17 Temmuz 2016 Pazar

Hoşgeldin Benim Derdim, Hoşgeldin...!

Sorular;

İyimisiniz?

Hep Yanlış Sorular Sordular Bana, 
"Nasılsın?" Diye Sordular Mesela...
İyi Olmadığımı Bile Bile Cevap Veremedim,
Dokunsan Ağlayacak Gibiyim Diyemedim İşte... 

Düşüncelerim Çok Hızlı... 
Kalbim Uyum Sağlayamıyor Buna... 
Çığlık Çığlığa Bağırasım da Yok... 

Hani Bazı Hüzünler Vardır, 
Yalnızlık Gibi Paylaşılmaz, 
Anlatılamaz da,
Sadece Yaşanır İçte... 
Zaten Bir Yalnızı da Kim Anlayabilir ki, 
O An Yalnız Olandan Başka?
Beni de Kim Anlayabilirdi ki Benim Gibi, 
Paylaşılmaz Bir Hüznü Yaşayanlardan Başka...

Hani Yalnız Başına Anlamlarını Bilmeden Dinleyip 
Sevdiğimiz Şarkılar Var Ya?
İşte Ben de Öyleyim... 
Islanıyor Gözlerim...

Belki de gururunuza yediremiyorsunuz onu hala sevdiğinizi  ona söylemeyi. ondan bıraktınız yazmayı.

Çok Sevdiğim Bir Huyum Var Benim... 
Sitemlerim Sevgimdendir...
Çaresiz Hissettikçe Kendimi Sitemlerim de Yavaş Yavaş Biter...
Vefam Kuvvetli Olduğu İçin Karşımdaki Beni Azar Azar 
Yitirdiğini Bu Yüzden Pek Anlamaz...
Vazgeçmek Sadece Çaresizliğin Son Halidir...
Ben Hiç Vazgeçmedim,
Yapamadım...
Sesi Kulağımda,
Kokusu Burnumda Uyandım Her Sabah,
Duymasa da Günaydın Dedim Canım Yana Yana...
O Hayatımda Yokken Daha Çok Sevmemin Sebebi Ne Bilmiyorum...
Sadece Onu Tanıdığım,
Nefesini Hissettiğim, 
Sesini Duyabildiğim İçin Şükrediyorum...
Bu Yaptığım Gururumdan Değil...
Ben Artık Ne Onunla Bir Hayat İstiyorum, 
Ne de Onun Olmadığın Zamanı Yaşamak...
En Azından Yanımda Olmasa Bile Aklımda Olmasını İstiyorum...
Ben Onu Sevmekten Değil, Ona Kendimi İfade Edememekten Yoruldum...! 
Ve Vazgeçtim...
Ondan Değil,
Onu Sevmekten Hiç Değil, 
Bir Şeyler İstemekten, 
Mutluluğu Beklemekten Vazgeçtim...

O Bütün Düşmanlarımı Sevindiren Sebebim Oldu... 
Ben, Artık Bir Hiç Kadınım,
Benden Hiç Kimseye Fayda Gelmez, 
Ne de Yar Olurum Bundan Sonra Başka Adama...
Çünkü O Beni Benden Aldı Gitti,
Farkında Değildi....
Ömrümde, 
Hayatımda Hiç Böyle Bir Acı Çekmedim...
Hiç Kimsenin Ardından Böyle Dağılmadım...
Kendimden Yabancı Düştüğüm Olmuştu, 
Ama Aynaya Bakıp da Kendimi Tanıyamadığım Hiç Olmamıştı Daha Önce...
Bunun Adı Aşktı,
Sevgiydi,
Ve de Gerçekti, 
Kalıcıydı...
Bitmeye Mahkum Bir Heves Hiç Değildi...
Ben Ondan Sonra
Aşık Olabilme Yetimle Birlikte 
O Sözcüğün Anlamını da Kaybettim...
O Beni, Ben Olmaktan Çıkardı...
Onunla Birlikte, Her Şeyi Ben Onda Kaybettim...

Onu İstedim Ömrüme...
En Çokta Güven İstedim...
Yalansız, 
Şüphesiz...
Her Ağladığımda Omuzlarına Yaslanmak
İçime İçini Dokundurmak İstedim...
Gözyaşlarımı Gözleriyle Silmesini,
Kalbime Sözleriyle Dokunmasını İstedim...
Aşkın Pençesine Düşmek Neymiş, 
Sıtmalanmış Gibi Titrerken Gecenin Üçünde, 
Beşinde Onu Düşünmek, 
Aşk Denen Hastalığa Düşmek, 
Alev Alev Yanmak Neymiş Ben Onunla Öğrendim...
Hayaliyle Bile Çarpan Kalbimin Sesini Bastırmayı,
Ağlarken Gülmeyi, 
Gönülle Mantığın, 
Arzuyla Istırabın Arasında Kalmayı, 
Sevdayla Hasretin Adını Ben Onda Öğrendim...
Onunla Tattım Bu Derdi...

