26 Kasım 2020 Perşembe

Vuslat Uzaklarda Değil, Yüreklerde...

Boşluktasındır... 
Duygularına, 
Düşüncelerine, 
Hatta Kendine Bile Bir Anlam Veremez, 
Hangi Yöne Gideceğini Bilemez, 
Uçurumun Kıyısından Boşluğa Bakarsın... 
Dalgalı Deniz Misaliyken Yüreğin, 
İçini Burkarken Eksikliği, 
Hüzün Sarısı Yüzüne Nicedir Gülücükler Konmazken, 
Adresini Çoktan Unuttuğun Mutluluğu Ararken, 
Yalnız, 
Sessiz Geçen Saatler Tırmalarken Beynini, 
Bir Labirent İçinde Gözyaşları Kirpiklerine Hapsolup, 
Damla Damla İçine, 
Yüreğine Akarken, 
Ona Sahip Olduğunu Hissederek, 
Bir Düş Görüp, 
Hayal Kurarak, 
Tutunma İhtiyacı Hisseder, 
Elimi Uzatsamsam Tutar mı? 
Ağlasam Saçlarımı Okşar mı? 
Üşüsem Sarar mı Dersin... 
Zamana Akşamın Karanlığı Çöküp,
Güneş  Şehrini Yorgun Argın Terk Ederken, 
Mavinin Griye Dönüşüp, 
Kızıllığı Sarıp Sarmalarken, 
Vuslatsız Bir Sevdanın Prangalı Mahkumiyetinde, 
Zincirlenmiş Yüreğinle, 
Sevdanın Harlı Yangınlarında, 
Bir Meçhule Doğru Sürüklenip Gidersin... 
Hasret Girdabında Boğulduğu Anlar da, 
Kelimelerin İnce, 
Duygulu, 
Hassas Anlamları İle, 
Hasretle, 
Özlemle Dolup Taşan Mısralarınla Şiirlerde Sevgiliyi Yazarken, 
Zamanın Sonsuzluğundaki Fısıltılar, 
Kelimelerin Anlamsızlığındaki Uğultular Eşliğinde, 
Geçmişe Dönmenin İmkansızlığıyla, 
Hasretin Ağır Yükünü Yükleyip Ruhuna, 
Çaresizce Boyun Eğip Kaybetmişliğin Acısına,  
Kabullenirsin Kaybetmişliği... 
Öyle Ya...!
Kim Ne Bilsin Yüreğindekini Nasıl Sevdiğini? 
Mezara Kadar, 
Mahşere Kadar Benliğinde Cismini, 
Hayalini, 
Gölgesini Neden İçinde Sakladığını, 
Korkularının Ne Anlam Taşıdığını...
Kim Ne Bilsin, 
Nereden Bilsin Kelimelerden Öte Anlamını... 
Uykusuz Gecelere Hakim Korkularını... 
Beynin İle Kalbin Arasında ki  Büyük Meydan Savaşını... 
Sana Bıraktığı Dumansız Külsüz Yangınları... 
Geride Bıraktığı Depremin Sahipsiz Enkazını... 
Tenini, 
Kokusunu, 
Nefesini Nasıl Özlediğini Kim Ne Bilsin? 
Öyle Bir Acıdır ki Bu, 
Ne Tadı Vardır, 
Ne Rengi...! 
Yaşadıkların, 
Yaşayacakların, 
Anımsadıkların, 
Unutamadıkların, 
Unuttuğunu Sandıkların Hasretin Ağır Yükü Altında, 
Ömrün Zamanın Ötesinde Kalır... 
Umutsuzluğun Son Demindeki Duygularını, 
Griler Derinliğindeki Hüznünü Aynalar Yansıtırken Gözlerine, 
Mevsim Hasretin Havasını Hatırlatırken, 
Tükenmeyen Umutlarla Yaşattığın Hayalleri, 
Zamanın Neresinde, 
Yılın Hangi Mevsimde Bıraktığını Bilemediğin Demlerde, 
Anlamsızlığın Girdabına Kapılıp, 
Binlerce Soru Düşüncelerini Kemirirken, 
Zaman Akar,
Suskunluğuna Sessizliğin Sis Perdesi Çöker, 
Karamsarlık Kaplar Duygularını, 
İşte O An Kopup Gidersin Mesafesiz Uzaklara... 
Sisli Anların Girdabında Ağır Aksak Yürüdükçe,
Yorgunluk Çökerken Duygularına, 
Vuslatsızlığa Yağan Yağmurlarla Islanırsın... 
Zamanın Kısır Döngüsünde, 
Yorulmuş Düşüncelerine Kalem Bile Hükümsüz Kalır...
Kelimeler Anlamını Kaybeder, 
Sözler Boşlukta Uçuşur...
Bırakırsın Her Şeyi Hayatın Akışına... 
