6 Mayıs 2016 Cuma

Parçalanan Yüreklerimiz Hala Onları Seviyor...


Kaçmak İstiyoruz Buruk Anılardan...
Bizim Olmayacağını Bildiğimiz Bir Eli Bırakmak İstiyoruz...
Kollarımız Uzanıyor, Ama Bırakamıyoruz... 
Bir Yığın Anı Pranga Gibi Takılmış Ayaklarımıza...
Bir Çift Göz Yüreğimizdeki Ağırlık... 
Aklımız Kül Rengi Bulutlarda...
Düşüncelerimiz Bizden Uzak...
Gözlerimiz Son Noktasında Semanın...
Ruhlarımız Avuçlarımızda...
Bir Şeyler Kopuyor İçimizden Sökülürcesine...
Duygularımız Kördüğüm,
Hislerimiz Yorgun...
Kulaklarımız Bir Ses Bekliyor,
Düşüncelerimiz Gözlerinde Noktalanmış,
Dudaklarımız Gözbebeklerinde...
Zamanın İçinde Kaybolmuşuz...
Vakit Ne?
Hangi Yıldayız?
Söyleyen Olacak mı Bize?
Bir Umutla Bekliyoruz...
Onları Besteliyor,
Ve Onların Bestelerini Dinletiyoruz Ruhlarımıza...
Onların Sesiyle Büyütüyoruz Ruhumuzda ki Her Acıyı... 
Her Saat
Her Dakika, 
Ayrı Bir Besteyle Çıkıyorlar Karşımıza... 
Gözümüzde Daha da Büyüyor, 
Daha da Önemli Oluyorlar Bizim İçin...
Bazen Kırgınlıkla, 
Bazen Sevgiyle Maziye Uğurladığımız Halde Her Gece Usul Usul Yanımıza Geliyorlar...
Sessizlikleriyle, 
Sükütu Besteleyen Sesleriyle,
Ellerimizi,
Yüreklerimizi... 
Duygu ve Düşüncelerimizi Kavrıyorlar...
Buğulu Bakışlarımızdan,
Sessizce Boyun Büküşlerimizden,
Ağlayış ve İnleyişlerimizden,
Bir Kenara Atılmış Yüreklerimizden Vuruyorlar...
Her Bir Acı Onlarla Kayboluyor, 
Her Bir Acı Yine Onlarla Doğuyor... 
Kaybettiklerimizden,
Kaybedenlerden,
Kaybedilenlerden, 
Hicranımızdan,
Onlardan Geriye Kalanları Dem Vuruyoruz Yeniden...
Alt-Üst Oluyor Her Yanımız... 
Ağlayışlara, 
Sızlayışlara Gömülüyoruz... 
Böyle Zamanlarda Onlar Bile Yetmiyor Bize... 
Onların Besteleri Bile Kendimize Getirmiyor Bizi... 
Gözleri Gönlümüze,
Hayalleri Yüreklerimize Demir Atarken Hasretlerine Alışmak Korkusu,
Ve Onları Bir Daha Görememek Kabusuyla Dolu Dünyamız...  
Bırakıp Gittiklerinden Beri Yalnızlıkların Tam Ortasında Bıraktılar Bizi...
Çaresizce,
Ümitsizce 
Ve Umutsuzca Yollarını Ezberledik... 
Gözyaşlarımızla Yıkadık Gönül Kapılarını...
Açılmayan Kapılar,
Umutsuzluğa Açılan Pencereler Dert Oldu İçimize...
Dipsiz Kuyulara Akıtılan Yaşlar Ağarttı Saçlarımızı...
Izdırap Kırış Kırış Yaptı Çehrelerimizi...
İçimizdeki Çocuk Bile Üzgün...
Zamanı Zamansız Yaşamanın Buruk Hazzını Ruhumuz Hep Hissetti Ama Onlar Anlamadı...!
Aç Bedenlerimizi Doymuş Ruhlarımıza Teslim Ettik...
Niçinlerimizi Niçinsiz Yarınlara Bıraktık...
Hep Arayış İçindeydi Gözlerimiz... 
Eğilmesini Bilmeyen Gururların İçinde Ezildi Yüreklerimiz... 
Gülmeyi Yasakladılar Gözlerimize...
Her Azabı Layık Gördüler Yorgun Bedenlerimize...
Günlerimiz Eş Değer Oldu Asırlara...
Şimşekler Çaktı Yüreklerimizde... 
Kanadı Yaralarımız...
Erteledik Aynaya Bakmayı...
Dağınık Kaldı Hayatlarımız...
Oysa Onları Her Düşündüğümüzde
Güneşin Kavurucu Sıcağından Yeryüzündeki Suların Buharlaşıp,
Gökyüzünde Oluşan Bulutların Yağmur Tanelerine Dönüştüğü An Olsun İsterdik...
Sağanak Yağmurların Dinip,
Güneş Işıklarının Yağmur Damlalarını Kırıp,
Renklerin Dans Ederek Gökkuşağını Oluşturmasını İsterdik...
İçimizdeki Sıkıntının Huzura,
Karamsarlığın Umuda,
Üzüntünün Sevince Dönüşmesini İsterdik...
Ne Kadar Mücadele Etsek de Yüreklerimizle, Yangınlar Misali Yandık...
Adları Döküldü Dudaklarımızdan... 
Çünkü Unutulmuyordu,
Ne Kadar Unutmayı İstesek de Unutamadık İşte...
Özlemleri Şimdi Bizlere Ferman Yazdıran,
Bağrımızda ki Ateşi Yakıp Azdıran...
Ağlıyoruz Artık...!
Yaşlarımız Dipsiz Kuyuları Suluyor...
Hazan Bahçelerimiz Solmaya Yüz Tutmuş...
Artık Bizi Bizden Kurtaran,
Yalnızlığımızı Paylaşan,
Hüzünlendiğimizde Kucak Açan,
Ağladığımızda Bizimle Ağlayan,
Omuzlarını Bizden Esirgemeyen Bir Sevenimiz Yok...
Yüreklerimizde Resimlerinin Acısın Taşıyoruz...
Zamansız Tutkulardayız...
Kirpiklerimize Astıkları Bir Sevdanın İmkansızlığındayız...
Kim Derdi Bu Mevsimde Yapraklarımız Uçuşacak Diye?
Kim Derdi Durup Dururken Yüreklerimiz Tutuşacak Diye?
Biliyorduk İmkansızdı Yaşadığımız Sevda,
Ama Kim Derdi ki Öyle de Olsa Sadece Bize Yakışacak Diye?
Yüreklerimizdeki Ateş Büyüyor,
Sevgimiz Bitti Diyemiyoruz...
Onlar Gitti Ama Sevgileri Yüreklerimizde Duruyor....
Parçalanan Yüreklerimiz Hala Onları Seviyor...

