14 Ağustos 2012 Salı

Artık Güllerimiz Sevda Kokmuyor...

Yanmaktır Bir Gülün Kırmızısında, Türküler Yakmaktır Sevgiliye...
Gün Batımlarında Tutulan Sevdaları Gün Doğumlarında Aramanın Adıdır Aşk...
Seherlerde Bülbülün Yanık Nağmelerinde Gül Hasreti Çekmektir...
Güle Rengini Veren, Yüreğini Veren Bülbül Olmaktır Aşk...
Ve Biz Şimdi Büyüsü Kaybolmuş Zamanlarda Aşk'ın Peşine Düştük...
Pazar Pazar Gezinen Zeliha Olduk Aşk'ımıza Bir Yusuf Bulmak İçin...
Mecnun'a Özendik Sevda'mızı bir Leyla'ya Yüklemek İçin... 
Ferhat Olup Şirin'ler Hatırına Gönül Kazmasını Yamaç Yüreklere Vurmak İstedik...


Bitmeyen Özlemler Büyütüyoruz Bağrımızda...
Leyla'ya, Şirin'e, Aslı'ya Adadığımız Yüreklerimiz Vardır...
Suretten Öte Aradığımız Bir Yar Vardır...
Yar'in Adıyla Yana Yana Bilinsin İstediğimiz Adlarımız Vardır...
"Aşk" İle "İlgi Duyma"nın Karıştırıldığı Bir Dönemde Yaşıyoruz...
Artık Güllerimiz Leyla Kokmuyor, Sevda Kokmuyor...
Aşk'ın İlk Basamağına Dahi Çıkamadık...
Tutkulara Takılıp Kaldık...
Dergaha Gelen Delikanlıya Şeyhin "Sen Git, Aşık Ol da Gel, Aşk'ı Bil de Gel!" Dediği Kadar Dahi Olsa Yüreklerimize İşleyemedik Aşk Nakışını...
Gönül Toprağına Atamadık Aşk Tohumunu...
Nadasa Bırakılmış Yüreklerimize Bir Leyla Tohumu Düşmedi...
Biz Ölümsüz Aşk'lara Değil, Günübirlik Sevda'lara Takılıp Kaldık...
Cismaniyetin Ağında Ateş Böceklerini Yıldız Sayanlar Gibi, Tutkuları Aşk Sandık...
Talihsiz Yanılgılarla Yanlış Ateşlerde Yandı Ruhumuz...
Sonu "Kaf"la Biten, "Aşk"ta Kalb Vardır...
Kaf, Kalbidir Aşk'ın...
Aşk'ın Kalbini Çıkarıp Aldığınızda Geriye "Aş" (k) Kalır, Ceset Kalır, Madde Kalır...
Mecnun'un Aşk'ına Özenip de Yürüdüğümüz Yollar, Çöl Değil...
Oysa Aşk Çölde Haz Verir İnsana...
Kalb, Çöl Yanmışlığında Kanıyorsa Aşk Vardır...
Aşk, Yanmışlıkla Daha Bir Lezzet Verir Aşığa...
Susuzluktan Çatlayan Dudaklardan Dökülen Leyla Adı, Canan Adı, Can Verir Ölür Ruhlara...
Çölde Ceylanların Sürmeli Gözlerinde Leyla'yı Görenler Aşk'a Uyanır Seherlerde...
Ve Aşk'ın Büyüsü Örülür Seherlerde...
Toprak Öperken Alınlarımızdan, Aslında Leyla'dır Buseler Konduran...
Bizim Seherlerimizde Ceylanlar Yok Artık...
Biz Seherlerimizi Uykulara Feda Ettik, Göremiyoruz Leyla Bakışlı Ceylanları...
Üstümüze Güneşler Doğar Oldu...
Geceler Boyu Yıldızlarla Söyleşip de Onlara Elveda Diyemedik Gün Doğumlarında...
Biz, Ceylanların Gözlerini Öpemedik, Bu Gözler Leyla'nın Gözlerine Benziyor Diye...
Uykulara Feda Ettiğimiz Seherlere Ağlayamadık...
Leyla'sızlığa Akmadı Gözyaşlarımız...
Biz Sevemedik Yaratılanı Yaratan'dan Ötürü...
Yunus Mektebinde Diz Çöküp Okuyamadık Aşk Kitabını...
Oysa, Varlığın Özünde Sevda Hamuru Vardı...
O Hamuru Besleyen Aşk'ın Pişmanlık Gözyaşı Vardı Adem İle Havva'dan Döküle...
Şimdi Ezeli Pişmanlıklara Değil, Günübirlik Sancılara Akar Oldu Gözyaşlarımız...
En Sevgiliye İltifatlar Vardı Sevgililer Sevgilisinden...
"Ben Sana Aşık Olmuşam Ey Şerif!" Hitabının Tatlı Sıcaklığı Vardı...
 "Levlake" Hitabıyla Başlayan Bin Bir Renkte İltifatlar Vardı...
Aşık ile Maşukun Ezelde Yazılı, Göklerde Yan Yana Asılı Adı Vardı...
