1 Temmuz 2020 Çarşamba

Sen, Yüreği Kocaman Olan Adam...

Kalbi Yumuşak,
Sevgisi Sıcak,
Yüreği Kocaman Olan Adam,
Ayaklar Altında Ezilmiş Duygularını Hissedebiliyorum...
Dalarken Gözlerin Uzaklara,
Bir Bir Düşüyor Hayallerin Yaralı Yüreğinden...
Odanın Soğuk Duvarlarına,
Sonu Olmayan Yalnızlığına Naftalin Kokusu Siniyor,
Geçmişin Küllenmiş Yürek Yangınlarında Korlaşıyor...
Yüreğin Sanki Hiç'lik Yurdu,
Gözyaşlarına Kimbilir Neler Sığıyor...
İnce Bir Sızı Var İçinde Gezinen,
Her Gününe,
Her Gecene Hükmeden...
Öyle Bir Hal ki; Kimsenin Görmediği,
Göremediği,
Hüznüne Sakladığın Sır...
Uzanmıyor Umuda Artık Ellerin,
Karanlıklar İçinde Kayboluyor Uykusuz Gecelerin...
Kördüğüm Olmuş Ardında Bıraktığın Yollar...
Güneşin Doğuşunu Görsen de,
Yağmuru Yaşayıp, 
Karda Üşüyorsun...
İster Dört Duvar Arasında Ol, 
İster Kalabalıklar İçinde,
Buğulu Cam Arkası Yalnızlığında,
Yıllardır İçinde Birikenler Çarpıyor Duvarlarına...
İçine İşliyor Hücre Hücre...
Her Gece Bir Acı Giriyor Pencerenden İçeriye...
Ne Gecelerin Bitiyor,
Ne Acıların...
Dalgaların Yitik,
Bulutlarının Gözleri Islak,
Bir Düşün Ortasında Savruldukça Bahtın,
İçin İçin Çağlayan Gözyaşların Bendini Yıktı Yıkacak...

Hissediyorum,
Yüreğin Hayata Kırgın,
Bedenin Bitap Düşmüş,
Gönlünde Her Gün Bir Hicran, 
Her Gece Bir Yara...
İçinde Kopan Fırtınaları Dindirir Belki Diye,
Yüreğin Bir Avuca Sığınmak İstiyor,
Ama Kimse Bilmiyor Çektiklerini, 
Kimse Duymuyor Sesini,
Anlamıyor Kederini,
Alevi Rüzgarda Sönmeyen Bir Mum Gibi,
Hüznünün Seni Yakıp Kül Ettiğini...

Dört Duvar Arası Yalnızlığın,

Dinmeyen Gözyaşların,
Yüreğindeki Amansız,
Dayanılmaz Sızıların,
Dalıp Gitmelerin, 
Derinden İç Çekmelerin,
Kabullendiğin Çaresizliklerin
Neden? 
Niçin? Diye Sormuyorum...
Sormuyorum Gözlerinde Mesken Tutmuş Bulutların,
Sana Hangi Günlerden Miras Kaldığını...
Biliyorum,
Onlar Her Şeyin Senin, 
Tüm Gerçekleri Gizlediğin,
Herkesten Sakladığın,
Unutmaya Çalıştığın Dünlerin... 
Biliyorum,
Hiç Etmediğin Duaların,
Gizlediğin Sevgilerin...

Konuşma, 

Yorma Nefesini,
Ben Bilirim Ummanlar Kadar Geniş,
Ama Yorgun, 
Umutsuz, 
Durgun Yürekleri...
Gün Işığının Hiç Değmediği,
Kelimelerin Anlamlarını Yitirdiği Yerleri...
Acıların Çaresizliğini...
Uykusuz Gecelerin Yorgunluğunu...
Haykırışların Gölgesinde,
Takatsiz Gözlerinin Uzağında ki Duygular Sahilinde,
Yaşam İle Ölüm Arasında Kayboluşları...

Sen...!

Yüreği Kocaman Adam...
Biliyorum,
Yorgunsun Yaşadıklarından...
Hayat Seni Eskitmiş,
Üzmüş,
Kırmış,
Yıpratmış,
Yüzündeki Her Çizginin Derinliğinde Bir Sürü Anlam Saklı...
Kimseler Bilmedi İçindeki Fırtınaları,
Kimse Feth Edemedi Yüreğindeki Ülkeyi...
Asla Pes Etme,
Çok Güzel Günler Göreceksin...
Elbet Sende Sevecek,
Sevileceksin...
Gör Bak Kalbinde Ateş Nasıl Alev Alev Yanacak,
Damarlarındaki Kan Nasıl Çağlayacak...
Adını Andıkça Cümleler Yüreğinin Kıyısına Vuracak,
Sırılsıklam Kalacak Mısraların...
Yeter ki Umudun Olsun Her Daim,
Yeter ki Umudunun İçinde Baharlar,
Vuslatlar Olsun...
İşte O Zaman Yıldızlar Yağacak Ruhuna Gökyüzünden...
Buz Tutmuş Umutların Isınacak,
Çaresizliğin Alevi Yakmayacak Hayallerini...
Ağlama Koca Yürekli Adam,
Hüzünlü de Bakma;
Unutma; Benlik Umuda Hasrettir...
Çok Şükür Ayaktasın,
Ve Güçlüsün... 
Hadi,
Durma,
Bir Gün Uçup Gidebilmek İçin Sevdiğinin Yanına,
Aşktan Kanatlar Büyütmeye Başla...
Unutma;
Kapısında El Açtıktan Sonra,
Yaradan Daima Bizden Yana,
Bir Gün Güldürecek,
İnan Bana...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.