7 Mayıs 2016 Cumartesi

Kadında Yoruluyor İşte Bir Gün...

Öyle Kolay Harcar ki Seni Değer Verdiklerin, 
Ve O Kadar Kolay Silerler ki; 
İçine Sinmiş Vazgeçilmezliklerin Utandırır Seni Kendinden...
Sen Kendini Sorumlu Tutarsın Tüm Olup Bitenden, 
Hafızanın Yarattığı Koskoca Bir Uçurumda Yuvarlanıp Durursun...
İki Kelimeyi Bir Araya Getiremezsin... 
Acı Bir Hüzzam Şarkısı Gelir Kulağına, 
Titrersin İliklerine Kadar... 
Hani Her Yüreğin Bir Yarası Vardır,
Gecene Kabus, 
Gündüzüne Hançer...
Bu Yüzden Değil midir Tüm Sorunlar?
Özlemin Verdiği Büyük Sancılardan Sonra Gelmez mi Acı?
Yine Düşünce Sarhoşu Yüreklerimiz,
Kendi Denizlerimizin Gelgitlerinde...
Nafile Bir Arayış Bu Belki de,
Neyi, Niye Aradığını Bilmeden... 
Öyle Bir Sessizlik ki Bu; Sinip Kalıyor Bir Düşman Gibi Benliklerimizde... 
Bir Tufan Misali Alıp Götürüyor Önünde Ne Varsa... 
Huzur Uzaklaşmaya Devam Ediyor,
Huzurumuz Huzursuzluğa Bürünüyor...
Nerede Olduğumuzu Bile Tam Olarak Kestirmekten Aciziz Şu An... 
Sahi Biz Nerdeyiz? 
Yine Kendi Kararsızlığımızın Girdabında mı Boğuluyoruz? 
Yine Gel-Gitleriyle Sürüncemelere mi Akıtıyoruz Bu Adsızlığı? 
Yine Amansız, 
Yine Zamansız Bir Savaş mı Bu?
Belki de Keşmekeşinde Kaybolduğumuz, 
Bir Tutunup Bir Kaçtığımız... 
Tutkulu Hasretimiz... 
Zihnimizin Derinindeki En Karanlık Kabusumuz... 
En Üşüten Ayazımız... 
Çağladığımızı Sandığımız, 
Ama Damlamaktan Bile Aciz Olduğumuz, 
Sessizliğe Bürünüp Kelimelerle Coştuğumuz, 
Kelimelerden Kopup Sessizliğe Mahkum Olduğumuz,
Şiirlere Kucak Açtığımız, 
Hakkıyla Yaşayamadığımız, 
Bu Yüzden Yetimliğine Hapsolduğumuz,
Dilsiz, 
Sözsüz Kaldığımız... 

Ama Kadında Yoruluyor İşte Bir Gün...
Kendinden; Kendi Diye Bilip Yaşadığı, 
Kendi Diye Tutunup Sahip Çıkmaya Çabaladığı, 
Kendi Diye Korkup Kaçmaya Çalıştığı Bu Hayattan... 
Ardına Gizlendiği Suskunluğundan, 
İçinde Yaşadığı Yalnızlıktan,
Korkularından, 
Kaygılarından, 
Güvensizliklerinden,
Düşünmekten, 
Düşüncelerinde Kaybolmaktan,
İsyankar Çırpınışlardan, 
Umutsuz Çabalardan, 
Umutlarının Sarsılmasından, 
En Yakın Dostlarına Bile Yıllar Yılı Anlatamadıklarından, 
Anlatamadıklarından Dolayı Yaşadıklarından, 
Kendi İçinde Savaş Vermekten, 
Aşksızlığa Hapsolmaktan, 
Aşktan Kaçıştan, 
Bağlanmaktan, 
Amansız Korkularından, 
Zamansız Kaçışlarından, 
Güvensizliklerinden,
Dünü Bugünde Yaşamaktan, 
Ve Yarına Taşıma Korkusundan...

Ama Kadın Hep Yorgun Değil miydi Zaten? 
Hep Korkulu, 
Ne Zaman Korkularını Aşıp Birilerine Güvenecek Olsa, 
Sonrasında Yediği Darbelerden Dolayı Korku,
Güvensizlik Girdabından Çıkamamıştır Hiç... 
O Yüzdendir Değil midir Çok Sesliliğine Gizlediği Sessizliği? 
O Yüzden Değil midir Sevgi ve Güven Konusunda Korkulu Oluşu?
Bir Yandan Sarılırcasına Tutunuşu, 
Diğer Yandan Korkularını Haykırışı? 
Ve Kendini Açamayışı, 
Aşamayışı O Yüzden Değil midir?
Şimdilerde Bir Ney Sesi Yankılanıyor Kimsenin Duyamadığı Hüzün Dolu Kalbimizde...
Beyaz Gecelerden Eser Yok...
Yüreğimizde Güneşler Doğmuyor Artık...
Prangalarında Eskitiyoruz Günleri...
Artık Ümitte Yok Bakışlarımızda,
O Eski Heyecanlarda...
Biz Neye Üzülelim Neye Üzülmeyelim Bilemiyoruz... 
Gidişlerine Alışmaya Çalışırken Kalmayışlarına Yanıyoruz...
Oysa Biz Başka Tenlerde Yok Etmeye Çalışmamıştık Bizde Sevgilerini..
Hep İçimizdeydiler...
Kandırıyorduk Belki de Çocukça Kendimizi...
Bir Gün Ansızın Gelirler Umuduyla Bekliyorduk...
Gidişileri Nasıl Bir Ağırlıktı Bilemezsiniz Kalbimizde, 
Sesizliğimizin Kıyısına Oturduğumuz Gecelerde Hep Geceler Hükmediyor Gözlerimizin Buğulu Anımsayışlara... 
Yalnızlığımıza Sarılıyor,
Unuttuk Derken Tekrar Tekrar Yüzümüz Onlara Dönüyor,
Hep Onları İçimize Alıyoruz Farketmeden... 
Kaçamıyoruz, 
Yüreğimize Asla Söz Geçiremiyoruz...
Aslında Bütün Şiirlerimizin Başlangıcı Hep Onlardı,
Onlardı Hayatta Yaşadığımız Tüm Sevinçlerin ve Acıların Tapınağı... 
Onlardı Gecemiz, 
Gündüzümüz,
Hayallerimiz, 
Tek Gerçeğimiz... 
Bizi Hiçbir Zaman Anlamaya Çalışmadılar,
Sadece Kendileri İçin Yaşadılar... 
Nasıl Bir Oyun Oynuyoruz Kendimize? 
Hayata?
Solgun Çığlıklarımızı Bağıramıyoruz, 
Söyleyemiyoruz Sevinçlerimizi, 
Anlatamıyoruz Umutlarımızı, 
Haykıramıyoruz Bu Kahrolası Yalnızlığımızı...! 
Dizelerde Sallanmak,
Başıboş Yaşamak  İstemiyoruz...!
Biliyoruz Hayat Yine Tüm Siyahlığı İle Üzerimize Düşecek,
Şarkıların En Izdıraplı Güfteleri, 
Şiirlerimin En Hüzünlü Kafiyeleri Sinemize...
Şimdi Bize Söylesenize Biz Neye Üzülelim?
Varlığınızdaki Yokluklarına mı?
Onsuzluğu Öğrenmek Varsın Onlalarla Olsun...
Kabullenmeyi Anlatmak Zor, 
Yani, Ölmekten Sonrası Yok...!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.