12 Mayıs 2016 Perşembe

Sen, Sabrın ve Hüznün Kadını...

Hayat Diyorum,
Bizi En Son Ne Zaman İncitti? 
En Son Ne Zaman En Değerlimize Olan Güvenimizi Kaybettirdi? 
En Son Ne Zaman Duvar Üstüne Bir Duvar Daha Ördürdü Kalbimize?
En Tutkulu Aşklarımızı,
Sevgilerimizi, 
Sevdalarımızı En Son Ne Zaman Yok Saydırdı Bize?
Kolay mıydı Çektiğimiz Acıları Bir Anda Sonlandırabilmek? 
Yaralarımızın Üstüne Binlerce Kez Tuz Basmak?
Unutmak,
Kalbimizden Atmak?
Aynaya Baktığımız Zaman Yüzünü Görmemek?
Acılarımız Diyoruz,
Nasıl Geçer?
Öylece Kalıyoruz...
Bitmiyor,
Geçmiyor, 
Geçirmiyor Hiçbir Şey...
Duvarlar Üstümüze Geliyor...
Dayanamıyoruz, 
Nefes Alamıyoruz...
Ne Cümleler Tamamlıyor Bizi, 
Ne Şarkılar Durduruyor Her Şeyi... 
Sonra Hayat Diyoruz, 
Öğretiyor Her Şeyi...
Yaşamayı,
Sonsuzluğu,
Hiç Bitmeyen Masalların Bile Gün Gelip Bitebileceğini...

Sen, Bekleyişlerin Solgun Yüzü, 
Göz Pınarların Yine Nemli...
Dudakların Tebessümlere Küsmüş...
Gecelerin Biraz Daha Koyu Karanlık...
Ellerin Kaleme Yapışmış Sanki,
Gecen Yazmak Olmuş Gündüzün Yazmak...
Gecelerin Ağlamak Olmuş Gündüzlerin Ağlamak...
Ellerin Yine Titriyor,
Kalbin Yine Sızlıyor...
Sen, Yenilgilerin Bezgin Kuşu; 
Suskunun Sıcağındasın Bunca Zamandır... 
Işığın Suda Islandığı Yerde Gölgen... 
Israrcı Dalgaların Bile Silemediği Gözlerin Denizden mi Alıyor Gücünü? 
O Yüzden mi Tükenmiyor Acın?
Uçarı Tutsaklığın? 
Serseri Yağmurlar Damlarken Gözbebeklerinden, 
İçinde Melankolik İklimler Biriktirmen Bu Yüzden mi? 
Aşkın Ölümcül Bir Yüzü Daha Varmış, Onunla Gördün Değil mi? 
Sessiz Yıldırımların Gecene Düşüşü,
Can Çekişmen Gecelerin Koynunda Bu Yüzdendi Değil mi?
Sen, Yüreği Hüzün, Ömrü "O Kakan Kadın...
Yaralandın,
Yoruldun,
Hırpalandın,
Uykusuz Kaldın,
Ağladın,
Üzüldün,
Özledin...
Bekledin, Gelmedi...
Yine de Bekledin…
Düğüm Düğüm Oldu Boğazın,
Yutkunamadın...
Gözyaşların Daha Birikmeden Aktı Gitti Gözlerinden...  
Yüzünü,
Ellerini,
Gözlerini Gördün...
Hiç Unutabilir miydin Her Bir Ayrıntısını Ezberlediğim O Yüzü?
Kokusunu İçine,
Ciğerlerinin En Dibine Kadar Çektiğin Adamı? 
Seviyordun... 
Vazgeçmezdin,
Vazgeçemezdin Değil mi?
Başı Sonu Belirsiz,
Karmaşık Öykü Bu, 
Yazılamıyor Değil mi Bir Türlü?
Ruhundan Kopan Parçalar Rüyalarına Dadanırken Arsızca,
En Derin Duygularının Tarumar Oluşu,
Görmezden Gelmeleri,
Hele O Suskunluğu Aşkın Ölümcül Yüzüydü Bildin mi?
Çözemediğin Bir Şeyler Var Hayatında,
Derinlerde Sessizce Bekleyen Biliyorsun Değil mi?
Dirensen, Daha Ne Kadar Direnebilirsin?
Nereye Kadar Gidebilirsin Gitsen? 
Aradığın Nedir? 
Bilmiyor musun Adressiz Yaşamak Sıkar İnsanı...!
Gider Gülümseyişler... 
Neresinde Yanıldın Bu Hayatın? 
Yüreğini Kabartan O Sevinç Şimdi Neden Sonsuz Bir Acı Olmuş? 
Neden En Anlamlı Duyguların Uçsuz Bucaksız Bir Tünelde?
Yazdığın Bütün Şiirler Asıyor Değil mi Kendini?
Ölüyor Değil mi Söze Düşürdüğün Kelimeler, Cümleler?
Sahi Kim Koydu İçine Bu İntiharı? 
Elini Kolunu Kim Bağladı? 
Coşkuların Diyorum, Nereye Saklandı? 
Bak Dokunduğun Bütün Camlar Kırılıyor... 
Kime Baksan Gözlerinle Hepsi Yok Oluyor...
Çözemediğin Bir Şeyler Var Hayatında Değil mi?
Sadece Senin Duyduğun, 
Garip, 
Anlatılmaz Duygular...!
Bir de Dem Tutmuş, Demini Tam Almış Acılar...!
Bu Yüzden mi Buruk Bir Tat Var Damağında?
Bu Yüzden mi Ayrılıktan Bir Elveda Tortusu Kalmış
İki Dudağının Arasında?
Ya Kalbin...! 
O Yine Yaralı Değil mi?
Oysa Sen Hep Gelsin,
Sarılışıyla Baharı Kucaklasın İstemiştin Ömrün Değil mi?
Öpüşünün Islaklığı Söndürsün İstemiştin Dudaklarının Yangınını...
Ruhunu Bekleyen Gözlerin İklimlerinde Gezinsin,
Ellerini Yaksın Avuçlarının Sıcaklığı,
Tenini Kavursun Parmak Uçlarının Dokunuşu İstemiştin...
Sevincini Hissetmeliydi Gönlü Değil mi?
Deli-Dolu Yaşamayı Çok Sevmeli,
Gözlerinde Yaşamalıydı Geceyi...
Güneşin Doğuşuna Yakın Dudaklarında Ölmeliydi...
Yavaşça Sokulup, O Yangın Kalbinde Yatmalıydı Değil mi?
Tenine Doğmalıydı Sıcak Yaz Güneşi Gibi... 
Geceler Az Gelirdi Sana O Zaman Onda Şiir, 
Onda Nefes, 
Onda Ruh, 
Onda Ten, 
Belki Biraz da Aşk Olsaydın Değil mi? .. 
Bakma Öyle Acılı...! 
Her Şeyi Kabullenen...
Görmüyor musun? Bir Sen Var Karşında Duran;
Rüzgarın Savurduğu Yaprak Gibi Çaresiz,
Yağmur Damlaları Gibi Hüzünlü,
Kırık Kalbinin Acısı Yüreğinde, Gözlerinde Taşıyan, 
Severken Sevilmeyen...
Hadi Ne Duruyorsun?!
Çiz Hüznünü Tualine,
Karanlığını Anlat Ona Çizgilerinle... 
Sen, Sabrın ve Hüznün Kadını...
Başını Kendi Göğsüne Koy, 
Ve Dinle Yalnızlığının İç Çekişlerini... 
Sen, Yokluğu Fakirlikten, 
Hasreti Sevdadan,
İhaneti Dosttan,
Medeti Düşmandan Öğrenmiştin Değil mi?
Şimdi Seni Bıraksalar da Depremlerin Ortasında, 
Yüreğini Bıraksalar da Enkazların Altında, 
Saçlarını Ağartan Kara Kışlar da,
Bekleme...!
Artık Gelemez Sana Umduğun Gibi Baharlar...! 

