17 Nisan 2016 Pazar

Karalamadım ve Karalamayacağım Adının Üstünü...

Ne Çok Kül Bırakmışsın İçimde...
Nasıl Dayanmış Yürek Buna Hayret...!
Oysa Adın Usuma Düşmeye Görsün,
Nasılda Coşardı Bu Deli Yürek
Irmak Olur Sana Akardı...
Her Atışında Seni Haykırırdı...
Kırık Bir Dal Gibi, 
Dökülmüş Yaprak Gibi Sadece Sende Can Bulurdu...
Sevgi Arsızıydı Galiba...!
Boş Ver Dedikleri Şeyleri Hiç Bir Zaman Boş Vermeyenlerdendi...
Biliyordu,
Biliyordu da Bu Ruh Halini Değiştiremiyordu...
Sevdaya Tutunmak İsterken Özlemlere Boğuyordu Gözbebeklerimi...
İstediği Neydi ki?
Aşk Gibi Bakan Bir Çift Göz,
Güzel Gülen, 
Hayat Dolu Bir Yüz,
Arada Sırada Başını Omzuna Dayayacak Bir Yürekti Aradığı...
Anlaşılan Kendini Güçlü Hissetmeyi Özlemişti,
Sanırım Bir de İhtiyaç Duyulmayı...
Fazlasını İstemeye Hakkı Yoktu Zaten,
Biliyordu,
Ama Dayanamıyordu...
Elini Uzatsa Tutabilecek Gibiydi,
Uzattı,
Dokunamadı...
İmkansızdı...!
Anlamıştı Aslında, "O" Gökyüzünde Bir Hayaldi,
Hayal Olması Gerekiyordu,
Ötesi Fazla Olurdu...
Sevdi Ötesini Düşünmeden..
Çünkü Ötesini Düşünmek Sevgi Değildi,
Aşk Hiç Değildi,
Küçük Hesaplardı Asla Yaşamak İstemediği...

Issız Çığlıkların Ruhuma İnce İnce İşlendiği Bir Vakitteyim... 
Yalnızlık İçime Oturmuş,
Yüzüm Düşmüş Kendine... 
Ve Hüzün, Suskunluğumun Perdesi... 
Anlaşılmazlığımın Çizgisi...
Biliyor musun?
Lal Kalınca İnsan Düşleri Coşuyor,
Şairelik Bulaşıyor Yalnızlıktan...
İnanır mısın? 
Hala Didişip Duruyorum Hayal ve Gerçeğin Kavgasıyla... 
Neden Hep Bana Rastlıyor Sana Benzeyen İnsanlar?! 
Ne Zaman Bir Şey Dilesem Neden Sen Geliyorsun Aklıma?!
Neden Hep Seni Hatırlatıyor Bana Arzular?! 
Oysa Bir Avuç Sensizlik Altı Üstü, "Seni Seviyorum"suz,
Yorumsuz...
Sevgiymiş, 
Aşkmış, 
Sensiz Hiçbir Anlamı Yok ki Bunların...
Hepsi Sana Muhtaç,
Ben Bile...
Savaşma Artık Benimle...!
Boyun Eğ, 
Razı Ol...
Didişme Artık Benimle...!
Kabullen, 
Yenemeyeceksin İşte...
Ne Kadar Çırpınsanda Sana Bakınca Görmeyeceğim Senden Başka Birinsini...
Değiştiremezsin Bu Ölümcül Gerçeği...
Ben Nasıl Yazıp-Çizdiysem Seni Fikrime, 
Noktasına Virgülüne; Öylesin İşte...
Sen Ne Kadar Tanıdığını Sansan da Beni,
Biliyorsun ki Asla Çözemeyeceksin Şu Deli Yüreğimi... 
Onun İçin Boşver,
Anlatma Ona-Buna Seni Nasıl Sevdiğimi... 
Nasıl Üzdüğünü, 
İncittiğini...
Sessiz Ol Biraz...!
Fırtınalar, 
Boranlar,
Tufanlar İçinde Yaşasam da Ben Bakmıyorum Kimin Ne Anlattığına... 
Bendeki Seni Kirletmiyorum Hiç... 
Karalamadım, 
Karalamayacağım Adının Üstünü... 
Yer Vermeyeceğim İçindeki Kalpsize, 
Çünkü Sana Değil Kendi Yüreğime İnancım... 
Benim Gönlüm Düşmedi, Düşemez Üç Kuruşluk Birine,
Bunun İçin Üzerimde Tepinme...!
Ezip-Çiğneme...!
Vazgeçmedim, 
Geçmem Senden...
Benimle Savaşma...
Değişmedi Değişmeyecek...  
Boşa Yorulma...! 
Sen Seni Seviyorum...
Gönlümün Umudu,
Umudumun Onurusun...
Ben Seni Seviyorum...
Öyle Böyle Değil Hem de;
Taşa Hayat Verircesine... 
Gökyüzünü Ağlatıp,
Toprağı Güldürürcesine... 
Sorma İşte Nasıl Diye...!
Gölgeler Karıştığında Karanlığa,
Işığa Hasret Gibi...
Soğuk Bir Dünyayı,
Tek Bir Gülüşünle Isıtır Gibi...
Öyle Böyle Değil,
Nefes Alır, Nefes Verir Gibi...
Ben Seni Seviyorum...
Sen Sevsen de, Sevmesen de,
Gönlüme Gelmesen de Ben Seni Seviyorum...
Ve Asırlarca Sevebilirim... 
Hiç Bıkmadan, 
Usanmadan 
Uslanmadan... 
Ömrümü Yoluna Feda Edebilirim... 
Kimseyi Duymadan, 
kimseyi Görmeden... 
Dünyayı Serebilirim Ayaklarına... 
Gözlerine Işık, 
Gecelerine Yakamoz Olabilirim... 
Omzunda Güvenle Uyuyabilirim, 
Sarılıp, Asırlarca Kollarında Kalabilirim... 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.