Bazen Hayatta Kolay Sandığımız Hiç Bir Şey Kolay Olmuyor...
Bazen Mutlu Oluruz Sanıyoruz,
Ama Olamıyoruz...
Bazen Aşk Acısı Geçer, 
Nedir ki Diyoruz. 
Öyle Olmuyor...
Çevremde Bir Sürü İnsan Var Diyoruz,
Ama Sonra,
Kimsenin Onun Gibi Sarılamayacağı Aklımıza Geliyor, 
Kimsenin Onun Gibi Kokmayacağı...

Kendi Masalımı Dinleyecek, 
Ve Anlayacak Kadar Öğrendim Sessizliği...
Artık Bir Şeyler Anlatma Vakti Gelmiş, 
Ama Sessizce...!
Söylesem de Eskisi Gibi Olmayacağını Bildiğimdendir Belki... 
İçimde Bir Şeyler Kırıldı Bir Kere. 
İçimdeki Çocuk Öldü... 
Ona Artık Bir Şey Demiyorum...
Söyleyecek Çok Şeyim Varken Susuyorum... 
Söyleyince Hiçbir Şeyin Değişmeyeceğini Bildiğim İçin Zaten Söylemiyorum...
Uzun Lafın Kısası Anlamam Gerekeni Anladım Yani Ben...

Benden Buraya Kadar... 
Ben Soğuğundan Titrerken, 
Onu Isıtmaya Çalışmaktan Yoruldum...
Çünkü Olamayan Ben Değildim Oydu...
Olmayacaktı Biliyordum... 
Ve Onu Suçlamıyorum...
Sadece Ona Kendisinin Benim İçin Önemli Olduğunu Hissettirmek İstemiştim...
Artık Anlayabiliyorum...
O Seven Bir Kadına Değer Veren Roman Kahramanlarından Biri Değilmiş...


Yazılarınızı yazarken ağlar mısınız?

Beceremiyoruz İşte...
''Beni Bekleme'' Demesine Rağmen,
Onun Hayatının Kıyısında Dolaşmayı,
Size Sürgülediği Kapıları Zorlamamayı...
Bize Değer Verdiğini ve Saygı Duyduğunu Biliyoruz,
Ama Yetmiyor...
Daha Fazlasına İhtiyaç Duyduğumuz İçin Utanıyor, 
Kendimize Öfkeleniyor, 
Kendimizi Ayıplıyoruz...
İçimizin Titremesine 
Ya da Çoğu Zaman Burkulmasına Mani Olamıyoruz...

Şimdi Sayfalarca Yazsam,
Anlatmaya Kalksam Anlar mısınız Yokluğunun Hayatımı Cehenneme Çevirip, 
Cenneti Unutturduğunu? 
Gökyüzüne Bakarken,
Gözümün Takılı Kaldığı Bir Yıldıza Dert Yanan Birilerinin Var Olduğunu? 
Ya da, Ellerini Kendi Yaşamını Unutup,
Yaşamı İçin Göğe Kaldıran Birini? 
Düşünebilir misiniz? 
Aklınız Alır mı Bunu?
Gittikten Sonra Bir İnsan Neler Kaybedebilir Hiç Düşündünüz mü?
Hiç Düşündünüz mü Onu Düşüneni? 
Düşlerinde Yaşayıp, 
Günlerinde Kaybedeni?
Bilinen Şeylerin Cevabını Aramak,
İnsanoğlunun En Çok Düştüğü Çukur Olsa Gerek...
Öyle ki Her Defasında Aynı Yoldan,
Aynı Hatalarla Yürümek Sadece Biz İnsanlara Ait Bir Meziyet Gibi...
Bir İnsanın Renklerden Öte Görebileceği En Güzel Şey Kendisine Bakan Bir Çift Gözde Okuyabildiği Mutluluktur...
Aslında Her İlişki Böyle Başlar...
Benimki de Böyle Başlamıştı...
Gözlerine Baktım Bir Gün ve Mutluluk Gördüm...
Belki de Her İnsanın Kendine Söylediği En Kolay Yalandı Bu...