Dokunsalar Ağlayacaksın Değil mi? 
İçindeki Karanlık Çığ Gibi Büyüyor...
Kendinden Bile Kaçmaktasın Şimdi...! 
Bir Yanın Eksik, Bir Yanın Yarım...
Yokluğundan Ezilen Yüreğin Daralarak Boynu Bükük Ardında, Garip Kalmışsın...
Adım Gibi Biliyorum; Bitmeyecek Tarifsiz Acıların...
Yine Dökecek Bulutların Tenine, Teninin Yağmurlarını...
Gözyaşların Düşecek Ateşe... 
Sönmeyecek Alevler; Çoğaldıkça Çoğalacak...
Hazır mı Bavulun? 
Hazır mı Sözlerin? 
Gözlerin Son Bakışa Hazır mı? 
Vazgeç Denemekten Bir Kez Daha...
Ve Yor Kendini Zayıflıkların İçin...!
Dert Et Kendine Her Çileni... 
Durma...! 
Üz Kendini Üzebildiğin Kadar...!

Eskisi Kadar Dökemiyorum İçimi Kaleme...
Acılarımı Yüreğimden Söküp Kopyala Yapıştır Yapamıyorum...
Alıştım Artık Belki de Acıya...
Ben Hiç Ağlayamadım Dizlerinde...
Kanayan Yaralarımı Gösterip "Burası Çok Acıyor" Diyemedim...
Ama Defalarca Haykırdım; Öp Beni Yaralarımdan Diye...
Hiçbir Zaman Duymadı Beni,
Çünkü Hep Sağırdı Bana... 
Geceleri Yorgan Altı Ağlayışlarımla,
Hıçkırıklarla Döktüğüm Gözyaşlarımla Uyumaya Mahkum Edildim...
Yaralarımı Kendim Sardım Hep,
Bazen Hiç Saramadım,
Öylece İzledim Kanamasını... 
Sürgünde Geçen Bir Hayat İşte... 
Hiç Gelmeyen Bahar Yeşiliği... 
Bitmeyen Güz Yangını... 
Belki Gelmeyecek, 
Belki de Hiç Olmayacak, 
Yarınlar Gibi Olması Hayal Olacak... 
Verdiği Dip Kuyuları. 
Verdiği Bir Tutam Acı...
Damla Damla Akan Gözyaşı... 
Özlemek Değil Bu, Özlem Duymak Gibi...
Hiç Göremediğin Gözlerde Kendini Aramak,
Tanımadığın Ruhta Kaybolmak Gibi... 
Sevmek Değil Bu;
Sevginin İçinde O'nu Aramak,
Keşkelerle Ördüğün Duvarların Arasında Hapsolmak 
Anlatmak İsteyip de Anlatamamak,
Kelimelerin Arasında Kaybolmak,
Yaklaştıkça Uzaklaşan, 
Çözdükçe Karmaşıklaşan...
Çaresiz ve Kifayetsiz Mısralar Gibi... 
İşte Öyle Bir Şey...!





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.