6 Kasım 2017 Pazartesi

Söyleyin Ona, Nefesiyle Örtsün Üstümü...

Birdenbire Oluyor Her Şey: 
Önce Ruhumun Yaprakları Sararmaya Başlıyor,
Sonra Usulca Üstüme Dökülüyorlar...
Sabaha Dek Özlemler Biriktirip, 
Kapatıp Gözlerimi, 
Bitiremediğim, 
Beni Yoran Hayallere Dalıyorum...
Fırtınalar Gezindikçe İçimde, 
Dipsiz Bir Uçurum Gibi Bakıyor Gözlerim, 
Anlattıklarıma Değil Anlatamadıklarıma Oluyor Telaşım... 
Sabahı Olmayan Gecelerin Düşlerinde Unuttukça Kendimi,
Sırılsıklam Kanatan Hüzünlere Uyanıyorum...
Perdelerimi Hiç Açmıyorum...
Bir Odanın İçinde,
Bir Başıma,
Derin Bir Hüzne Yaslanıyorum...
Güneş Dünyama Işık Saçmıyor,
Bütün Yüzler, 
Bütün Resimler Kayboluyor...
Sonra Ellerim Kanıyor,
En Çok da Avuç İçlerim,
Çağrılmadan Ona Koşan Ayaklarım,
Ona Çoğalttığım Hücrelerim...

Haberi Yok Buralardan;
Bilmiyor Neler Oluyor,
Hayat Buralarda Nasıl Geçiyor,
Ya da Geçiyormuş Gibi Yapıyor mu Demeliyim?
Anlatayım; Belki Bilmek İster:
Delice Bir Yangın Var Parmak Uçlarımda,
Yazarken Sadece Elimi Değil, 
Kalbimi de Tutuşturan... 
Yağmur da Var,
Rüzgar Hüznün Kokusunu Savuruyor Sokaklarda...
Yelkovanla ve Akrep Aynı Yerde Durmuş; 
Ne Güneş Batıyor, 
Ne de Ay Doğuyor...
Şehir Yetim Kalmış Bir Çocuğun Bakışı Gibi Suskun, 
Ürkek, 
Çaresiz,
Ortada Kalmış Gibi...
Hiçbir Şeyin Tadı Yok, 
Rengi de...
Dışarda Sis Var,
Ama Ne Farkeder ki;
Zaten Perdelerim Kapalı...
Mevsimler Değişiyor, 
Günler Geçiyor Ama,
Ben Aynı Yerde,
Aynı Rüyada, 
Aynı Duygularda Susuyorum...
Her Akşamım Bir Kayboluş,
Her Gecem Bir İntihar...
Yaşamaktan Az,
Ölmekten Fazlayım...

Ben İyi Bilirim Sevilmeyen Bir Kadının Neler Hissettiğini,
Özlemlerini,
Hasretlerini,
Gözyaşlarıyla Harmanlayıp,
Yazıp Gönderemediği Mektuplarındaki Özlemi,
Beklemenin Bitmeyen,
Hiç Bitmeyecek Sonsuzluğunu,
Umudu Tüketmenin,
Kırık Kalple Yaşamanın Zorluğunu...

Sahi, Kim Daha Cesurdu Bu Aşkta? 
İlk Kim Kucak Açmıştı Bu Sevdaya? 
İlk O mu Söylemişti Sevdiğini,
Yoksa Ben mi Dile Getirmiştim Hissettikleri mi? 
İlk Kimin Kollarıydı Saran,
Sarılan?
Ben mi Önce Tuttum Ellerini,
Yoksa O mu?
Ne Farkeder ki İlki,
Koskoca Bir Sevdaydı Yaşadığım,
Gerisi mi?
Ufak Tefek Ayrıntıdan İbaretti...

Çok Şey Var Aslında Söylenecek,
Ama Bitmiş, 
Tükenmiş Bütün Sözler...
Ezilen, 
Ama Bitmeyen Sevgide Anlamı Yok Kelimelerin,
Dünyanın En Zor Şeyiydi Onu Sevmek,
Ben mi?
Daha Zorunu Yaptım,
Hem Onu Delice Sevdim,
Hem de Ondan Vazgeçtim...

Neden Gelmediğini, 
Neden Sevmediğini Sorgulayamam, 
Çünkü İzim Yok, 
Yüzüm Yok Bilirim Üzerinde... 

Aslında Yokluğu Bir Şey Değildi,
Alışırdım Belki de,
Ama Şu Kokusu Yok mu?
Kokusu İşte,
Hiç Rahat Bırakmadı Beni...
Şimdi Bu Yazıyı Okuyorsa; Ben Onun Unutmaya Çalıştığıyım,
Ama Bir Türlü Unutamadığım,
Unutmaya Çalışmadığım...

Nasılsın? Diye Sormasın Bana...! 
Zaten Sormaz da,
Özlüyorum Desem Ne Değişir? 
Olsun,
Yine de Söylüyorum;
Özlüyorum...
İyi misin? Diye Sormasın Bana,
Zaten Sormaz da,
Yinede Söyleyim,
İyi Değilim Ben...

Yeter...!
Sormayın Artı Bana; 
Kim Bu Satır Satır,
Mısra Mısra Yazılan,
Yüzlerce Şiirde Anlatılan,
Bir Kadının Yüreğini Kor Gibi Yakan,
Bir Sevda Masalında Anlatılan...
Nasıl Anlatırım ki Onu Size?
Kıyaslayamam ki Hiç Bir Şeyle...
O Benim Şiirlerime Düşen Yaram,
Sol Yanıma Vurulmuş Damgam...
Onu Unutmak,
Hafızamdan Silmek Ölümü Seçmek Gibidir...
Yokluğu Yorgunluğum,
Varlığı Yaşama Sebebimdir...

Yine Başım Dönüyor, 
Biraz da Üşüdüm,
Aranızda Onu Tanıyan Varsa Söylesin Ona,
Elini Koyup Sol Yanına,
Bir Ses Versin...
Yürekten Bir Ses,
Bir Nefes Yetecek Isınmama... 
Söyleyin Ona, Canımda Canlansın,
Canıma Can Versin,
Bırakmasın Beni Gözyaşlarımın Kuytularında,
Bırakmasın Beni Yüreğinin Tenhalarında...
Söyleyin Ona, 
Durmasın,
Dolasın Kollarını Düşlerime,
Sımsıkı Sarsın Hayallerimi,
Sokulsun İyice Üşüyen Umutlarıma,
Özgürleştirsin Rüyalarımı...
Söyleyin Ona, 
Bir Nefes Alsın Benim İçin,
Sonra Versin En Derinden,
Nefesiyle Örtsün Üstümü, 
Kim Bilir,
Belki de Geçer Hüznümdeki Üşümüşlüğüm...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.