2 Temmuz 2012 Pazartesi

Sonsuz Sandığın Ömrün Bir Keşke ye Sığdı İşte..

Günler Halka Halka Birleşip Ömür Zincirini Oluşturur...
Farklı Farklı Renktedir Günler...
Kimi Karanlıktan Bir Parça...
Kimi İse Gökyüzünün Denizi Kıskandıran Maviliği Kadar Mavi...
Her Renkte En Özel Hatıralar Barınır...
Aynalar Yabancılaşmaya Başladığında Saklandıkları Yerlerden Yavaş Yavaş Çıkmaya Başlarlar...
Bazen Bembeyez Bir Bulutun Gölgesi Üstümüze Düştüğünde Göz Kırparlar...
Geriye Akmaya Başlar Zaman...
Yaşanmışlar Gözler Kapandığında Tekrar Yaşanır...
Tekrar Aynı Mutluluklar...
Aynı Hüzünler...
Bir Bakarsın ki Yine Çocuksun...
Zaman Kavramın Oluşmamış Daha...
Tek Düşüncen Oyun...
Mutlusun...
Gerçekten Kahkahalar Atabilecek Kadar Mutlu...
Bilmiyorsun Daha Görmemişsin Hüzün...
Sonrası Gelmeye Başlar Hatıraların...
Çocukluk Biter, Gençlik Gelir...
İşte Gençsin Yeniden...
Kanın Deli...
Güneş Hala Yüzünü Gösteriyor...
Masumluğunu Kaybetmeye Başlasa da Gülen Gözlerin Var...
Hala Ölüm Çok Uzaklarda Sanıyorsun Sana...
Gelmesi Uzak Daha Vakit Var...
İnsanların Kalbini Kıracak Sonra Tekrar Onaracak Kadar Vakit...
Hayal Kurabilecek Kadar Zaman Var...
Daha Çok Sevecek...
Çok Vazgeçeceksin...
Sevdiklerin Hatta Sevmediklerin Bile Yanında...
Ama Sevmediklerin Olmasa Daha İyi Olacak...
Farkında Değilsin Bir Gün Onları Bile Özleyeceğini...
Keşkelerin Sayılamayacak Kadar Çoğalmadı Daha...
Zaman Hızlı Geçer...
Hayatı Tez Ortaladın...
Bir Yanın Eksilirken Bir Yanın Çoğaldı...
Aynalar Artık Dostça Davranmamaya Başladı...
Geçen Her Yıl Yüzünde Bir Hatıra Bıraktı...
Yaşlanmaya Başladın...
Uzakta Olan Ölümün Nefesi Ensende...
Aslında Hep Yanı Başında Olduğunu Görüyorsun Artık...
İlkbahar...
Yaz...
Sonbahar Çabuk Geçti...
Ömrün Kışa Geldi...
Gözlerini Açarsın...
Zaman Yerli Yerinde...
Geçmiş Günler Terk Eder Düşlerini...
Bu Geçmişe Yolculuktan Sonra Bir Keşke Daha Dökülür Dilinden..
Keşke Kıymetini Bileysim Kaybedeceğimi Düşündüklerimin...
O Sonsuz Sandığın Ömrün Bir "Keşke" ye Sığdı İşte...


Zaman Bir Nehirdir Çağlar Durur...
Ömür Dediğin İse Avucunda Bir Avuç Su...
Çabuk Çabuk Akıp Gider Kaybolur...
Yedeği Yok Ömrün ki Cebine Koyasın...
Faydası Yok Ertelemenin Bitince Anlarsın...
Küçümseme Bir Saniyeni Bile Sakın...
Sen Kıymetini Bil Yeter....
Koskoca Nehirde Kısmetin Bir Yudum Su...
Kullanmasını Bilirsen O Koca Nehirden Nasibine Düşen Bir Damla Su Koca Bir Ömre Bedel...!


Çevremizdekilere...
Ele, Güne...
Eşe, Dosta...
Sevgiliye..
Evlada...
Hayata ve En Çok da Kendimize Karşı "Gerçek Olmak"...
Ne Kadar Sensin?
Ne Kadar Yanın Gerçek?
Ne Kadarımız İçin Bunu Sorgulamak Samimi Bir İhtiyaç?
Kim Bu Gerekliliği Hissedip Bu Zorlu Alana Güvenli ve Eğlenceli Olan Bölgeden Uzaklaşmak Bahasına Girebilme Gayretinde?
Ya Daldığın Denizin Diplerinde Bulupta Çıkaracaklarınla Gün Işığında Yüzleşmeye Yüreğin Var mı?
Gerçek Olduğunu Varsayarak Yaşanmış Hayatının Şimdileri Neresine Geldin?
Böyle Geçirdiğin Ömürün Kaçıncı Ayında, Kaçıncı Günündesin? Ne Kadar Cesursun?
Hala Bakmakta ve Görmemek de ki Israrın Hangi Korkularının Maskesi?
Erteleme...
Vakit Şimdi...
Artık Yolculuk Sırası Sende...
Ve O Köhnemiş Limandan Ayrılırken de Şöyle Demelisin Kendine...
"Bu Gemi Bir Yük Taşıyacaksa; Bundan Böyle Bu Yük Sahte Olmanın Çelişkisine Değil de Gerçek Olabilmenin   Erdemine Ait Olsun"...



İnna Lilahi ve İnna İleyhi Raciun...
Rabb'im Murat Arkadaşımızın Eniştesine ve Tüm Ölmüşlerimize Rahmet Eylesin...
Merhametiyle Yargılasın...
Amin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.