24 Ağustos 2016 Çarşamba

Varlığıma Eşlik Eden Duygularım; Ben Geldim, Siz Neredesiniz?

Sevmek, Ne Uzun Kelime...'' Cemal Süreya'nın Dediği Gibi,
Yazmak da Uzun Uzadıya Bir Serüven... 
İnsanın İçinden Gelen, 
Vazgeçemediğin, 
Seni Sen Yapan,
Senden Kopan ve Tekrar Sana Gelen... 
Evet, Sevmek Uzun Kelime; Peki Ya Yazmak? 
Yazmak, Kalabalıklarda Yalnızlaşıp Duygularını Haykırmak,
İçindeki Sesi Dışarıya Vurmak,
Kafandaki Karmaşık Duyguların Somutlaşması,
İnsanın Kendisine Hükmetmesinin Önüne Geçip Kelimelere Söz Geçirmesi,
Ve Yazmak Efendisi Olmak Sözcüklerin...
Bazen Saatlerce Düşünürsün, Sayfalarca Yazarsın....
En Güzel Masal Senin Masalın, 
En Büyük Sevgi Senin Sevgin Sanırsın, 
İnanırsın...
Aslına Bakarsan, İnanmak İstediğine İnanırsın,
Oluşturduğun Aşka Aşık Olursun...

Kelimelere Dökmek Zordur Ya Bazı Şeyleri,  
Kimileri İçin İse Neredeyse İmkansız... 
Evet,  
Konuşurken Benim İçin de Öyle Ama Yazarken Değil... 
En Azından Bu Güne Kadar Değildi Ama Şimdi Yazmakta Zor,  
Çok Zor Anlatmak Bazı Şeyleri... 
Oysa Klavyenin Başına Geçtiğim Anda Kelimeler Bana 
Bile Aldırmadan,  
Sağanak Bir Yağmur Gibi Dökülürlerdi Klavyemden...
Hızlarına Yetişemezdim Çoğu Zaman…
Duygularım mı Yok Oldu Yoksa Düşüncelerim mi? 
Hayır,
Aksine Her Zamankinden Daha Yoğun Duygu ve Düşüncelerim... 
O Halde Neden Böyleyim? 
Bu Sessizliğimin Sonunda Ne Var?

Uzunca Bir Süre Küstüm...
Bloğa Küstüm Sanıyordum,  
İnsan Kendine Küsünce Mutlaka Bir Suçlu Arıyormuş Fark Ettim... 
Kendime Gelmek Üzereyim...
İyileşmek İçin Yataktan Çıkmak Gerekiyor,
Ama Hala Cesaretsiz Yatağın Kenarına Oturmuş,  
Aklımdan Geçenleri Paylaşmak 
Ya da Paylaşmamak Savaşı Veriyorum... 

İnsan Yazarken Yazdıklarını Yaşadıkları Sanıyor...
Zihnimin Derinliklerinde Uyuyan Gizli Düşünceler Uyanıyor,  
Solmuş Duygularım Canlanıyor...
Yazdıklarımı Başkalarının Gözüyle Okumak,  
Onların Sesinden Dinlemek Şaşırtıcı... 
Sanki Bana Ait Değilmiş Gibi Geliyor...

Hayat Bazen Anlamsız Gelse de Yaşanmaya Dair Tek Gerçek... 
Yaşamanın Anlamsız Olduğu Düşündüğüm Anlar Oldu Hayatımda... 
Her Şeyin Bittiğini Sandığım, 
Ölümün Çare Olduğunu Sandığım Zamanlar,
Ama Yanıldığım Anlar... 
Ne Kadar Acı Çekersen Çek Ölümün Çare Olmadığını Anlamam Uzun Sürmedi... 
Gözümün Önünde Çekilen Acılar, 
Ve Yaşanan Mücadeleler Bana Işık Tuttu...
Bazen Nefes Almaya Bile Üşenirken Aslında Aldığım Nefesin Ne Kadar Değerli Olduğunu Öğrendim...
Sadece Bir Soluk Almak İçin Nasıl da Acı İle Baktıklarını Gördüm...
Hayatlarının En Güzel Döneminde 
Hiç Beklemedikleri Bir Anda Geçirdikleri Bir Kaza, 
Ya da Ne Olduğunu Bile Bilmedikleri Bir Hastalık Yüzünden Makineye Bağlı Bir Şekilde Kendilerinde Olmadan Yaşam Mücadelesi Verdiklerini...
Onların Hayatı Yaşadıkları Bir İbret Öyküsü, 
Yaşanmış Acı Bir Öykü...

