4 Temmuz 2015 Cumartesi

Aşktı Seni Yaşamak Tutkuydu Hasretinle Yanmak...

Yaşadığımız Hayat Bazı Anlarda Dalından Düşer ve En Sevdiğin Şeylerden Ayrılmak Bir Boşluk Gibi Oturur İçine Çoğu Zaman...
İnsanlar Gönderir Sana, Görmezsen Usulca Kaybolurlar, Çevirdiğin Sayfaların Arkasında Kalırlar...
Üzerine O Kadar Fazla Sayfa Eklenir ki Hayatta Olduğun Sürece Bulamazsın Artık İstesen Bile...
Hani Hepimizin Kullandığı Uçlu Kalemler Vardır Ya?
Uç Bitmeye Yakın Yine de Çok Şeyler Yazabileceğini Umarsın...
İşte Öyledir Kimi İlişkiler, Sevdalar, Aşklar...
Dizlerinizin Ellerinizin Dudaklarınızın Titrediğini Hissettiğinizde Biraz Daha Artan Bir Şiddetle Ortaya Çıkmasını İstediğiniz Kişiler Vardır...
Onu Arayacak Gücünüz Yoktur, Onun Sizi Gelip Bulmasını Belki Bir Nefesle Varlığını Size Duyurmasını İstersiniz...
Ona İhtiyaç Duyduğunuz Anlarda Önünüzde Beliriversin, Hiç Konuşmadan Yanınızda Otursun, Başınızı Ellerinin Arasına Alsın, Sonsuz Bir Şefkatle Sizi Sarsın, Saçlarınızı Okşasın, Uzun Uzun Sizi Sevsin İstersiniz...
Çünkü Onun Dokunuşlarnın Büyüsüyle İyileşeceğinizi Bilirsiniz...

Gece Kapladı Yine Küçücük Dünyamı...
Sigaramdan Bir Nefes Daha Çekip Oturdum Klavyemin Başına Yine...
Bilmem Kaçıncı Sana Yazılan Mektup Bu Adı Adresi Olmayan...
Biraz Sen Varsın İçinde Mısralarımın Biraz Ben Bir de Kasvetli Gece Karanlığı...
Bazen Yaşarıyor Gözlerim, Sigara Dumanındandır Diyerek Avutuyorum Kendimi, Kendimi Kandırıyorum...
Ara Ara Mısralarım Gözyaşım Gibi Şuursuzca Düşüyor Klavyenin Üzerine...
Her Harfte Bin Parçaya Bölüyorum İçimdeki Sancıyı...
Her Mısranın Ardından Duvarlarımda Hayalin Canlanmaya Başlıyor...
Kördüğüme Bir Düğüme Ben Atıyorum, Kurtuluşumu Yalnızca Yazarak Buluyorum... 
Sana Neden Seni Yazamayışımı Anlatsam Anlatabilsem Keşke... 
Ayrılığın Bıraktığı Hüzün İzleri Varken İçimde Susmayan Kalemim; Konu Sen ve Sevgin Olunca Nasılda Susuyor... 
En Çıldırmış Sevgi Satırlarını Bırakması Lazımken Bloga; Sus-Pus Oluyor... 
Hayatın Şu Yorgun ve Doyumsuz Yalanları Arasında Kaybolan Yıllarım ve Değer Veripte Ulaşamadığım Sevgimin Arasında Kaybolup Gidiyorum, Çok Yorulduğumu Hissediyorum...
Senin Varoluş Hayalin Beni Ayakta Tutuyor...
Ve Yavaş Yavaş Nefes Almaya Çalışıyorum...
Yürüyorum Karanlıktaki Hayaline, Ellerimi Uzatıyorum Ama Karanlıklar Arasında Kayboluyor...
Gölgenle Yarışıyorum ve Yoruluyorum Koşmaktan, Yakalayamamaktan, Yakalayıpta Tekrar Kaybetmekten Yoruluyorum...
Susuyorum, Sessiz Çığlıklar Atıyorum Duyamayacağın...
Korkuyorum İçimin Kurumasından Ağlayamamaktan Korkuyorum...
Bana Anlamsız Bakan Gözlerinde; Gözlerimin Yaşarmamasından Korkuyorum...
Kayboluyorum, Sende Kaybettiğim Ruhumu Bende Bulamıyorum…
Çırpınıyorum, Çırpındıkça Daha Çok Batıyorum...
Pusulasını Kaybetmiş Acemi Denizcinin Rotasını Şaşırmasının Ağırlığında, Fırtına Öncesi Sessizlikte Yol Alır Gibi Savruluyorum Düşlerimde Seni Bulacağım Umuduyla... 
Öylesine Savruluyor ve Öylesine Yolumdan Çıkıyorum ki Nereye Baksam Aynı Yerde Olduğumu Görüyorum...
Varlığının İçindeki Yoksullukla Yol Alıyorum Nereye Olduğunu Bilmeden...
Hayatın Sefası da Cefası da Birlikte Çekiliyor Parmak Uçlarımdan... 
Bir Karmaşa ki Hiç Sorma...! 
Kaçan da Benim Kovalayanda Duran da Benim Durduranda Kendimi Sonun da...

