27 Haziran 2021 Pazar

Bir Sevda Masalı Final Yaptı...

 Aşklar, Hüzünler, Ölesiye Sevmeler, Sevgiye Esir Olmalar, Tutkular, Beklemeler, Sevdalar, Vazgeçişler, Ayrılıklar, Çaresizlikler, Yalnızlıklar, Kısacası; Aşkın İçinde Olan Ne Varsa Hayata Dair..
Yazı Öyle Bir Güce Sahiptir ki Yaptıramadığı Şey Yoktur...
Hislerimizin Tercümanı, Duygularımızın Dökümü Olur Satır Satır...
Gülümsetir, Ağlatır, Kızdırır, Sevindirir, Yakınlaştırır, Uzaklaştırır...
Bazen Kalbinizin Kapısını Aralar, Bazen Ruhunuzu Yaralar...
Hayatı, Kendini, Her Şeyi Satırlara Sığdırmak...
Aslında Çok Zordur Bunu Yapmak...
Kendine Bile İtiraf Edemediklerini Satırlara İtiraf Etmek...

Bugün Blog'umu Gözden Geçirdim... 
Ya Fazla Duygusal Yaşamışım Ya da Duygularımı Olduğu Gibi Yansıtmışım...
Satırlara Bırakmışım Her Şeyi...
Yalan Aşkları, Gerçek Olan Sevdayı, Seven Kalpleri, Damla Damla Dökülen Gözyaşlarımı, Acılarımla Ağlayıp Ah Çekmeyi, Ahlarımı Satırlarla Dile Getirmeyi, Ne Yaşatmış İse Ne Yaşanmışsa Yansıtmayı, Her Şeye Susup Her Şeyi Satırlara Bırakmışım...
Düşündüğüm Ya da Hayalini Kurduğum Bir Şeyler Var, Hayaller Gibi Ama Gerçek Olması İçin Pembesini Ya da Beyazını Azalttığım...

Hala Büyüyememiş Bir Çocuk Var İçimde, Hayallerim O Kadar Basit ki Aslında Ama Çok Değerli... 
Herkes Gibi Ya da Çoğu İnsan Gibi Düşünmüyorum İşte... 
Aşk Önemli...
Ben İnsanların Bir Ruh Eşi Olduğunu ve O İki Kişinin Birbiri İçin Yaratıldığını Düşünenlerdenim, Ama Onu Bulmak Öyle Zordur ki, Ya da Keşfetmek... 
Hani Bazen Gerçekleşmesi İmkansız Olan İstekleriniz, Düşünceleriniz, Kısacası Hayalleriniz Vardır ve Asla On(u)ları Kaybetmek İstemezsiniz ve Onları Hissetmekten Kendinizi Alamazsınız, İşte Bende Kendimi O Hayallerden Alamayanlardanım...

Aslında Kaleme Aldığım Bir Masaldı Gerçek Hayattan Alınan...
Bir Sevda'nın Masalını Anlattım...
Çünkü Yazmaya Aşıktım, Çünkü Aşka Aşıktım...
Aşık Olmak, Sürekli Umutsuz Bir Sevda Taşımak, Ardı Arkası Kesilmeyen "Bir Sevda Masalı" Yazdırıyordu Kalemime... 
Sadece Yazmak İçindi Kalemimin Fedakarlığı, Çünkü Yazmak Yaşamak Demekti Benim İçin, Yazmak, Paylaşmak ve Rahatlamak Demekti...
Masalımın İçinde Bir Şarkı Misali Özlem, Kimi Dizelerde Hüzün, Kiminde; Alabildiğince İmkansızlık Vardı...
Bir Sevda'nın Masalını Anlattım...
Öyle Anlattım ki; Yağan Yağmurlar Bile Islanan Bedenleri Kuruttu...

Onların Aşkı Farklıydı, Onların Aşkı Bir Sevda Masalıydı...
Aşk Aynı Aşktı Ama Farklıydı Onların Aşkı, Farkı Vardı Diğer Aşklardan...
Bir Başka Tende Bir Başka Kalpte Yaşanmayan, Bir Başka Elde Hissedilmeyen ve Bir Başka Dudakta Anlaşılmayan Duygulardı... 
Unutulmayan Bir Şeydi Bu...!
Dokunmak Değildi Onları Birbirlerine Bağlayan...
Sarılmak Değildi Tek Arzuları...
Gözleri Sarılırdı Birbirine Bedenleri Değil...
Ruhları Öperdi Birbirini Fani Olmayan Buselerle...
Bir Gün O Çalmıştı Kapısını, Yanında da Aşk'ı da Getirmişti...
Önce Sevmiş Sonra Sevmeyi Öğretmişti Adam Ona ve Kadın Baharın İlk Kelebeği Gibi Başlamıştı Uçmaya... 
Başlamıştı Her Kanat Çırpışında Aşk'ı Doya Doya Yaşamaya... 
Masalsı Düşlerin Büyüsünde Saklanmıştı Acıyan Yanları... 
Ağlamaya Yeminli Gözleri Tevbesi Olmayan Günahlara Esir Olmuştu... 

