3 Temmuz 2016 Pazar

Acının İçindeki Mutluluğu Yakalayan Tüm Aşklara Selam Olsun...

İnsan Etrafında Konuşacak Birini Bulamadığında, 
Yazacak Birini Arıyor... 
İçinde Biriktirdiği Sözcükleri Verebilecek Birini... 
Olmayınca, Herkesin Okuyacağı Yazılar Yazıyor...  
Herkes Okuyor Ama O Kişi Okumuyor…
O Kişinin Okumayacağını Bilerek Yine de Yazıyor...
Belki Aynı Duyguları Paylaştığı Başkaları İçin; 
Belki O Başkalarının Dile Getiremediklerini Açığa Çıkarmak İçin; 
Ya da Yalnız Olmadıklarını Anlatmak İçin Belki de...
Kim Bilir Belki de, İç Sesiyle Konuştuklarını 
Birilerinin Dinlemesini İstediğindendir Yazması...

Hep Merak Etmişimdir; Acılar Yazdıkça Paylaşılabilir mi? 
Yazdıkça Ruhumuzdan Silip Atabilir miyiz Acıları? 
Eğer Öyle Olsaydı, Yazmak Şizofren Ruhlar İçin Bir Kurtuluş Olurdu Değil mi?
Oysa Yazdıklarımız Anlatamadıklarımız Değil midir Çoğu Kez?
Yazdıkça Anlatığımızı, 
Anlattıkça Paylaştığımızı Sanmıyor muyuz?
Yalnızca Bir Soluklanma Değil midir Bu...! 
Kendimizle Yüzleşmek,
Korkularımızın Üzerine Gitmek,
Uzaktan Kendimize Bakmak Değil midir?

Aslında Yazacak O Kadar Çok Şey Var ki Kelimelere Sığdıramadığım... 
İçimde Sıkıştırıp Boğduğum... 
Düğüm Düğüm Kelimeleri Birbirine Bağladığım O Kadar Çok Şey Var ki... 

Bazı Şeyler İnsanın Başına Kırk Yılda Bir Geliyor... 
Ve Sen Hiçbir Şeyi Olmadığın Bir İnsanın Sana Cömertçe Sunduğu,
O Baş Döndürücü Dünyada, 
İçinde Yaşattığın Sevgiyi Bir Mucizeyi Yaşar 
Gibi Doyasıya Yaşıyorsun... 
Merak Ediyorum, Günümüzde Bir Duygu Seline Kapılarak Kaç Kişi Yaşıyordur Aşk'ı? 
Aşık Olmanın Dayanılmaz Güzelliğini, 
Büyüsünü Keşfeden Kaç Kişi Biliyorsunuz?
Herşeyi İnanılmaz Bir Şekilde Tüketmekte Acaip Becerikli İnsanoğlu Doyumsuz Bir Yaratığa mı Dönüşmüş? 
Sevmek,
Doğarken Allah’ın Sevgisini Ruhuna Üflediği İnsan Nasıl Olur da Sevmeyi Bilmez, 
Bilinmez?
Bilenler Bilir Elbet Sevginin Kendiliğinden Oluştuğunu... 
Neden, 
Nasıl Olduğunu,
Anlamadan Ortaya Çıktığını... 
İster İlk Gençlik Heyecanıyla Olsun, 
İster Demlenmiş Duygularla Yaşansın, 
Sevgi Her Yaşta Ayaklarımızı Yerden Keserek Yaşanan Tek Duygudur... 
Sevgi,
Kendi Başına Bile Çok Görkemli Bir Duygu Değil midir, 
Büyütmeye, 
Abartmaya Gerek Duyulmayan?
Ama Bunu Bilmek İçin Sevmek Gerek Elbette... 
Ve Hissetmek Tüm Hücrelerine Kadar...

Bazı Şeylerin Sözcüklerle İfadesi Olmuyor...
Mutluluğun Resmi Yapılamadığı Gibi Sevginin de Tarifi Yapılamıyor... 
Sadece Seviyorsun... 
Öyle ki Tekil Ya da Çoğul Olması Önemli Olmuyor...
Böylesi Aykırı Bir Sevgiyi Kendine Bile Açıklayamıyorsun...
Her Şey Kendi Kendine Oluşuyor... 
Sen Hiç Çaba Sarfetmiyorsun... 
Sevda Masalın Kendi Kendini Yazıyor...
Acının İçindeki Mutluluğu, 
Anlamsızlığın İçindeki Anlamı Bulmayı Öğreniyorsun... 

