10 Eylül 2016 Cumartesi

Benimle Ölür müydün?

Ne Zaman Kendimi Kötü Hissetsem Önce Allah'a Sonra Yazıya Sığınıyorum...
İçim Sayfalara Aktıkça Ferahlıyorum... 
Söyleyemediğim Her Ne Varsa Dökülüyor Oraya... 
Bir de Dinlediğim Şarkılar Var... 
Dinledikçe, 
Anlamları Hissettikçe Gözümden Akıttığım Gözyaşlarım...
Bazı Şarkıları Bir Kez Dinlemek Yetmiyor; 
İki Kez, 
Üç Kez, 
Beş Kez... 
Açıyorum Media Playerda Şarkıyı,
Tekrar Moduna Alıp, Defalarca Dinliyorum... 
Nedenini Biliyorum Bu Halimin...
Kafamda, 
Gönlümde Bir Düşüncem, 
Bir Sıkıntım Varsa; 
O Düşünce, O Sıkıntı Bir Film Gibi Sürekli
Ardı-Ardına Dönüyorsa İçimde, 
Tam da O Sıralarda Dinlediğim Bir Ezgi, 
Tabir Yerindeyse, Cuk Diye Oturuyor Yerine...
Bu Günlerde İçimde Dönen Filmin de Şarkının da Adı "Aklım Hep Sende"...
Size de Olur mu?
Dilinize Takılmış Bir Melodiyle Uyandığınız Olur mu Hiç? 
Benim Olur; Bu Sabah da Oldu... 
Uyandığımda Aklımda Şu Türkü Vardı:"Böyle mi Olacaktı Sonu, Hiç Ummazdım Bunu"...

İnsana Dair En Hazin Duygulardan Biri Olarak Düşünmüşümdür Hep Hayal Kırıklığını... 
Derin Bir Acıdır Çünkü Umduğun Gibi Gelmemesi Bir İşin Sonunun...
Oysa Beklenti; İnsanı Motive Eden Bir Duygu, 
Beklemek mi?
Zor İş...!
Sonunu Umutla Beklediğin Bir Şeyin Umduğun Gibi Gelişmemesi Zor İş,
Bitmemesi İse Yıkım...
En Çok da Kendini Suçlar İnsan Bu Durumda... 
Hayal Kırıklığı İle Baş Etmek Zordur Çünkü... 
Sahi Neyi Arıyoruz? 
Nedir Bizleri Sürekli Huzursuz Eden Bu Duygu? 
Ruhumuzun Eksik Kalan Parçasını Dolduracak Olan Şey Ne?
Sevda Uğruna Canından Geçen,
Kor Kor Yanan,
İçinde Kimseye Söyleyemediği, 
Hiçbir Rüzgarla Soğutamadığı, 
Hiçbir Suyla Söndüremediği Amansız Bir Yangın Taşıyan Bilir…
Sevdanın İnsanın Canını Gerçekten Acıttığını,
Yaktığını; 
Yüreğini Hiç Düşünmeden Sevdiğinin Eline Teslim Eden Bilir, 
Ancak Böyle Seven Bilir,
Ancak Böyle Özleyen Bilir… 

"Her Şey Güzel Olacak!" 
Bu Masala İnanmayı Bırakalı Çok Olmadı Aslında... 
Yeni Yeni Dibe Batıyorum... 
Hani Boşa Koysan Dolmaz,
Doluya Koysan Almaz Ya? 
Tam da Öyle İşte... 
"Geçecek Diyorum,
Ben de Güzel Günler Göreceğim" Geçmiyor...! 
Geçemiyor...!

Bilmekten Korkar mı İnsan? 
Ya da Düşlemekten, 
Özlemekten?
Bilsem Neye Bu Tutkum, 
Yok Etmez miyim?
Vazgeçmez miyim?
Onu da Bilmiyorum...

Sizde Bilirsiniz Değil mi?
Bazı İnsanlar Vardır Gözleriyle Güler,
Gözleriyle Ağlarlar... 
Onlar Kalplerini Gözlerinde Taşırlar... 
Saklamazlar Kendilerini,
Saklayamazlar... 
Bakarsanız Görürsünüz,
Görürseniz Takılıp Kalırsınız...
Çünkü Kimse Size Öyle Sıcak, 
Öyle Candan, 
Öyle Yakın, 
Öyle Sahiplenerek Bakmaz Bunu Bilirsiniz…
Aradığınız O Gözlerdir Aslında; 
Size Canı Gibi Bakan, 
Hatta Size Bakmaya Kıyamayan, 
Sizi Gözleriyle Saran Sarmalayan; 
Hani O An Göremeseniz Bile Hep Üstünüzde Olan… 
Zordur Bunu Sözlere Dökmek, 
Bu Duyguyu Kelimelere Dönüştürmek… 
Sadece Hissedersiniz,
Ama Bilirsiniz ki O His En Büyük Gerçeklerden Daha Gerçektir O An...