Sıklıkla Aklıma Geliyor ve Ben Ağlıyorum...
İnsan Duyguları Çok Güçlü Olunca mı Ağlar Sadece, 
Yoksa Yitirdiği Şeylerin Arkasından mıdır Bu Ağıt? 
Cevabım Yok...
Ona Dair Tüm Cevaplarımı Yitirdim...
Çünkü Söz Konusu "O" Olunca Adaletli Davranamıyorum... 

Tabirlerin Korkularla Yüzleştiği Anlamsız Rüyalarda Yüklediğim Anlamların, 
Anlam Bütünlüğünü Kaybettiği Cümlelerde, 
Benliğimin Soğuk Düşlerde Kaybolması Gibi Bir Şeydi Onu Sevmek... 
Her Gece Gördüğüm, 
Ama Asla Bana Ait Olmayan Bir Düş Gibiydi...
Her Sabah Uyandığım, 
Ama Asla Yaşayamadığım Gün Gibi...
Derin Derin İçime Çektiğim, 
Ama İçimde Tutamadığım Nefes Gibi...
Konuşmayı İsterdim Onunla Saatlerce,
Günlerce...
Dokunmayı İsterdim Ellerine,
Yüzüne,
Uzanmayı İsterdim Aynı Yastığa,
Bitirmeyi İsterdim Hayatımı Onunla...

Onun İçin Ağlasam Ne Olacak ki?
Hiç Bir Zaman Kıymeti Olmadı Onda Döktüğüm Gözyaşlarının... 
Zehir Zemberek Sözleriyle Kalbimi Kırarken,
Hoyratça İçimi Kanattığını 
Gizli Gizli Ağladığımın Hiç Farkında Olmadı... 
Bir Kalp,
Okyanus Dolusu Gözyaşının İçinde,
Nefesini Tutarak Ne Kadar Yaşayabilir Bilmiyorum...!

son yazınızı okudum sanki bir daha yazmıcakmış gibisiniz veda eder gibi olmuş herşey yolundadır umarım bi sorun yoktur inşallah 

Bazen İnsan Öyle Bir Zamana Denk Geliyor ki,
Söylenmek İstenilen Şeyin Yeri ve Zamanıyken 
Söylenmesi Gereken Kişi Yanlış Zamanda,
Yanlış Yerde Olabiliyor...
Bazen de Öyle Sözler Oluyor ki, 
Hiç Söylenemeden Yutkunuluyor...

Ne Kadar Oldu Yazmayalı? 
Ne Zaman Yazılıyor? 
Ya da Ne Zaman Yazılmıyor? 
Gerçekten İhtiyaç mı? 
Yoksa Kaçamak mı,
Ya da Kaçmak mı? 

Yazı Veya Şiir Yazmak Önemli Değildir, 
Yazamamakta... 
Önemli Olan Beyninde Yoğunlaşan Cümleleri Anlam Bütünlüğü İçinde,
Yüreğinden Geldiği Gibi Sayfalara Aktarabilmektir...
Yazı ve Şiir Yazabilmek Her Ne Kadar Marifet İstese de, 
Asıl Marifet Yürektedir...

Aslında Buraya Sayfalar Dolusu Şeyler Yazabilirim, 
Zira Birikmiş Çok Şey Var Yüreğimde,
Ama Ben Yine Kelimeleri Bir Araya Getirip, 
Onları Uygun Şekle Sokup Sergileyemiyorum...
Aslında Yazmam Gereken O Kadar Çok Şey Vardı ki,
Gün Geçtikçe Birer Birer,
Cümle Cümle Eksildi Yazacaklarım... 
Artık Ona Yazacak Kelimeler Bulamıyorum...
Zaman Geçtikçe Daha mı Kötü Oluyorum Ne? 
En İyisi Zamana Bırakmak,
Öteki Türlü Çok Bekleyeceğim Onu... 
Zaman Her Şeyin İlacıdır Ama,
Bana Pek Fayda Etmiyor,
O Olmadıktan Sonra Zaman Boşuna Akıyor...

Artık yazmayacak oluşunuz sağlığınızla mı ilgili?