Bir Sonbahar Gününde Seni Gördüm Ben, Dünyanın En Sıcak Gülüşünü Gördüm...
O Zamanlar Bilemezdim O Sıcaklığın Beni Bu Kadar Saracağını, Sonbaharın Benim İlk Baharım Olacağını...
Bilemezdim Seni Bu Kadar Çok Seveceğimi, Gülüşünün Gözümün Önünden Gitmeyeceğini, Durmadan Ağlayıp Seni Düşüneceğimi, Bir Saniye Görebilmek İçin Deli Gibi Çırpınacağımı, Ardından Günlerce Kahrolacağımı, Geceleri Uyanıp Hıçkırıklara Boğulacağımı, Kimse Görmesin Diye Uğraşırken Aslında Kendimden Saklanacağımı Bilemezdim...
Ve Sen Bende Açtığın Yaranın Derinliğini, Günden Güne Tükendiğimi, Kendimi Tüketirken Seni İçimde Çoğalttığımı, Ben Eriyip Biterken Yüzündeki Tebessümle Biraz Olsun Mutlu Olduğumu, Artık Her Şey Bitti Derken Yaralarım Kapanmaz Olmuşken Gözlerindeki Sıcaklığın Beni Hayata Bağladığını Bilemezdin...

Sen, Giden, Gitmesi Gereken Ama Kalması da Gereken... 
Sen, Tükenişim, Hasretim, Gözyaşım, Gülüşüm, Bitmek Bilmeyen Kaçışım, Keşke Anlatabilseydim Keşke Beni Dinleyebilseydin... 
Bir Cevap Yada Çözüm Değil ki Beklediğim, Yanımda Olsan Yeterdi Bana, Ben Anlatırken Sen Sussan da Olurdu... 
Baksan ve Gülümseseydin Şu Bitmek Bilmeyen Çocukluğuma Yeterdi...

Biliyor musun Seni Kaybetikten Sonra Bir Çok Şeyin Farkına Vardım...

Aşkta Bir Saniyenin Bile Ne Kadar Değerli Olduğunu
Bir Saniye Ellerini Tutmak, Tek Bir Saniye Gözlerinin İçine Bakıp Seni Seviyorum Diyebilmek, Bir Tek Saniye Sadece Tek Bir Saniye Sıcaklığını Hisetmek Her Şeye Değer Olduğunu Farkettim...
Biliyor musun Bir Saniyede Yüreğine Dokunabilirmişim, Kokunu Nefesini İçime Çekebilirmişim, Bunları O Bir Saniyede Yapabilirmişim...