Çok Özlemek ve Sevilmediğini Bilmek Var Birde…
İnsanın İçi Hep Yanar, 
Hep… 
Hiç Dinmez İçindeki Yangın… 
Birini, Seni Sevmediğini Bile Bile Özlemek, 
Ve Sevmeye Devam Etmek Yeryüzünde Bir Ruha Verilebilecek En Ağır Cezadır… 
Sahi, Bir İnsanın Burnunuzda Tüten Kokusu Aklınızda Çınlayan Sesine Karışır mı?
Karışır… 
Hem de Zehrin Kana Karışması Gibi Karışır… 
Renkler Bulanıklaşır, 
Ten Duyarsızlaşır... 
Ayrı Kalmak Değil mi Aşkın Dayanılmazı? 
Aşıkları Yakan En Acı Duygu Aradaki Mesafeler Değil mi? 
Aşık Değil mi Her Yaşadığı Duyguyu İç Dünyasında Her An Maşukuyla Paylaşan? 
Aşıklar Sevdiklerinden Ayrıyken Bile İçlerinden Hep Onunla Konuşmuyorlar mı? 
Gün İçinde Yaşadıkları Her Şeyi Ayrıyken Bile O'na Anlatmıyorlar mı? 
Sürekli Birbirlerine İhtiyaç Duymuyorlar mı? 
Ben de Ona İhtiyaç Duyuyorum...
O Yanımda Yokken Hep Eksik Hissediyorum Kendimi...
Bu Nasıl Bir Bağımlılık? 
Nasıl Bir Olmazsa olmazlık Hali? 

Birde Öyle İşte Vardır Değil mi Dilimizde?
Dilinizin Ucuna Kadar Gelir Günlerce, 
Hayallerce Biriktirdiklerimiz; Söyleyemeyiz… 
Bazen Bir Adım Mesafesindedir Parmağınızın Ucuyla Dokunmak İçin Yanıp Tutuştuğumuz; 
Yapamayız, 
Bir Türlü Uzanıp Dokunamayız...
Kalbimiz İkiye Bölünür
Bir Yanı Yanar Kavrulur,
Diğer Yanı İse Bize Gözünü Kulağını Kapamış Sevgilinin Hülyasıyla Savrulur Durur... 
Biliriz ki Ondan Gelecek Bir Tek Tatlı Sözdür Halimiz Ne Olursa Olsun Güldürebilecek Olan Tek Şey Yüzümüzü,
O da Gelmez İşte…
Kelimelere Dokunmayı Öğreniriz.... 
O Kadar Gerçek Bir Hal Alır ki,
Sözle Tam Olarak İfade Edilemeyen Soyut Kavramlar; 
Öyle İşte Dedirtir...
Öyle İşte Der Geçersiniz…

Ve "Geçti Artık, Hepsi Geçti"
Yaşamın En Ağır Geldiği Anlarda,
Birinin Kulağınıza Fısıldamasını En Çok İsteyeceğiniz Cümle Budur Herhalde... 
Omzunuza Elini Koyup, 
O Anda Yaşadığınız Tarif Edilmez Yalnızlığı 
O Sıcak Dokunuşla Kırıp, 
Sizin Kafanızın İçinde  Feryat Figan, 
İsyan Kokan,
Ağıtlar Yakan İç Sesinizi Bastırır; 
Teninizle, 
Ve Bütün Diğer Duyularınızla Hissettiğiniz 
O Sıcaklık Duygusuyla İçinize Akar Bu Ses: 
"Geçti Artık, Hepsi Geçti…