Aslında Hayat Öyle Bir İçine Alıyor ki İnsanı, 
Kuvvetine Karşı Gücün Yetmiyor... 
Son Yazdığımdan Bu Yana O Kadar Çok Şey Değişti ki Hayatımda,
Ya da Zaman Geçti Engel Olamadım...
Artık Bir Şeyi Çok İyi Biliyorum,
Şu Anı Bir Daha Yaşayamayacağım...
Duygularımı İnsanlara Açmayı Bıraktım... 
En Önemlisi, Güvenmeyi Bıraktım... 
Çünkü Bu Yaşadığımız Dünyada, 
Ya da Her Ne Olarak Adlandırıyorsanız "Teksin" Olayını Çözdüm... 

Uzun Süredir Bir Hastalıkla Savaşım Var... 
Devam Eden Bir Tedavi Sürecindeyim... 
Belli Aralıklarla İlaç Alıyorum
Ve Bu İlaç Aldığım Birkaç Gün, Görmemden Tutun Mide Problemlerime, 
Ve Hatta Hatta Tüm Vücuduma Olumsuz Bazı Etkiler Vermekte Faydasının Yanında...
Aynı Senaryoyu Kaç Kere Yaşadım, Unuttum...
İsyan Etmiyorum,
Bunda da Vardır Bir Hikmet Diyorum...
Hastalık  O Kadar Ürkütücü ki,
Hele Hele Bir İğnenin İnsafındayken Bedenim... 
Halbuki Daha Dün Umut Toplamaya Çalışırken Şu An Ruhum Can Çekişmekte Sanki...  

Hastanede Yatmak Sadece Hastalık İle Savaş Değil, 
Psikolojik Savaştır Aynı Zamanda... 
Psikolojimi Yüksek Tutmaya, 
Kontrolümü Kaybetmemeye,
Ve Sabırlı Olmaya Çalışıyorum... 
Doktor Ne Kadar Üzülme, 
Psikolojini Sağlam Tut Dese de Ne Boğazımdaki Düğümü Çözebiliyorum, 
Ne de Gözümdeki Yaşı Kurutabiliyorum... 
Uçsuz Bucaksız Bir Yalnızlığın Ortasında,  
Gözyaşlarımı Yüreğime Akıtırken Bir Ses Duymak İstiyorum… 
Sesimin Tınısından İçimde ki Acıyı Anlayabilecek,  
Beni Anladığını Anlayacağım Bir Ses… 
Kendimi Yalnızlığın Ortasında Kaybetmemek Daha da Bir Yalnızlaştırıyor Aslında… 
Biraz Daha Kırılganlaşıyor Yüreğim…
En Sevgili Dediğim,
Ve En Sevdiklerim Acıtıyor Canımı…
Telefonum Elimde ,  
Karanlığın Ortasında Bir Başıma Kaldığımda; 
İki Kat Daha Yalnız,  
İki Kat Daha Mutsuz,  
İki Kat Daha Kırgın ve Umutsuz Oluyorum...

