Bedenimde,
Ruhumda,
O Kanarken Avuçlarımda,
Bu Yalnızlık Hep Vardı Yanımda...
Aklımdan Geçtiği O Geceleri Özlesem de,
Karanlığın Kör Dehlizinde Yürüsem de,
Mazide Kalan Yıllarımı,
Mümkün Olmayan Aşkımı,
Huzur Vermeyen Telaşlarımı,
Anlamı Çok Derin Duygularımı,
Bilerek,
İsteyerek Esir Düşürdüm!
Gönül Kuşlarımın Kanatlarını Çaldırdım!
Uçurtmalarımın Kuyruklarını Kopardım!
Umut Dağlarımı Devirirdim!
Hayal Denizlerimi Kuruttum!
Tenha Bir Yalnızlıkta,
Düşlerimi,
Hayallerimi,
Umutlarımı Onarmaya Çalışmıyorum...
Ne Karanlığımın Üstüne Doğacak Güneşi Bekliyorum,
Ne de Istıraplı Bir Hummaya Benzeyen
Unutulmayan,
Silinmeyen,
Eskimeyen,
Küllenmeyen Anılara Eyvallah Diyorum...
Artık Ne Suda Yanan Ateşi Olurum,
Ne de Sönmeyecek Gibi Yanarım!
Ne Dilime Söylenecek Söz Getiririm,
Ne de Yüreğimde Yanan Köze Üflerim...
Sesim Yok,
Sözüm Yok,
Yüreğimin Kanatları Kırılmış...
Gözlerime Bulaşan Hüzünle,
Sırılsıklam Yüzüm!
Anlayacağınız;
Acıtan,
Kanatan,
Ağlatan Her Ne Varsa Hayatta,
Hepsinden Birazım İşte!
Hayat Hep Hüzünlerle Tanıştırarak,
Dertlerle Kederlerle Tattırarak,
Sevgisizliğin Pençesinde Süründürse de,
Yarınların Dünlerinde,
Kıyametin Önünde Olsam da;
Ne Kalbimi,
Ne Ruhumu,
Ne de Dilimi,
Şiirlerle Kanatmayacağım!
Kararlıyım,
Dönmeyeceğim!