Hayat O Yokken Çok Şey Aldı Götürdü Benden...
Aldığını Vermedi Geri...
Evet, O Yokken Güzel Değildi Hayat,
Bırakıp Giden O Değil miydin Sonuçta? 
Katlanmalıydım Elbet,
Katlandım...
Katlandım Katlanmasına da Olmadı Sanki...
Onsuz Hiçbir Şey Güzel Gitmedi...
Evet, Katlandım,
Çünkü Mecburdum...
Mecbur Olmasam Durur muydum Hiç?
Ve Nicedir İçimden Akıp Gitmek İsteyen,
Kalıbına Sığmayan,
Bedenimde Beni Boğan, 
Sınırlandırılmış Bir Bedende 
Sınırları Ortadan Kaldırmış Bir Ruh...
Boğazlarım Yanarak İçtiğim Sigaralardan Vazgeçmedim, 
Sesim Kısılsın,
Anlamadığı,
Bu Dudaklardan Dökülen Kelimeler, 
Dökülmez Olsun Diye İçiyorum...
Çoktan Anlaşılmaktan Vazgeçtim... 
Çoktan Bıraktım Beklenti Denilen Acı Olguyu Arkamda... 
Cevapsız Soruların da Olduğunu Öğretiyor Hayat, 
Her Şeyi Bilmenin Mümkün Olmadığını da... 
Yıllara Sorduğum Sorular Çok Gerilerde Kaldı Artık...
Hayatı Bir Yerden Bıraktığımı, 
Gülümseyip Yanımdan Geçip Gittiğini Görüyorum...
Ruhsuz Bir Şekilde Uyanıyorum Kaç Gündür... 
Kendime Soruyorum Neden Böyle Diye,
Ama Yanıt Bile Vermiyor Beynim... 
İçimde Derin Bir İsteksizlik, 
Sıkıntılı Bir Sancı Var... 
Başım Ağrıyor Deli Gibi... 
Ağrı Kesicinin Etki Ettiği O Yarım Saat Nasıl Geçiyor Bilmiyorum,
Kıvranıyorum Sadece... 
Sonra İlaç Etkisini Gösteriyor,
Ben Eski Halime Dönüyorum... 
Sonra Aynı Döngü Tekrar Gerçekleşiyor, 
Ve Ben Acı Çekiyorum...
Hayatımda Ara Ara Baş Gösteriyor Bu Sancı,
Ama Tam Olarak Neremde Hissettiğimi Kestiremiyorum...
Böylesine Yer Değiştirirken, 
En Çok Nereme Çarpıyor Bilemiyorum...
Sadece Çabucak Geçmesini Bekliyorum...

Aşkı hak ettiği gibi yazdığınıza inanıyor musunuz?

Aşk Neydi ki? 
Bunu Gören, 
Eliyle Tutan, 
Veya Kokusunu Duyan Var mıydı? 
Bilmiyorum... 
Bildiğim Tek Şey, 
Kalbime Titreyerek Eşlik Eden Dudaklarımda Onun Adının Olduğu...

Sahi Yapabilmiş miydim Aşkın Tarifini? 
Diyebilmiş miydim "Aşk Güzeldir? 
Aşk Mutluluktur? 
Değildir Halbuki...
Ne Mutluluktur Aşk,
Ne de Mutsuzluk,
Başlı Başına Bir Şeydir O,
Diğer Tüm Duygulardan Ayrı...
Aşkın Kendinden Başka Bir Umuda Kapılmak, 
Büyük Bir Hatadır Yani...
Velhasıl Yapamadım Tarifi... 
Bütün Pencerelerde Bekleyen Bendim,
Ve O Çalmayan Bütün Telefonlarda Yıllardır Konuşan da...
Şimdilerde Onu Anlatan Üç Noktalı Cümleler Kurmuyorum...
Paragraflar Yazmıyorum... 
Kelimelere,
Harflere,
Cümlelere Küstüğümden Değil, 
O İstediği İçin... 
Yine İstediğini Yapıyorum; 
Her Zaman Olduğu Gibi. Üç Noktalı Gözyaşlarımı İçime Akıtıyorum... 


İnşallah kızgınlığınız geçer bir süre sonra, tekrar yazarsınız.


Ne Doğru Ne Yanlış Bilemiyorum....
İçimdeki Gürültüde Yeter Diye Haykıran Bir Yüreğim
Ve Bir de Ona Hissettiklerim Var... 
Yıkıldı Aslında O Dünya Çoktan.. 
Yıkıldı ,
Enkaza Döndü Her Şey...
Neyin Önemi Kaldı Şimdi? 
Neyin Manası Kaldı?
Bizim Kapıları Birbirine Açılmayan,
Hiç Açılmayacak Bir Masalımız Var Artık...! 
İçimizden Kurduğumuz Cümlelerimiz Var...!
Onun Duymadığı,
Benim Sormadığım...
Sessiz,
Sedasız,
Sorgusuz,
Sualsiz...
Kendini Anlatmaktan Yorgun Düşen Ruhumun,
Kaçışını Engelleyecek Gücüm Yok,
Hoş Mecburiyetim de Yok Buna...
Fazlasıyla Yorgun Düşmüş Ruhum Lüzumsuz Sorulardan..
Bu Çıkmaza Nereden Girdim Ben?
Cevapları Nereye Kayboldu Soruların?
Gitmek Yalnızca Gitmek Değil midir Bazen?
Hem Yüreğinin Sokakları Gri Olanlar, 
Gitmek İstedikleri Yerlere Gökkuşağının Renklerini Taşırlar,
Bilmiyorlar...