Her Zaman Oynanmıyor Pollyannacılık, 
Üzgünüm... 
Üstüme Demir Ağırlıklar Gibi Çökünce Bazı Şeyler, 
Yapay Gülücükler Konduramıyorum Yüzüme... 
Bunu Yapmak da İstemiyorum, 
Şapşal Bir İkiyüzlülükle Kandırmak Kendimi,
Ve de Çevremi; Kendime Saygısızlık Gibi Geliyor... 
Üzülmek, 
Hüzünlenmek, 
Umutsuzluk, 
Ümidini Yitirmek, 
Güçlü Davranamamak, 
Hüzün, 
Keder, 
Vazgeçmek…
Hepsi İnsana Dair, 
İnsani Tavırlar… 
Bazen Daha Gerçekçi Bakmanızı Bile Sağlayabiliyorlar Hayata... 
Acı Algılarınızı Netleştirebiliyor... 
Kabullenmenizi Kolaylaştırabiliyor...
Aslında Gerçek Öylesine Net ve Keskindir ki, 
Kabullenmek Zaman Alır... 
Hayal Ettiklerimizle, 
Beklentilerimizle Yaşadıklarımız Örtüşmez Bazen... 
Gerçekle Yüzleşmek Cesaret, 
Metanet,
Ve Güç İster... 
Elbette Her Yara Zamanla Küllenir, 
Her Acı Unutulmasa Dahi Arka Planda Kalır… 
Ama Öyle Zamanlar Olur ki Hayatımızda, 
Ümit Etmek Sadece Kendimizi Kandırmayla, 
Istırabımızın Derinleşmesiyle,
Ve Karmaşıklaşmasıyla Sonuçlanır...
Çaresizlik mi?
En Acı Veren Şeydir... 
Bazen Hiç Çare Yoktur, 
Çıkar Yol Yoktur; 
Yapılabilecek Tek Şey Ümit Etmektir,
Oysa Nietzsche’ nin Dediği Gibi; "Ümit En Büyük Kötülüktür, 
Çünkü Çekilen Acıyı, Izdırabı Uzatır"...
Ben mi?
Artık Ümit Etmiyorum,
Susarak,
Susayarak Özlüyorum... 
Orda mısın? 
Beni Duyabiliyor musun?
Hep Orda mıydın? 
Ben Aslında Hep Seni mi Sevdim Başka Bedende? 
Hep Seni mi Aradım Durdum? 
Peki Şimdi?
Ağlarsam Üzülür müsün? 
Ağlıyorum, Ama Üzülme...
Sen Üzülürsen Ben Ölürüm... 
İnanmıyorsun Değil mi?
İlla Toprağa mı Gömülmesi Lazım Bir Bedenin, 
Ruhun, 
Aklın, 
Kalbin Ölmüş Olması İçin? 
Ya Koca Bir Çaresizliğe Tıkılmışsa Ruhu Bir İnsanın? 
Ya Bir Başka İnsanın Tarifsiz Yokluğunun Altında Kalmışsa? 
Ya Ciğerlerini Tıkanmış Hissediyorsa?
Gitmiyorsa Aldığı O Yaşamsal Nefes Hiçbir Uzvun?
Ya da Artık Bilmem Kaçıncı Kez Kaderle Boğuşmaktan Ruhunda Yara Almamış Yeri Kalmamış, 
Son Kez Birine Dökebilecek Kadar Güçlü Hissetmişse Bir İnsan Kendini?
Ve Dökmüş İse Ama Yine Olmamışsa,
Yaşıyor mu Diyeceksin Bu İnsana Yine de Sen? 
Bak,
Hala Ağlıyorum...
Burada Olsan Öper miydin Yanaklarımdaki Gözyaşlarımı? 
Bilmiyorum ki, 
Mesela Sadece Sarılıp Kalır mıydın? 
Yoksa Beni Güldürmeye mi Çalışırdın? 
Ya da Sen de mi Ölürdün Benimle, 
Benimle Ölür müydün?
Yok Canım,
Ne Ölmesi, 
Saçmalıyorum... 
Sen Bana Bakma, 
İnsanın Öyle Her İstediğinde Ölemediğini Hayat Bana Çok Uzun Zaman Oldu Öğreteli... 
Zaten Böyle Çalışıyor Hayat,
Seni Onsuz Yaşamaya Mecbur Ederek Hissettiriyor Acımasız Hükümranlığını... 
Yok, 
Yaşayacağım Merak Etme, 
Ama Başka Şeyler Olacak... 
Mesela Kimse Neden Durup Durup Uzaklara Daldığıma Bir Anlam Veremeyecek... 
Mesela Birine Bir Daha Seni Seviyorum Dersem Bundan Sonra, 
Neden Hiç Gözlerinin İçine Bakarak Söyleyemediğimi Anlamayacak Karşımdaki... 
Mesela Aklıma Düştüğünde, 
Ve Bu Aklıma Düşme Sıklığını Akıllarına Bile Sığdıramayacaklar Anlatmaya Çalışsam da... 
Mesela Artık Geleceğe Dair Hiç Plan Yapmadan 
Yaşamam Garip Gelecek İnsanlara; Bütün Yaşama İsteğimi Sende Bıraktığımı Bilmedikleri İçin… 
Belki de Adımı Bile Hatırlayamadığın, 
Gözlerimi Unuttuğun, 
Ve Hiç de Umursamadığın Zamanlar Gelecek... 
Belki de Zor Gelen Unutulacak Olmak... 
Üşüyorum, 
Bugüne Kadar Hiç Üşümediğim Kadar Hem de... 
İçim Buz Kesmiş Gibi,
Dünyayı Önümde Yaksalar Isınamayacakmış Gibi Üşüyorum... 
Yoksunluk Krizine Girmiş Bir Bağımlı 
Misali Titriyor Kalbim Yokluğundan...

