyla Yaşandığı, 
O Korkulu Telaşın
Hem Aklımı Hem Yüreğimi Hayli Yorduğu Zamanlardayım...
Bu Yarım Yamalak Kelimelerin Arasında Kendimi Yaralasa da Sözlerim, 
Yaşamak Değil Aslında Benimkisi...
Sadece Kendimle Savaş, 
Ne Yenmek Var Ucunda Ne de Yenilgi...
Gözlerimi Sımsıkı Kapıyorum Senin Olmadığın Şimdiye... 
Nefesimin Tükendiği Anda Yine Sen Geliyorsun Aklıma...
Sana Dair Ne Varsa  Yeniden Başlıyorum Anlatmaya... 
Seni Düşünüyorum Hayatın İçinde, 
Sonra Seni ve İçindeki Hayatı...
Seni Görmeden Nasıl Yaşanır Bilmiyorum... 
Bilmeden Yaşayıp Gittiğim, 
Es Geçtiğim, 
Görmezden Geldiğim O Kadar Çok Şey Var ki Etrafımda, 
Sözünü Bile Etmediğim... 
Ama Seni Görmeden Nasıl Yaşanır Gerçekten Bilmiyorum... 
Sesini Duymadan, 
Dokunmadan Yüzüne, 
Ellerini Hissetmeden Nasıl Yaşanır?

Bak...!
Uykuyla Uyanıklık, 
Düşle Gerçek, 
Hayatla Ölüm Arasında,
İncecik Bir Çizginin Tam da Kopma Noktasındayım...
Saatin Sesiyle Zaman İkiye Bölünüyor
Hayat İkiye Bölünüyor, 
Ben İkiye...
Ve Gerçek Olana Hazırlıyorum Kendimi... 
Gerçek Yaşama...
Zamanın İzine Bırakıyorum Ellerimi, 
Bana Katacaklarını, 
Benden Alıp Geride Bırakacaklarını Bilmeden... 
Ve Sonra Gece Kendimle Başbaşa Kaldığımda, 
Yerleştiriyorum Bütün Düşlerimi Yüzüme... 
Öyle Kapatıyorum Gözlerimi...
Ve Ben Her Gece Avuçlarımda Sakladığım Düşlerle Giriyorum Karanlığın Koynuna... 

Yorgunum, 
Hem de Çok...
Yüreğimde Ucu Açık Cümlelerin İzleri Kalmış... 
Aklımda, Söylendiği Halde Duyulmayan,   
Duyulduğu Halde Anlaşılmayan,   
Anlaşıldığı Halde Anlatılmayanların Ağırlığı Var...
Korkuyorum... 
Hem de Çok...
Boğulup Kalacak Her Şey Dilin Kelimesizliğinde... 
Kelimesiz Olmak,   
Çıplak Kalmak Gibi ve Her Şey Kirlenecek Sanki 
Başkalarının Sözlerinde,   
Gözlerinde...
Yaşanmaz,  
Yaşatılamaz Olacak,   
Başlamadan Son Bulacak....
Varken Yok Olma Çabam,   
Yokken Var Etme Sevdam,   
Hep Bir Kararsızlık Sonrası,   
Hep Bir Saklı Zaman...
Acemiliğim Bu Yüzden...