Boş Verirsin, 
Umursamazsın Sokakların Kalabalığına...
İnsanların Koşuşturmacalarına... 
Unutmak İstersin Her Şeyi, 
Hatta Kendini... 
Gitmek İstersin Olduğun Yerden, 
Hatta Kendinden...
Terk Etmek İstersin Bedenini, 
Düşüncelerindeki Her Şeyi, 
Ve Hatta Kendini...
Zaman Acımadan Su Gibi Akıp Geçerken,
Nasıl da Ezmiş,
Savurmuş,
Zalimce Yakıp Yıkarak Yok Etmiş...
Daha Kaç Yorgun Beden Yokluğun Karanlık Sessizliğine Gömülecek?
Hasretin Yangısında Duyguları Çürüyecek?
Keşkeler İçinde Yeşeren Umutlar Solacak?
Kirpikleri Islanmış Gözler Sevdiğine Ağlayacak?
Yürekler Mevsimsiz Yağmurlarda Islanırken, 
Acabaların Çelişkisinde Bocalayıp, 
Vuslatı Olmayan Çıkmaz Sokakları Adımlayacak? 
Suskunluk Düşen Gecelerde Duygularını İnfazsızca Yargılayacak?
Gözler Önünde Gökkuşağının Renkleri Tükenirken, 
Sevinçler Ağıtlara,
Mutluluklar Karamsarlığa Dönüşecek?
Hazan Rüzgarlarına Uğramış Gönüller, 
Zemheri Ayazında Titremiş Biçare Yürekler, 
Daha Kaç Mevsim Hoyratça Savrulacak?
Hasreti Özlem Duvarlarını Aştığı Anda,
Hayalini Bırakmamacasına Gözleri Kapatıp Rüyalara,
Hesapsız Geçen Hasret Yıllarının Acısını Düşlerinden Çıkaracak?
Vuslattan Uzaklaşan Yolların Dönemecinde, 
Öksüz Kelimeler Sığınacak Sıcak Kucak Bulamayınca,
Şiirlerin Sıcaklığına Sığınacak? 
Gecelerin Dipsiz Karanlığında,
Bir Başına, 
Kendi Halinde Sevdanın Derinliğinde Boğulurken,
Hayaliyle Konuşacak? 
Umutların Çırpınışında, 
Suskunluğun Girdabında,
Boğulup Yiten Hıçkırıklarla,
Daha Kaç Kelime Boğulacak,
Kaç Cümle Parçalanacak Hasretin Pençesinde?
Çözemediği Prangalarla,
Kurtulamadığı Mahkumiyeti İle, 
Attığı Her Adımda Sığınacak Bir Liman Bulamayıp,
Gömülecek Derinlere?
Hazan Rüzgarlarına Kaptırıp Kendini,
Gezinip Sokak Sokak, 
Bakınacak Köşe Bucak?
Suskunluğun İçinde Attığı Çığlıkları, 
Gözyaşlarının İçindeki Hıçkırıkları, 
Kimseye Duyuramadığı İçin, 
Zamanın Sonsuzluğunda Asılı Kalacak?
Kayıp Renkler,
Bitmez Tükenmez Hayaller İçinde;
Sakladıkları,
Saklandıkları
Sır Saydıkları İle, 
Suskunluğun,
Umutsuzluğun İçinde Hep mi Teselli Arayacak?
Keşke Umutlar Hep Var Olabilseydi...
Hayaller Son Demine Kadar Yaşayabilseydi...
Yüzlerden Gülücükler,
Gözlerden Mutluluklar Hiç Eksilmeseydi...
Keşke Zaman Sonsuzluğunda Hicran Yarasına Yuva Yapmış Hasretleri Dondurmayı Başarabilseydik...
Özlemleri Durdurabilseydik...
İşte O Zaman Hazanın Hüzünleri Düşmezdi Gönüllere... 
Hasretler Hüzünlü Bakışlarda, 
Özlemler Mahzun Gözlerde Boğulmazdı...
Sevgiye Susayan Yürekler Hüzünleri Geride Bırakır,
Terk Ederdi Hicranlı Sokakları...
Adımlardı Vuslat Yollarını...
Gözlerinde Güller Açtıkça Gamzeleri Güzelleşir,
Gülüşleri Şenlenir,
Sevdasıyla Yanarak Çarpan Kalbi Aşkıyla Yaşayıp,
Sevdasıyla Ölürdü...
Bir Damla Gözyaşı Eşliğinde,
Kayan Yıldızın Ardından Tutulan Dilekler Kabul Olurdu...
Sevdalı Yüreğinin Çırpınışı Sevilenin Gönlünde Yankılanır,
Akıp Giden Zamanın İçinde,
Gökyüzü Nice Sevdalara Şahitlik Ederdi...
Vuslatın Uzaklarda Değil 
Yüreklerde Olduğunu Herkes Anlardı...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.