Tarifi İmkansız, 
Başın da Yoktu Sonun da… 
Bir Düş Gibiydin, 
Büyüleyiciydi Her Daim Varlığın... 
Hiç Durmadın, 
Hiç Kalmadın, 
Biraz Bile, 
Bir An Bile… 
Belki Biraz Dursan Her Şey Daha İyi Olurdu, 
Ama Su Gibi Akıp Gittin...
Ne Çok Yalvardım Geri Dönmen İçin...
Seni Tutabilmenin Tüm Yollarını Düşündüm,
Ama Sen Hep Kendinceydin, 
Hep Bildiğin Gibi Aktın...
Dertleri Getiren Olsan da, 
Silendin de Cümlesini... 
Belki Bir Yalandın; Uydurduğum…
Belki İlaçtın Hep Bir Şeyler Getirmesini, 
Bir Şeyleri Değiştirmesini Umduğum...
Yalan da Olsan Beni Çok Sev N'olur,
Buna İhtiyacım Var Benim...
Çok Sevilmeye, 
Birinin Beni,
Kalbimi Sımsıkı Tutmasına… 
Ne Bir Baba Gibi, 
Ne Bir Dost Gibi, 
Ne Bir Arkadaş Gibi;  Kendin Gibi,
Kendini Sever Gibi, 
Kendin Kadar Çok Sev Beni…
Bakma Sen Benim Büyümüş Hallerime, 
Ayaklarım Üstünde Durabildiğime, 
Ne Çok Yıkılır Kalırım Kimsenin Görmediği Köşelerde Ben... 
Sakın Aldanma Gülüşlerime;  
Ve Unutma; Gerçekten Gülerken İçi Ağlayabilir İnsanın;
 "Git" Derken Ölesiye İsteyebilir Aslında Kalmasını Karşısındakinin...
Bazen Sevgini, 
Bazen Sabrını Sınıyormuşum Gibi Hissetsen Bile; 
Seni Hiç Sevmiyorum Desem Bile; 
Ne Olursa Olsun Sev Sen Beni... 
Çok Sev Ama… 
Çok Sev Sen Beni...
 Ben Seni O Kadar Çok Seviyorum ki, 
Kara Toprakta Bile Bitmeyecek Bu Sevgi...

Allah’ım...!
Hayat Nasıl da Ağır Geliyor Üstüme Son Zamanlarda...
Herkese Kırgınım, 
Herkese Dargın... 
Her Şeye Küskünüm, 
Her Şeye Kızgın; 
Aslında En Çok da Kendime Kırgınlığım, 
Kızgınlığım, 
Öfkem... 
İçimdeki Fırtınaları Susturmaya Çalışmaktan, 
Ruhumun Rüzgarlarıyla, 
Boranlarıyla Baş Etmeye Çalışmaktan, 
Yaşadıklarımdan,
Yaşananlardan Dolayı Kendime Acımasız Davranmaktan Yorgun Düştüm... 
Yılgınım, 
Bitkin, 
Ama Beni Esas Yoran, Her Sabah Kalktığımda Çevremdeki Herkese, 
İçindeki Her Şeye Rağmen; Yine de Gülmek,
Güçlü Görünmek Zorunda Olmam... 
Oysa Bükülmüş Ruhum, 
Eğilmiş…
"Dokunsalar Ağlayacak Gibi" Noktasını Çoktan Geçmişim...
Canımda Hal Kalmamış...
Kabul Ettim; 
Ne Yaparsam Yapayım Bu Eksiklik Duygusuyla Kapayacağım Gözlerimi Bu Aleme...
Film Kopmayacak Ansızın...
Damarlarımda Ağır Ağır Giden Serum Gibi 
Her An Bütün Ağırlığıyla Yaşanacak O Son Saniyeye Kadar...
Kapadım Gözlerimi, 
Milyonlarca Uyku Hapını Bir Anda İçmiş Gibi Ağırlaşmış Olan Yorgun Ruhumu Olduğu Yerde Bıraktım,
Gecenin Sessiz Karanlığının Ellerinde...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.