Herkesin Bir Öyküsü Var Burada... 
Evet Benimde Bir Öyküm Var... 
Halen Devam Eden Hastalığım Var,
Kalbimi Kimseye Açmadığım Kalın Zırhlarım Var... 
Umudu Yazdığım Zamanda Oldu,
Hayallerimi de, 
Özlemlerimi de... 
Suskunluğumun Eseriydi Cümlelerim,
Her Şeyi İçime Atmanın Mükafatı Kalemimden Pervasızca Dökülen...
Kimi Zaman Bir Serzeniş,  
Kimi Zaman Bir Sesleniş,
Kimi Zaman Bir Haykırış,  
Kimi Zaman Bir Yakarış,
Kimi Zaman Gözlerimden Akan Birkaç Damla Yaş...
Yazmış Olmak İçin Yazmak Hiç Olmadı Niyetim,
Bir Pencere Açabilmekti Kendimden...
Evet Ben de Varım! Diye Haykırışımdı...
Kimi Zaman Asi ve İsyankar,
Kimi Zaman Keskin ve Yıkıcı,
Kimi Zaman Duygulu ve Narin, 
Kimi Zaman Derin ve Yoğun...
Saklanmış Tüm Düşüncelerimin Aynası,
Satırlar Dolusu Ben Kokan,  
Gerçek Ben Olan...
Kimi Zaman Bir Düşü Yazdım,  
Kimi Zaman Bir Aldanışı,  
Kimi Zaman Aşkı... 
Kimi Zaman Yalnız ve Yitiktim,
Kimi Zaman Zayıf,  
Kırılgan,  
Güçsüz,
Ve Naif...

Bir İnsanı Neden Sevdiğini Bilmeden Sevmek, 
Sevginin En Saf Halidir Aslında...
Şarkılar Anlam Kazanır, 
Hayallerinize Bir Kişi Daha Eklersiniz...
Zarar Vermek Değil, 
Dokunmaya Bile Çekinirsiniz...
İşte O Anlarda Anlarsınız Dünya Üzerinde Ne Para Ne Pul Önemlidir, 
Sadece Sevmek Güzeldir...
Dışarıda Olan Dünyadan Soyutlanarak Seversiniz İçinizden...
Atamadığım Çok Şey Var İçimden, 
Atmaya Çalışıyor musun Derseniz Pek Değil... 
Sanırım Çok Kızıyorum Kendime, 
Zaman Zaman Yapmamam Gereken Şeyleri Yapıp Bundan Pek de Pişmanlık Duymadığım İçin... 
Benim Gülen Görüntümün Arkasında Öylesine Çığlık Var ki; 
Gizleyemediğim Bir Sevgi,
Kahkahalarımın Arasında Beni Senelerce Yıpratmış Üzüntülerin Üzerine Eklediklerim Var Bir de...
Gerisi Kesilmeyecek Kadar Çok Cümlelerim Var,
Çoğu Birbirine Benzeyen... 
Kendimden Bile Yorulduğum Zamanlar Var...
Ben Işığa,  
Ben Sıcaklığa Hasret Kalırsam Lekesiz Bir Aşkla Yalnızlığın Pası Çıkar Sanırdım...
Gecenin Gözlerinde Ayrılığı Ezberlersem Vuslatın Yolunda Ölüm Durmaz Sanırdım...
Ve Bardaktan Boşanırcasına Gözümden Yaş Akarsa Aşk Yeniden Doğar Sanırdım...
Beni Anlayabilsin Diye Ne Var Ne Yoksa İçimde Akıtırdım Zamanın İçine… 
Gecenin Orta Yerinde Hiçbir Şeyi Önemsemeden Onunla Yürürdüm... 
Hiçbir Şey Kafasında Soru İşaretleri Bırakmasın Diye Konuşurdum, 
Hiç Durmadan Anlatırdım…
Anlamak İstemese de Anlamak İsteyebilir Belki Diye Gözlerinin İçine Bakardım… 
Yeni Bir Hayat Bulur 
Yeni Bir Dünyaya Dalardım Gözlerinde… 
Beni Anlayabilsin Diye O Hayatın İçinde Nefes Alırdım…
Kendim Olmaktan Çıkardım Bazen… 
Onu Anladığımı,
Ve Hep Yanında Olacağımı Bilsin İsterdim...
Gözlerinden Kalbime Akanın Gerçek Olduğuna İnanırdım… 
İnanmasam Yanında Olmazdım… 
Yüzüne Bakmaz, 
Kelimelerini Anlamlandırmaz, 
Ellerinden Tutmazdım… 
Yalan Olsa İçimdeki Bu Aşkı Hala Saklamazdım…
Sevdim,
Yine de Severdim Ömre Bedel Zamanlarda Gece Olsun da Bir Parça Serinleyeyim Diye... 
Bağlandım...
Yine de Bağlanırdım Gün Işığını Kaybetmiş Dünyası Kapkaranlık Olan Biri Gibi… 