Aşktı Seni Yaşamak...
Bir Tutku Bir Özlemdi Hasretinle Yanmak...
Kimi Zaman Bir Fırtına Kimi Zaman Delice Akan Bir Nehirdin Kalbimde Dolup Taşan...
Belki Hasret Kokulu Bir Cennet Belkide Yasaklanmış Bir Ülkeydi Seni Yaşamak...
Tutkuydu Hasretinle Yanmak...
Seni Yaşamak İçin Attığım Her Adımda Sana Biraz Daha Bağlanmak...
Tutsaklaştıkça Özgürleşen Özgürleştikçe Kalbimin Kelepçelerini Kıran Aşktı Seni Yaşamak...

Ey Benim Dilsizliğimin Çığlığı, Gözümün Gören Gözbebeği, Düşüncelerimin Yol Göstereni, Ruhumun Eşi, Kaderimin En Yaşanılası Olanı, Alın Yazımdaki En Güzel İz, Karanlığımın Gölgesi, Özümün Varlığımın En Değerli Sebebi, Hayallerimin Ötesi... 
Ben Seni Hep Bir Kar Tanesi Olarak Düşledim...
Yağan Milyonlarca Kar Taneciklerini Avuçlayıp Dokunmak Okşamak İstedim Tıpkı Senmişsin Gibi...
Odamdaki Aynam Olmanı İstedim...
Saatlerce Karşısında Oturup İçinde Kendimi Görmeyi, Tüm Güzellikleri Sende Seyretmeyi, Buharla Kaplandığında Üstüne Belki Yüzlerce Beklide Binlerce Defa "Seni seviyorum" "Seni Çok Seviyorum" Diye Yazmayı istedim...
Beni Affet, Sadece Sevdim Seni...
Tüm İkazlarına Rağmen, Uyarılarına Aldırmadan, Sözünü Dinlemeden Çıkarsız Dupduru Sevdim Seni...
Beni Affet...
Çok Üzüldüm, Çok Yaralandım, Azgın Dalgalarda Çok Savruldum.
Sonunda Seni Buldum ve Ben Sana Tutundum...

Benimde Anlatacaklarım Vardı Elbet ve İçimde Büyüyen Bir Aşk, Taki "Sus"ların Kentime Apansız Çökene Dek...
Söyleyeceklerim Çoktan Çekildi Dudalarımdan Sadece "Sus"ların Kaldı Yanımda…  
Oysa Ne Çok Şey Vardı İçimde Dilden Öte Gitmesi Dilenen, Ne Çok Söz Vardı Dilimde Sözden Öte Olması Beklenen...
Sustun Hep...! 
Susarak Çoğaltın "Sus"larımı... 
Canımı Yakan Suslara Sende Bir Sus Olup Düştün Suspus Hayatıma...! 
Bilseydin Sana Sustuklarımı Yinede Susarmıydın Bana?

Şimdi Oturduğum Şehrin Gözlerine Yağmur Doluyor ve Ben Elimde Bir Fincan Kahve Yağan Yağmur Tanelerinde Seni Seyrediyorum... 
Bir Fincan Kahvenin Kaç Yıl Hatırı Kaldığını Sayıyorum Kendimce...
Kalbimin Ahşap Evlerin Tahta Arasından Sızan Damlalar Gibi Usul Usul Yürüyor Gözlerime...
Bir Rüzgar Esse Şimdi Senin Şehrinden Beni Kendime Getirse...
Gözlerimi Kapasam Seni Hissetsem Sadece...
Yeniden Bulsam Ben Beni...
Ama Olmuyor İşte...
Hep Bir Adım İleri Atarken Diğerini Geri Atıyorum İstemeden... 
Bir Yanım Umutlara Tutunurken Bir Yanım Kıyıda Bekliyor...
Bir Yanım Çırpınırken Bir Yanım Boğuluyor... 
Gelecekle Geçmiş Arasında Kalmış Bir Çizgi Gibiyim...
Küçük Bir Çocuk Gibi Korkuyorum Karanlıktan Ama Korksamda Yürüyorum...
Saat Kaç Oldu Bilmiyorum, Kaçıncı Umutsuz Mektup Bu Saymıyorum...
Gece Sabaha Yaklaşıyor
ve Ben Hala Bir Gülümseyiş Arıyorum...
Ufacık Bir Tebessüm de Olur...................................

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.