Aşk Medeniyetinin Sevda Pazarında, Gönlümüzü Bir Leyla'ya, Son Leyla'ya, En Leyla'ya Sunmanın Hesabındayız...
Yere Göğe Sığmayan Sevgililer Sevgilisini Gönül Kabe'sinde Misafir Etmenin Telaşındayız...
Misafirlikler Bir Olmak İçindir, Tek Olmak İçindir...
Tıpkı Kapısına Gelen Aşıkına Seslenen Sevgilinin Tek Olma Hayali Gibi...
"Kimsin?" Diye Seslenir Kapısını Çalana...
Aşka Tutulan Aşık "Benim" Der...
Ve Tekrar Seslenir Sevgili...
"Burada İki Kişiye Yer Yok, Gönlüm Teki Arzular"...
Tekrar Kapının Tokmağına Dokunan ve Israrından Vazgeçmeyen Aşık, Benlik Libasından Sıyrılır. "Sen'im" Der...
Vahdete Adım Atar, Bırakır İkiliği, Çokluğu Bırakır...
Sevdiğinde Fani Olur...
Aşk'ın Bekasını Bulur...
Ebedi Aşkı Arzulayanlar, Sevdiğinde Fani Olup Ölümsüzlüğe Kucak Açanlardır...
Ve Sevenlerin Dilinde Sevilenlerin Adı Bayraklaşır...
Dillerde Hep Leyla Kitabı Okunur...
Kulağa Gelen Her Nağmede...
Leyla, Esen Her Rüzgarda Leyla...
Buram Buram Hep Leyla...
Kuşların Ötüşünde...
Güllerin Kan Kırmızı Kıvrımlarında...
Göğün Mavisinde...
Ağacın Yeşilinde Hep Leyla Vardır...
Yağmur Damlaları Vuslata Koşar, Düşer Toprağa...
Toprak, Leyla'sıdır Yağmurun, Toprağın Leyla'sı Yağmur...
Mecnun'a Adını Sorarlar, Leyla Der...
Geldiği Yeri Sorarlar, Gideceği Yeri Sorarlar Yine Leyla, Hep Leyla Der...
Hep Aşk...
Gönlünü Leyla'ya Kaptırmışların Şafaklarında Güneşin Işıldayan
Çehresinde Gamzeli Tebessümler Saklıdır...
Dağların Doruklarında Hiç Kaybolmayan Beyazlıklar Leyla'nın Yüreğe Serinlikler Bahşeden Sevdasıdır...
Aşk, Kar Beyazı Vefalar Saklar Bağrında...
Yüreğine Yasak Koyanlar, Vefalara Bezenmiş Aşk'larında Ölümsüzlüğün Kapılarını Aralar...
Gecenin Mavi Karanlığında Yıldızlardan Taç Yapan Aşık'lar Leyla Durağında Sevda Yağmurlarıyla Islanırlar...
"Cennet Gözlüm" Dediğimiz ve Yarım Kalmış Yanımızı Tamamlayan Sevgiliyi Alıp da Yanımıza, "Sen Ey Cenneti Müjdeleyen Sevgili, Sevgilim!" Deyip Düşüp de Peşine, Tutunup da Eteğine Aradık mı Hiç Gecenin ve Gündüzün Leyla'sını?
Sevda'nın ve Leyla'nın Aşk'ına Kaç Gün Doğumlarını Sancıyla Yaşadık?
Gün Batımlarında Kaybettiğimiz Leyla'yı Bir Gülün Kırmızısında Bir Bülbülün Feryadında Aradık mı Hiç?
Leyla'dan Başkasını Görmez Oldu mu Gözlerimiz?
Yanıklığıyla ve Ceylanlarıyla Kendisini Aşk'a Çağıran Çöldedir Mecnun...
Dolaşır Bir Baştan Bir Başa...
Yüreğinden Aşk'a Irmaklar Akar Çöl Kumlarında... Gönlünü Avutur...
Dolaştığı Günlerden Bir Gün...
Fark Edemez Namaz Kılan Bir Dervişin Önünden Geçtiğini...
Leyla'dan Başkasını Görmeye Yasaklı Gözleriyle Göremez Namaz Kılan Dervişi...
Namaz Biter...
Kırk Yıllık Bekleyiş Yükünü Bilen Derviş Kızar Mecnun'a...
Özür Kuşanmış Kelimelerin Ardından Paslı Vicdanlara Bir Hançer Gibi Saplanan Sözler Dökülür Leyla Kitabı Okuyan Dudaklardan...
"Kusura Bakma Derviş Baba, Ben Leyla'nın Aşk'ından Seni Göremedim...
Ya Sen, Huzurunda Bulunduğun Mevla'nın Aşk'ından Beni Nasıl Gördün?"

Aşk Yanılgısıyla Avunan Yürekler Sıtmaya Tutulur...
Yeni Bir Sevda'nın, Ezeli ve Ebedi Leyla'nın Eşiğinde Aşk'a Uyanır Canlar, Leyla'ya Uyanır...
Vuslat Kokan Düşler Leyla'ya Uzanır...


"Gece Rüzgarı"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.