Şimdi Hasretine Yol Verirken Yüreğim,
Korkularım Kaygılarımla El Ele...
Suskunluğa Bürünmüş Zaman...
Yaş Dökerken Hasret Yüklü Yüreğim Bir Günlük Ömrüne Bin Yıl Sığdırma Çabası İçinde...
Şimdi Duygularının Oluşturduğu, 
Özenli Bir Şekilde Ördüğü Korkuların Tam Ortasındayım... 
Ruhumun Derin Bir Acıya Teslim Olduğu Noktadayım... 
Büyük Sevinçleri Biriktirme Umudu Taşırken, 
Ruhumun Çatlaklarından Kayıp Giden Değerleri Sessizce İzliyorum...
Büyük Bir Düğüm Gibi Takılıyor Boğazıma Hayat... 
Artık Kendimden Uzaktayım… 
Varolmak Ya da Yere Sağlam Basmak Konusunda Umutsuzum...
Gecenin En Güzel Yerinde Soğuk Bir Rüzgar Esiyor,
Ne Kapı Pencere Durdurabiliyor, 
Ne de Kalın Yorganlar Soğuğu... 
Saçlarımdan Parmaklarıma, 
Ayaklarımdan Kirpik Uçlarıma Kadar Üşüyorum... 
Ne Sesim Çıkıyor, 
Ne de Umudum Kalıyor...
Öylece Bakıyorum, Boş Boş,
Ve Anlamsız... 
Peki Ya Sonra;
Gözlerimi Açıyor, 
Derin Bir Nefes Alıyorum… 
Hayatın Karanlığı Sevdiğimi Hatırlayıp Gecenin İçine Dalıyorum…

O Benim Akıl Noksanlığımdı...
Hiç Bir Dilde Karşılığı Olmayan Apayrı Bir Şeydi...
Onsuz Geçen Her Bir Gün,  
Bir Öncekinin Kopyası Olmaktan Kurtulamadı...
Düşlerimin Karanlığa Karışan Yalnızlığında Adı Kulağıma Fısıldanırdı...
O Gülmeyi Yalnız Kahkaha Sandı,
Yürekte Gülümser Anlamadı Sanırım...
O Kederlenmeyi Yaka Paça Dağıtmak Sandı,
Dimdik Ayaktayken de Kalp Hüzünlenir, 
Başkalarında Görmedi Sanırım...
O Sevmeyi "Seni Seviyorum" Demek Sandı,
Kekemeler Heyecandan Bu Kelimeyi Söyleyemezler, 
Onları Hiç Sevmedi Sandı...