Bir Sevda Masalıydı Aşkları...
Zincire Vurulmuş Yürekleri, Çölde Kavrulmuş Duyguları, Rüzgarda Savrulmuş İhtirasları Vardı... 
Sanki Yıllar Öncesinde Birbirlerini Bulmuşlardı Birbirlerine Kenetlenmişlerdi Tüm Benlikleriyle... 
Yürekleri Aşklarından da Büyüktü... 
Birleştiğinde Ellleri, Hiç Ayrılmak İstemezdi... 
Gözlerindeki Işık Bir Güneş Kadar Sıcak ve Aydınlıktı 
Ama Bir Hüzün Vardı Gözlerinde...
Sevgileri Hep Yoksun Hep Eksikti, Doyasıya Değildi...
Gerçekler Ne Kadar Yakınsa Onlar Hep Uzaktılar Ama Hep Sevdiler Hep Sarıldılar Birbirlerine Sıkıca... 
Hiç Yaşamadıkları Ya da Unutmuş Oldukları Sıcaklığı Yaşadılar Bıkmadan Usanmadan... 
Hem Biraz Uzaktılar, Hem de Çokça Yakın... 
Her Gece Yeni Sabahlar Getirdiğinde Hep Yürekleri Birdi... 
Birlikte Olmasalar Bile Uyuyamadıkları Geceler Gördükleri Rüyalar Hep Birbirlerinindi... 
Onlar Bu Güne Kadar Hiçbir Şeye Eyvallah Etmemiştiler... 
Bir Tek Bu Sevdaya Boyun Eğmiştiler Umarsızca...
Bir Hasrete Yenik Düşmüştüler Çaresizce...
Düşlerine Dar Ettikleri Tek Kişilik Yatakları Daha Kaç Uykusuz Geceye Razı Olacaktı?
Kaç Yarın Daha Akmadan Birbirlerini Bekleyebileceklerdi?
Daha Kaç Sözcük Boyun Eğecek Yüreklerinden Damıttıkları Lal Acılara? 
Çok Merak Ediyorsanız Yüzlerinde ki Sonbahara Sorun...!
Çünkü Yüzlerinde ki Sonbaharın Renklerinde Saklı Bu Soruların Cevapları...

Siz Bana Bakmayın...
Her Sonbahar Mevsiminde Duygu Dökümü Başlar Benliğimde...
Sonbahar Yağmurlarından Değil Gözyaşlarımdan Islanır Yüzüm...
Hazan Mevsimlerinde Sevgi Bozumu Yaşarım...
Bazen Dalgalanırım Avuçlarıma Sığmaz Dünya Bazen de Taşıverir Denizlerim...
Gün Olur Durgunlaşır Nehirlerim Ama Bazen de Bir Feryat Figan Kopar ki; Bir Ben Kalırım İçerde... 
Binlerce Anı, Binlerce Duygu Biriktirmişim Bu Yaşıma Kadar... 
Hayatıma Gelen, Giden, Bir Şekilde Dokunan Ne Kadar Çok İnsan Olmuş...
Yaşadığım Acı-Tatlı Her Gün Beni Şekillendirdi, Ruhuma ve Kalbime Derin İzler Bıraktı, Beni Ben Yaptı...  
Her Ne Şekilde Olursa Olsun, Fiziken Hayatımdan Çıksa Dahi, Kalbimden Hiç Kimseyi Çıkarmadım, Benim Olan Bende Kaldı...  
Yaşadığım Olumlu-Olumsuz Her Duygu, Hüzünler, Hayal Kırıklıkları Sonbaharın Renkleri Gibi, Benim de Hayatımın Renkleri Oldular...
Ne Geçmiş, Ne Gelecek Değil Bugün Aklımdaki Aslında, An'ı Yaşamak ve Bundan Tat Almak İstiyorum... 
Kendimi ve İçimde Barındırdığım Gökkuşağının Renklerini Seviyorum... 

Kim Bilir, Belki Bir Gün Masallarımı Dinleyecek Torunlarım Olur ve O Zaman Bütün Renklerimi Anlatabilirim Onlara... 
Hayatta Görüp, Öğrenerek, Yaşayarak Biriktirdiklerimin Yanında; Yazıp, Biriktirdiklerimin Bir Araya Gelip, Şu "Bir Sevda Masalı" Diye Adlandırdığım Sayfamdaki Şiirlerimi Oluşturdu...
İyi ki Yazmışım İyi ki Kelimeleri Ağlatmışım...
Şu Koca Cihanda; Kum Tanesi Kadar da Olsa Bir İz Bıraktığımı Düşünüyorum Satırlarımla...

Hayatlarımıza Girip, Kalplerimizde İz Bırakan Tüm Gölge Aşklara, Sevdalara Armağanım Olsun "Bir Sevda Masalı"...   





1 yorum:

  1. Hangi açıdan değerlendirirsen değerlendir,
    kelimelerin bitip de özlemin en derinden hissedildiği,
    kabullenmenin ise bir türlü kabullenilmediği o duygunun adı “Kaybetmekti”.

    Elvan Ebinç

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.