Aşk Çok Yavaş Öldürür...
Acısını Derinden Hissedersin... 
Kıvrandırır...
Yaralar...
Acıtır...
Kanatır... 
Öğretir Tekliğini, 
Değerliliğini Değer Bilmezlere,
Bir Daha Doğmayarak Yüreklerine... 
Bize Sormayın Pişmanlıklarımızı, 
Acılarımızı, 
Üzüntülerimizi... 
Sizi Yaşamak Bizi Yaşatmak mıydı, 
Yoksa Ölümümü Hissettirmek miydi?
Derler ki; Acılar Tecrübe Yaratırmış
İhtiyacımız Var mıydı Böylesine? 
Ne Kazandırdı Bize?
Sevgimize Sevgi mi Kattı
Yoksa Güvenimizi mi Çoğalttı? 
Hangisi?
Söyleyin,
Sayenizde Akan Damlalar Size Ne Kattı?
Şimdi Yalnızlığın Kuytusuna Mahkum Edilmişiz...
Zindanların En Karanlık Her Bir Köşesine... 
Söküp Atmak,
Yırtıp Koparmak, 
Ellerimizi Kanatırcasına Parçalamak Geliyor İçimizden Hayatı... 
Artık Gelmeyin Karanlıklarımıza...
Mutluluklarımız Eklensin Mutluluklarınıza...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.