Hiç Bir Zaman Onu Kucak Dolusu Hayal Edemedim Aslında...
Ona Nasıl Sarılınır,
Nasıl Sımsıkı Sarar Kollarının Arasında,
Göğsü Göğsümü Nasıl Isıtır,
Gözlerim Başının Yanından Uzaklara mı Bakar, 
Gölgesine mi Yerdeki, Bilmiyorum...
Bir Bilseniz Nasıl Merak Ediyorum;
Ona Nasıl Sarılınır?
Bu Günah Tende Nasıl Buharlaşır?
Bir Bilsem...
O Doğru Notalarda Yeri-Göğü İnleten Bir Melodi.
Ve Tutuşmayan Küllerin Korunda Yakan Bir Güneşti...
O Sesi DuyulanAma Dibi Görünmeyen Derin Suların Adı,
Sessizliklerin Beslediği Hüzne Gebe Bir Hayat,
Uzun ve Zor Bir Geceydi...
O Sönen Seslerin Alevi,
Küskün Duyguların Mimarıydı...
O Geç Kalmış Zamanların,
Yaşanmamış Yılların Eksikligini Santim Santim Hissettiğim Hasretimdi...
Benim Mevsimlerim, Onun Mevsimlerine Denk Düşmedi...
Ondaki Mevsim Kışken Bende Mevsim Sonbahardı,
Bende Bahar Varken Onda Yaz Oldu...
Beni Üşüten Soğuklar Onu Üşütmedi...
Şimdi Onun Yazında Üşüyorum Diye Kınayamaz Beni,
Çünkü O Bilemez Ben Ne Zaman Üşürüm,
Hangi Mevsimde Ne Düşünürüm,
Neler Titretir İçimi...
O Bilemez Sevdamın Kanatlarının Kırıldığını,
Uçmamın Engellendiğini,
Hayatın Vurduğu Her Silleden, 
Yüzümde Parmak İzlerinin Kaldığını...
O Bunları Bilebilir mi?
Düşlerimden, 
Düşüncelerimden Haberi Olmamışken,
Hüznümün Gözyaşını Hiç Silmemişken,
Nasıl Yargılayabilir Beni?
Evet Ben Çok Üşüdüm Doğru, 
Yaprak Döktüm Ömrüm Boyunca
Sonbahar Oldum, 
Dört Mevsimden Bir Güzü Bir de Kışı Tanıdım...

Kopup Giden Bu Aşk, 
Dilimde Çok Acı Bir Tat Bıraktı...
Ben Onunla Hep Gurur Duymuşumdur, 
Ve Onun da Aynı Duygulara Vakıf Olduğunu Sanırdım...
Gerçi Gurur Duymasını Gerektirecek Fazla Bir Özelliğim Yok, 
Ama İkimizin Özel Dünyasında Ortak Acılarımız Vardı, 
Yoksa Ben mi Olduğunu Farz Etmişim, 
Zira Bunu Sık Sık Soruyorum Kendime Son Zamanlarda: 
Özellikle Nerede Yanlış Yaptığıma Dair…
Kabul Ediyorum Artık: ‘Suçluyum, 
Ona ve Çok İnsana Güvendiğim İçin...
Bir Daha mı? 
Bunu Zaman Gösterecek…
Son Bir Şey Daha; O Gerçekten Var mıydı 
Yoksa Bir Halüsinasyon muydu Tüm Yaşadıklarım, 
Gördüğümü Sandığım Bir Ömür Boyu…
Olsun, 
Ben Alışkınım Hayal Kırıklıklarına, 
Bildiği Kadar ve Bilemeyeceği Kadar...
Her Şeye Rağmen, Güzellikler Temenni Ediyorum Ona 
Her Nerede İse, 
Her Kimleyse,
Ve Her Ne Yapıyorsa...

Biliyorum,
Bir Gün Sabahlar Gülümseyecek Güneşli Günlere...
Yüreğim Zemheriden Çıkarak,
Kahkahayla İnecek Hayatımın Düzüne...
Masmavi Bir Göğün Altında Kendim İçin,
Bu Defa Sırf Kendim İçin Mutlu Olmayı İsteyeceğim...
Yüreğimdeki Özlediğim Anılarla,
Dahası Ölümsüz Hatıralarla Yaşamayı Sancılar Çekerek Yine Kendim Öğreneceğim...
Göklerden Sağanak Yağmurları Dileyeceğim..
Sabrımla Fırtınalı Denizleri Geçerek,
Sonsuzluk Denen Okyanusa Ereceğim...
Ve Bir Gün, 
Bunu  Ben Başardım Diyeceğim...

Dönmek mi Gerek Yoksa Kalmak mı Bu Cereyanda?
İçim Sus Pus Olmuş, 
Kararmış, 
Gölgelere Karışmış...
Anılarım Benden Göç Ediyor, 
Bıraktığım Ayak İzlerine Takılıyor...
Benliğimi Yerle Bir Eden Duygularım... 
Hayallerim...
Umutlarım...
Gülümsemelerim... 
Varlığıma Eşlik Eden Duygularım; 
Ben Geldim,  
Siz Neredesiniz?






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.