Onu Sevmek, 
Çıkışı Olmayan Bir Cehennemden İçeri Gönüllü Girmek,
Ve Hiç Çıkmak İstememekti...
Nasıl Bir Sevgidir Bu?
Eskilerin, "Yana Yana Sevmek" Dedikleri Gibi Bir Şey mi Yoksa?
Ya da Mutluluğun ve Acının Aynı Anda Yaşanmasıyla Duyulan,
Ama Anlatılamayan Bir Haz mı?
Onun Sevmesini İstemeden, 
Beklemeden Sadece Sevmek... 
Karşındakini Kendi Olduğu İçin, 
O Olduğu İçin Sevmek...
Karşılıksız, 
Koşulsuz, 
Beklentisiz, 
Tüm Varlığını Adayarak Sevmek... 
Marazi Bir Şeymiş Gibi Geliyor Kulağa,
Ama Değil...!
Nedenini, 
Niçinini, 
Nasılını Sorgulamadan Sevmektir Bu... 
Çizilmiş Sınırları Aşmak, 
İncinmeyi, 
Yaralanmayı Göze Almaktır... 
Bazen Allah'ı Sevmek Gibidir; 
Hiç Görmeden, 
Dokunmadan, 
Sessiz, 
Kendi İçinde Kanayarak...
Uzaktan, 
Ama Onun Hissetmesini Bekleyerek, 
Umarak, 
Onsuz Bir Sabırla Sevmek…  
İyileşmek İstemediğimiz Bir Hastalık Gibi 
Tüm Acılarına Severek Katlanmak… 
Böylesine Zor Bir Seçim Hangi Mantık Kalıbına Sığar Bilmiyorum Ama,
İçinizde Sürekli Sizinle Beraber Olan Birini Düşünmemeye İmkan Var mıdır? 
Ya da Yokluğunda Bile Sizde Varlığını Sürdüren Birini?
Baktığınız Her Şeyde, 
Duyduğunuz Her Seste Size Kendini Hissettiren O Duygu Yoğunluğu İçinize O Kadar Yerleşmiş, 
Bir Anlamda "Siz" Olmuşken,
Bir Daha Görüşmeyecek Olmanız Bile Söz Konusuyken, 
Ayrı Olduğunuz Aklınıza Bile Gelmezken,
Gerçeklerinizden, 
Korkularınızdan, 
Kendinizden, 
Kimsesizliğinizden Kaçıp Onda Saklanırken,
Onu Düşünmemek, 
Kendi Kıyametinizi Yaşamak Değil midir?
Böyle Duygularla Yüklüyken Unutmak Mümkün müdür?

Bir Araya Gelmesi İmkansız İki Kişinin, 
Birbirini Kaybetmek İstememesi Ne Tuhaf Bir Duygudur... 
Asla Sahip Olamayacağımız Bir Şeyi Kaybetmekten 
Korkmanın Anlamsızlığını Elbette Hepimiz Biliriz, 
Biliriz de İlle Bir Anlam Yüklemeye Çabalarız Nedense...
Böylesi Garip Duyguları İçimizde Barındırarak 
Yaşarız Bazı İlişkileri... 
Nedeni, 
Niçini Yoktur; 
Kendimize Sorduğumuz Soruların da Bir Yanıtı Olmadığı Gibi...
İçimizdeki O Tamamlanmışlık Duygusuyla,
Hiç Pişmanlık Duymadan, 
Keşkelere Sığınmadan, 
Ama Acı Çekerek Yaşarız...

Onun Bana Anlattıklarının Dışında Başka Bir "Ben"i Olduğunu Anlamıştım Uzaklardan... 
Satır Aralarında, 
Ağzından Kaçırdığı Sözcüklerde, 
Kaleminden Seken Cümlelerde,
Duygulu, 
Sevecen, 
Kırılgan, 
Naif Bir Adam Vardı Israrla Gizlenen... 
Bir İnsan Elbette Sadece Tutkudan İbaret Olamazdı... 
O Gösterilmeyen, 
Bilinsin İstenmeyen Adamı Yakalamıştım Ben... 
Yapmamam Gerekeni Yapmış, 
Dokunmamam Gereken Yerlerine Dokunmuştum...
Ve Gitti...!
Gittiğini Sandı,
Kendini Bana Bıraktığını Bilmeden...
Evet, Kendini Bana Bıraktığını Bilmiyordu. ..
Bilirsiniz Hayaller Hiçbir Yere Gitmez...  
Biz Onları Nerede, 
Nasıl Görmek İstiyorsak Öyledirler... 
O, Elbette Bir Gerçek, 
Ama Kendisi İçin Sadece... 
Benim İçin İse Hep Bir Hayal, 
Güzel Bir Düş, 
Belki de Bir Yanılsama...  
Ayrılıklarla Dolu Olsa da Çok Güzeldi Yaşadıklarımız,
Paylaştıklarımız,
Asla Gerçek Olmayacak Olsalar Bile...
İmkansızlar Hep Çok Sevilecek, 
imkansızlar Hiç Unutulmayacak, 
Ve İçte Kalan Bir Ukde Olacak... 
Ve Biz Onu Yüreğimizin En Özel, 
En Güzel Yerine Kilitleyip 
Anahtarı En Derinlere Atacağız... 
Bir Daha Hiç Bulunamayacak Şekilde; 
Acının İçindeki Mutluluğu Yakalayan Tüm Aşklara Selam Olsun...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.