Sizin için ne yapabilirim, çok üzülüyorum.

Geçer Bu Günler,
Eser Bir Rüzgar Düşer Yaprak... 
Hayat Akıp Giden Nehir; 
Eğdim Önüme Başımı,
Razı Geldim Hakkıma...
Hadi Diyorum Zamana,
Dur Şimdi...
Hadi 
Şimdi..
Tam da Şimdi...

Gerçekten yazmayacakmısınız

Ona Uzak, Bana Yakın Yakınlarım Var...
Yakınlaştıkça Korktuğum Yanlarım...
Öyle Bir Yerdeyim ki,
Gelişi Kavuşmak Olmayacak...
Bundan Sonra Edeceğim Cümleler Yarım Kalacak, 
Bitmeyecek Bir Şey Bu, 
Bitmeyecek Bir Hüzün, 
Bitmeyecek Bir Acı, 
Bitmeyecek Bir Özlem, 
Bitmeyecek Bir Sevda, 
Sönmeyecek Bir Ateş...
Artık Başı Sonu Belli Olmayan Zamana Bırakıyorum... 
Öyle Bir Aksın ki Zaman, 
Şu Kasvetli Anlarım Hiç Yaşanmamış Gibi Geçsin...

Hastamısınız siz?

Kayıp Bir Ruh Sona Yaklaşıyor... 
Kaybolmuşluğun Verdiği Yönsüzlük, 
Zamansızlık Sona Varıyor Nihayetinde...
Tanımadığım Kanatların Sessiz Elvedasının Tarifi Zor... 
Ne Hüzün Ne de Mutluluk... 
Tarifi Zor...
Bir Umut, 
Bir Yudum, 
Bir Elveda...
Her Geçen Gün Daha da Kötü Hale Gelmemi Gülerek Karşılıyorum, 
Ve Hoşgeldin Diyorum... 
Hoşgeldin Benim Derdim, 
Hoşgeldin...!

Ve İnsan En Büyük İki Hayal Kurar Farkında Olmadan;
Huzur ve Ölüm...
Huzur Gelir mi Bilmem Ama, 
Evet, 
Hepimiz Ölürüz...

İyikilerle Başlayan Cümlelerim Keşkelere Döndü Yine...
İnanarak Başladığım Bu Yolda Şimdi İnançsızlıklarımla Devam Etmek Zorundayım...
Şimdi Karar Veremiyorum Hiçbir Şeye; 
İnsan Kalbini mi Yoksa Gururunu mu Dinlemeli? 
Hangisisinde Gittiğin Yol Daha Güvenli?
İnsan Gidenlere Üzülmüyor Bir Yerde,
Gidenin Zaten Umrunda Olmazsın ki,
O Sensizlği Göze Almıştır Bir Kere...
Üzüldüğün Onun Senden Götürdükleri... 
İmkansızlıklar İçindeyim Şimdi... 
Yaşanacak Onca Güzel Şey Varken,
Hepsini Sinemde Bıraktı...
Yine de Teşekkür Ederim Ona,
Yine de Ondan Nefret Edemiyorum,
Yine de Ne Kadar İyi Dileklerim Varsa Hepsini Ona Bırakıyorum,
Benim Gitmiş Olduğumu Farkettiğinde Bunlarla Avunsun Diye, 
O Bana Avunacak Bir Şey Bırakmasa da... 
Şimdi Onu Kendisiyle Başbaşa Bırakıyorum...
İnşaAllah Çok Mutlu Olur,
Sevebileceği Birini Bulur,
O Ben Olmasam da... 

Geçmeyeceğini Bile Bile Geçmiş Olsun Dileklerinize Buradan Teşekkür Ediyorum,
Ama Geçmeyecek Biliyorum...

Ve Artık Bana Gmail Hesabımdan Sorular Sormayın Lütfen, 
Zira Çok Yorgunum...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.