Kırgınım, 
Yanıyor Bir Yerlerde, 
Derinlerde Gönlüm...
Geçtiğim Yollarda Bıraktım Sözlerimi... 
Ya da Bırakmak Zorunda Kaldım... 
Canımı Acıtmadan Üzerimden Alabilir misin Bu Korkuları? 
Kırgınlıklarımı Kazıyarak Beni Aşk'la Barıştırabilir misin Yeniden? 
Ben Senin Bir Zaman Dokunduğun Kadındım, 
Neden Sessizce Gittiğini, 
Konuşmaya Gerek Kalmadan Gözlerinle Anlatabilir misin? 
Sahi Ne Zaman Bırakmıştık Biz Seninle Konuşmayı? 
Sessizlik Örtüp de Kapatır mı Sandın İçimizde Açılan, 
Kanayan Yaraları? 
Sahi Önce Hangimiz Diğerine Suskunluğu Bulaştırdı?
Sahi En Son Ne Zaman Yürekten Bakmıştın Bana? 
Olduğun Gibi Bakıp Olduğum Gibi Görmüştün Beni? 
Görmek miydi Bu Kadar Zor Olan,
Yoksa Görünen mi Korkutmuştu Seni? 
Bir Bakış Bile Yeterken Tüm Kilitleri Açmaya, 
Tam da Yüreğinin Orta Yerine Değip,
Geçerken Bütün Yaşanmışlığım, 
Neydi Benden Esirgediğin? 
Bugünlerde Çok Üşüyorum Biliyor musun? 
Aslında Uzun Zamandır Böyleyim Ben... 
Uzun Zamandır Başka Ellerde Arıyorum Kelimelerimi...
Anladım, 
Kalabalıklar Arasındaki Senmişsin Dokunamadığım... 
Yalnızlığım Diye Küçümsediğim Sevginmiş, 
Geceleri Ansızın Uyanıp İncitip Durduğum Senin Yokluğunmuş... 
Ama Seni Sevmek,
Sensiz Akıp Giden Hayatına Bir Yabancı Gibi Uzaktan Bakmak Oldu Çoktandır...
Geceleri, Kokuna Hasret Yatağımda Ter İçinde Uyanmak,
Kendimin Bile Affedemediği Bir Bencillikle, 
Kalbindeki Tek Aşkın Benimki Olması İçin Gözyaşları İçinde Allah'a Yalvarmak Oldu...
Seni, Yasak Bir Aşk Gibi Gözlerden Uzakta,
Duvarlar Arasında Yaşamak Oldu... 

Farkındayım; Bugünlerde Kırık Bir Kalemle, 
Eksik Kalan Kelimelerle, 
Ucu Açık Cümleler Yazıyorum Sana Sürekli... 
İçimdekiler Kan Damlaları Gibi Düşüyor Kağıda... 
Sözlerim Yetersiz, 
Hislerim Tanımsız...
Anlayacağın O ki ; 
Bugünlerde Ellerim Çok Ağır Be Sevgili... 
Çok Ağır, 
Çok Ağrıyor... 
Ve Bu Ağrı Aklımı ve Yüreğimi Zorluyor Sürekli... 
Ama Sakın Aksini Düşünme,
Hala Bildiğin Gibiyim Ben... 
Seni Sevmekten Asla Vazgeçmedim... 
Her Şeye Rağmen,
Tüm Bu Akıl Tutulmalarına 
Ve YürekAağrılarına Rağmen,
İyiye, 
Güzele Dair İnancımdan, 
Umudumdan Asla Vazgeçmediğim Gibi...

Adını Biliyorsun... 
Dudağımın Ucunda Takılı, 
Düştü Düşecek Avuçlarına... 
Ama Sen Söylenmesine Ramak Kalmış O İki Heceye Bakma... 
Senin Asıl Adın Olmakla Olmamak Arasında... 
Gelmekle Gitmek, 
Söylemekle Susmak Arasında... 
Geceyle Gündüz Gibi, 
Bir Üşütüp Bir Isıtır Gibi, 
Her Yaralandığımda Onarır Gibi... 
Senin Asıl Adın Dudağımın Değil, 
Yüreğimin İki Ucunda... 
Hayattaki Cehennem, 
Ölümdeki Cennet Gibi...


Bir Kere Yerleşirse İçine Tohum Gibi...
Boy Verip,
Büyürse...
Bir Kere Aldanmışsa Yürek,
Ve Şaşmışsa Akıl Kendinden Öte
Bilirsin İşte...
O Korku Senden de Öte,
İçinde Bir Yerlerde Hep Vardır...
Ve Sonrasında Ne Kadar Savaşsan da Kendinle
Kendini Çekip Kurtarmak,
Ve Yeniden Uzanmak Aydınlığa Hep Çok Zor,  
Çok Uzaktır...
O Yüzden
Hoşgör Sen Beni Sevgili...
Kendimle Yüzleşmelerimi...
Karanlıktan Kurtardığım Nefesimle
Aydınlığa İç Çekmelerimi...
Sevilmeden Sevmelerimi...

Önümde Yarım Kalmış Cümlelerden Koca Bir Duvar... 
Kendi Sesimi Sakladığım, 
Kendi Sesimden Saklandığım...
Gidesim Var... 
Gitmem Lazım... 
Gitmeli Biliyorum...
Akıl Kör, 
Yürek Sağır, 
Ben mi?
Dilsiz...
Çekip Alıyorum Kendimi İçeriye 
Ve Usulca Kapatıyorum Kapıyı...
Bir Süre Kendimdeyim...
Bir Süre Kendimleyim...
Yine, 
Yeni, 
Yeniden Bir Nefes İçin Mola Vakti...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.